Oğuzcuğum Atay'dan yine güzel bir eserle karşı karşıyayız. Oyunlarla Yaşayanlar oyuncu kadrosu az olmakla beraber 2 perdeden oluşan güzel bir tiyatro eseri olarak karşımıza çıkmaktadır. Eserde Atay'ın Tutunamayanlar'ının Turgut ve Selim'ine de yer verilmesi ve Tehlikeli Oyunların da başrolünün oyunlarla yaşamaya çalışması, bu
Fakültenin birinci sınıfında ilk önerilen kitaplardan biriydi
Ezilenlerin Pedagojisi . Müzeden fuara, tiyatrodan resim- sanat galerisine koştuğumdan okumaya pek zaman ayıramamıştım. Ama o zamanki düşüncelerimle şu anki düşüncelerim çok farklı. Bu yüzden iyi ki o zaman değil de; şu anda çevremi daha iyi anlamaya ve görmeye çalışırken okumuşum diyorum. Gerçekten
"Şiir, sözcüklerle güzel biçimler kurmak sanatıdır. Hangi sözcük, hangi sözcükle yan yana geldiğinde nasıl bir ışık ortaya çıkar? Bunu bilmek gerek."
-Cahit Sıtkı Tarancı
"Şiir duygulardan değil, sözcüklerden doğar." diyor Mallerme, "Şiir, kelimelerle yapılan bestedir." diyor Yahya Kemal. Cahit Külebi ise
Kitap Fransız edebiyatının en önemli ve özgün yazarlarından biri olan Marcel Proust'un yedi ciltlik "Kayıp zamanın izinde" serisinin ikinci kitabı ...
Seri otobiyografik bir roman olduğundan dolayı okumlar sizi yazarın yaşantısının en önemli yıllarında onunla beraber bir nevi yaşayıp ilk gençlik yıllarından olgunluk dönemlerine kadar
Sibirya denince kaçınılmaz şekilde akıllara ilk olarak ne gelir? Meşhur soğuklarıyla ünlü bir bölge. Bitti. Bu kadar. Sibirya konusunda bilgili bünyelerin bile ilk düşünecekleri şey 'soğuk' olacaktır. Oysa akıllara ilk gelmesi gereken, Sibirya'nın, soğukları ve buzları arasından dünya edebiyat tarihine doğan güneşin doğuşuna, istemeden ve dolaylı
“Yaşam insanları gürültüsüz, çığlıksız, gözyaşları olmadan, sezdirmeden de yıkabiliyor…” (Tatyana)
Rus edebiyatının önde gelen yazarlarından
Maksim Gorki’nin asıl adı Aleksey Maksimoviç Peşkov’dur. Henüz küçük yaşlardayken babasını kaybetmiş, annesinin de yeniden evlenme kararı almasının ardından mecburen dedesinin yanında büyümüştür. Bu durum onun
Yazarın bu kitabında adı ile aynı olan hikâyesinde Mürebbiye görevini ifa eden karakterin başına gelen olaylar sonucunda hiyerarşinin de vermiş olduğu baskıyla ötekileştirilen insanları anlatır. Bu tür olaylar geçmişte olduğu gibi günümüzde de karşılaşabileceğimiz olaylardır. Kitapta ayrıca yaşananların çocuk karakterler üzerinde bıraktığı
Kendi Düşen Ağlamaz
Şımarık, el üstünde tutulmuş, her istediği yapılmış, bir eli yağda bir eli balda, babasının gözbebeği, güzeller güzeli bir genç kız: Alize.
Bir gün babası Nurettin Bey'in evleneceği haberini alır. Kıyameti koparır.
Babası ise artık Alize'nin şımarıklıklarından yaka silkmiş. "El mi yaman bey mi yaman,"