Düşünce, tüm zorbalıkların üstesinden gelen, görünmez ve neredeyse ele geçirilemez bir güçtür.
İki insanın iyi geçinmesi kusursuz olmalarıyla değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmeleriyle sağlanır." A. Tocqueville
Reklam
Tanrı’nın insanı, çevremizi saran düşünsel sefaletin ortasında amaçsızca çırpınmaya bırakmak için yarattığını mı düşünmeliyim? Buna inanamam: Tanrı Avrupa toplumları için daha istikrarlı ve daha dingin bir gelecek hazırlıyor; niyetini bilmiyorum fakat niyetini kavrayamadığım için buna inanmaktan vazgeçmeyeceğim, onun adaletindense kendi bilgimden şüphe etmeyi tercih ederim.
Din adamları özgürlükle mücadele ediyor, özgürlük yanlılarıysa dinlere saldırıyorlar; soylu ve yüce gönüllü zihinler köleliği överken bayağı ve alçak ruhlar bağımsızlığı savunuyorlar; onurlu ve aydın yurttaşlar tüm ilerlemelere düşmanken yurtseverlikten ve ahlaktan uzak insanlar uygarlığın ve aydınlanmanın havarileri oluyorlar!
Öte yanda, ilerleme adına insanı maddi unsurlarına indirgemeye çalışarak adil olanla ilgilenmeden yararlı olanı, inançlardan uzaklaşmış bir bilimi ve erdemle bağını kesmiş bir refahı arayan diğerlerini görüyorum: Bu insanlar kendilerine modern uygarlığın şampiyonu diyorlar ve onlara terk edilen, hiç de layık olmadıkları bir makamı işgal ederek küstahça başa geçiyorlar.
Düşünce, tüm zorbalıkların üstesinden gelen, görünmez ve neredeyse ele geçirilemez bir güçtür.
Reklam
Tocqueville'in, geleceğin toplumuna orta sınıfın egemen olacağını öngörmekle, kendisi için birtakım entelektüel rahatlamalar sağladığı rahatça öne sürülebilir.
Kesit Yayıncılık 1995 Sayfa: 38
Onlar ertesi günle meşgulken ben geleceğin hayalini kurmak istedim.
Geçen yüzyılın sosyologları arasında Tocqueville -zira bu sıfatı Auguste Comte kadar hak ediyor- üç yönlü bir özgünlük sergilemektedir. Modern toplumu Auguste Comte'un yaptığı gibi sanayi ile değil, Marx'ın yaptığı gibi kapitalizm ile de değil, ama koşulların eşitliği ile, yani terimin toplumsal anlamıyla, demokrasi ile tanımlar.
Kesit Yayıncılık 1995 Sayfa: 25
Tek bir insanın karakterine ilişkin kesin bir fikir edinmek için bile ne uzun bir inceleme, ne çok farklı mefhum gerekir!
Reklam
440 syf.
3/10 puan verdi
Başka bir özgürlük tarihini yıkıntının altından kurtarma girişimi olan bu kitap, bugünün siyasi tartışmalarının ötesine giden yeni bir sözdağarcığı öneriyor. Özgürlük deneyimini, dünya üzerinde bir birlikte-yaratma süreci olarak; siyasi eylem, bireysel yargı, kişisel ve kamusal hayal gücü ve düşünce alanlarında bir macera olarak ele alıyor." Adını Puşkin’in bir şiirinden alan kitap, Aiskhylos ve Euripides, Tocqueville ve Dostoyevski, Berlin ve Ahmatova, Kafka ve Kierkegaard, Heidegger ve Arendt dahil birçok yazar ve düşünürün özgürlük hakkındaki görüş ve tavırlarını özgün bir bakış açısıyla değerlendiriyor. Özgürlüğün kutsallıkla ilişkisi, özgürlük ile özgürleşme arasındaki fark, totaliter rejimlerde baskı ve sansür, “kötülüğün sıradanlığı”, özgürlüğün vatansızlığı, aşkta özgürlük, en katı hapis koşullarında bireysel muhakeme ve hayal gücü gibi konuların ele alındığı bu kapsamlı eser, her şeyden önce özgürlüğün değerini ve ona sahip çıkmanın gerekliliğini hatırlatıyor bizlere.
Svetlana Boym
Svetlana Boym
Başka Bir Özgürlük
Başka Bir ÖzgürlükSvetlana Boym · Metis Yayıncılık · 20168 okunma
Ne var ki bunu hiç düşünmeyiz: Hızla akan bir nehrin ortasındayken gözlerimizi inatla nehir kıyısında hâlâ görülebilen birkaç kalıntıya dikeriz oysa akıntı o sırada bizi kapıp götürmekte ve geri geri uçuruma doğru sürüklemektedir.
Günümüzde toplumu yönetenlere düşen en önemli görev demokrasiyi öğretmek, mümkünse ona olan inancı yeniden canlandırmak, demokratik teamülleri arıtmak, demokrasinin ilerleyişini düzenlemek, deneyimsizliğini iş hayatından edinilen birikimle, kör içgüdülerini gerçek çıkarlarının bilgisiyle yavaş yavaş ikâme etmek, demokratik yönetimi zamana ve mekâna uyarlamak, şartlara ve insanlara göre gerekli değişiklikleri yapmaktır.
Atatürk gibi
Ancak insanlarda olduğu gibi uluslar­ da da kapıya dayanan tehlikelerin sıra dışı erdemler doğurduğu daha sık görülür. O zaman da büyük karakter­ler, tıpkı gecenin karanlığında gizlenip bir yangının ışıltısında beliriveren şu anıtlar gibi ortaya çıkar. Deha artık kendiliğinden ortaya atılmaktan çekinmez ve başındaki belalar nedeniyle telaşa kapılan halk da kıskanç tutkularını bir süreliğine unutur.
Sayfa 35
Aynısı halklar için de geçerlidir. Kimi zaman aşırı tehlikeler bir ulusu yükseltmek yerine düşürür, ulusun tutkularını kışkırtır ama yönlendirmez ve zihnini aydınlatacağına bulandırır.
Resim