158 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
DOĞA BİZİM İÇİMİZDE
"Doğayla savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz." demiş Hubert Reeves. Bu sözün değeri o kadar net ve o denli büyüktür ki, üzerine koca koca ciltli kitaplar yazılabilir. Gazeteci yazar Jacques Girardon da bu temelde, alanında uzman üç bilim insanı ile, bitkilerin evrimi ve yeryüzündeki yolculuğu hakkında ropörtaj niteliğinde
Bitkilerin En Güzel Tarihi
Bitkilerin En Güzel TarihiMarcel Mazoyer · İş Bankası Kültür Yayınları · 2021165 okunma
"Hayatın bir mucizesi gelmişti başına , hissediyordu bunu; şu ilerlemiş günlerinde içinde alev alan sevgiyi vermek ve eğitmek, onu olağanüstü bir fışkırma ve serpilme imkânına sahip bir tohum gibi derine itmek lütfuna mazhar olmuştu."
Reklam
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Toprak Mucizesi
Yeryüzündeki pek çok hikaye, minicik bir tohumcuğun, toprağın koynunda tatlı tatlı uyuklarken, birden uyandırılmasıyla başlar. Ama toprağın Bir de kendi hikayesi vardır... "Bitki örtüsü tamamen kuruyup ölmüş olan toprak, onlara Allah’ın sonsuz ilmi, kudret ve merhametini gösteren ve yeniden dirilişi ispatlayan muhteşem bir delildir. Şöyle
Hayatında bir mucize gerçekleşmiş gibi hissediyordu; hayatım bir mucizesi lütfedilmişti kendisine, tıpkı ileride toprağı ekebileceği, harikulâde çiçekler açacak bir tohum gibi, dağıtabileceği ve öğretebileceği, kendisine bu ileri yaşında alevlerle saran Sevgi verilmişti, bunu hissediyordu. Hayat onu bu şekilde yeteri kadar ödüllendirmiş olmuyor muydu? Mütevazi kalbi derinlere indikçe indi.
İşte Cumhuriyet Mucizesi
Peki, Atatürk Cumhuriyeti ne yaptı? Daha Kurtuluş Savaşı devam ederken “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyerek “saltanat putu”nu yıktı. Tekkeler, zaviyeler, medre­ seler, eski saat, ölçü, tara, takvim, hukuk gibi çağa ve hayata uymayan kurumlan kaldırdı. Akla ve bilime önem verdi. Din ve dünya işlerini ayırdı. Yeni harfleri kabul ederek okuma yazmayı kolaylaştırdı. Millet Mektepleri, Halkevleri, Halkodaları, Köy Eğitmen Okulları, daha sonra Köy Enstitüleri ile eğitim-öğretim seferberliği başlattı. Çağdaş okullar açtı. Üniversite reformu yaptı. Okuyan öğrenci sayısını yüzde 500’den fazla arttırdı. Ekonomiyi millileştirdi. Osmanlı borçlarını ödedi. Ülke­nin dört bir yanında 50’ye yakın fabrika kurdu. Bu fabrikalardan biri uçak fabrikasıydı (Kayseri TOMTAŞ Uçak Fabrikası). Madenleri çıka­rıp işledi. Bankalar kurdu. Ülkeyi demir ağlarla ördü: 15 yılda -büyük bir bölümü Ankara’nın doğusuna olmak üzere- 4000 km’ye yakın de­miryolu yaptı. Köylüye toprak, tohum ve tarım araç gereçleri dağıttı. Köylüyü ezen vergileri kaldırdı. Çiftçiye düşük faizli kredi verdi. Ankara Ziraat Enstitüsü’nü ve Tohum İyileştirme İstasyonlarını kurdu. Tarım­sal üretimi arttırdı. 1938’de bazı tarım ürünlerini ihraç etmeye başla­dı. Karma ekonomi ve planlı kalkınma ile ortalama yüzde 8’lik büyüme yakaladı. Hastalıklarla mücadele etti. Doktor sayısını 10 yılda 344’ten 1625’e çıkardı. Anadolu’da numune hastaneleri, dispanserler, doğum evleri, süt damlaları, ana kucakları kurarak hastalıkların' kökünü kazıdı.
İnkılâp Kitabevi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.