637 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 7 days
TİNSEL GELİŞİM BASAMAKLARI
Dinleyin, emekle ulaşın Tanrı'ya; her şeyin özü bunda... Ya onu bulacaksınız, ya da zavallı bir küf parçacığı gibi yok olup gideceksiniz... Emekle ulaşın ona!¹ Diriliş'te Tolstoy, Nehlüdov'la, Maslova'yla ve diğer yan karakterle, yaşamı boyunca yaşadığı Tanrı sanrısını, kiliseye karşı koyuşunu, toplumsal yapıyı ve adalet sistemini eleştirişini
Diriliş
DirilişLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117.6k okunma
Nerde okuduğumu şimdi ansıyamıyorum, büyük tiyatrocu Stanislavski anılarında Tolstoy'la ilk karşılaşmasını anlatır. Stanislavski o zaman dünyada pek ünlü olan bir oyunu sahneye koymaktaymış. Arkadaşlarıyla lokantaya gitmişler. Yemek yerlerken Tolstoy lokantadan içeri girince Stanislavski pek sevinmiş. Tolstoy'un büyük ününün dünyayı sardığı ve sarstığı sıralar... Hemen yanına gidip kendisini tanıttıktan sonra Tolstoy'u masalarına çağırmış. Tolstoy da adını duyduğu Stanislavski'nin masasına gelmiş. Yemek sırasında Tolstoy, Stanislavski'ye o sıra neler yaptığını sormuş. Stanislavski de sahneye koymakta olduğu oyunun adını söylemiş. Öyle tanınmış bir oyun ki yalnız yazarlar, sanatçılar değil, her aydın o oyunu biliyor. Diyelim, günümüzde Beckett'in Godot'yu Beklerken adlı oyunu gibi bir oyun... Tolstoy, “Yaa, hiç duymadım o oyunu...” demiş. Bu olayı anlattıktan sonra Stanislavski aşağıyukarı şöyle diyor: “Bu kadar büyük bir cehaleti, ancak Tolstoy kadar büyük bir insan hiç sıkılmadan itiraf edebilir.” Öyledir, insanlar kendileri için çok ayıp sayılabilecek bilgisizliklerini, eylem ve edimlerini bile açıklayabilecek yere yükselebilirler. Ayıp bile onlar için ayıp olmaktan, utanılacak bişey olmaktan çıkar.
Sayfa 106 - Nesin Y.Kitabı okudu
Reklam
Muhteşem!!!
Nerde okuduğumu şimdi ansıyamıyorum, büyük tiyatrocu Stanislavski anılarında Tolstoy’la ilk karşılaşmasını anlatır. Stanislavski, o zaman dünyada pek ünlü olan bir oyunu sahneye koymaktaymış. Arkadaşlarıyla lokantaya gitmişler. Yemek yerlerken Tolstoy lokantadan içeri girince Stanislavski pek sevinmiş. Tolstoy’un büyük ününün dünyayı sardığı ve sarstığı sıralar... Hemen yanına gidip kendisini tanıttıktan sonra Tolstoy’u masalarına çağırmış. Tolstoy da, adını duyduğu Stanislavski’nin masasına gelmiş. Yemek sırasında, Tolstoy, Stanislavski’ye o sıra neler yaptığını sormuş. Stanislavski de, sahneye koymakta olduğu oyunun adını söylemiş. Öyle tanınmış bir oyun ki, yalnız yazarlar, sanatçılar değil, her aydın o oyunu biliyor. Diyelim günümüzde Beckett’in “Godot’yu Beklerken” adlı oyunu gibi bir oyun. Tolstoy, “Yaa, hiç duymadım o oyunu...” demiş. Bu olayı anlattıktan sonra Stanislavski aşağı yukarı şöyle diyor: “Bu kadar büyük bir cehaleti, ancak Tolstoy kadar büyük bir insan hiç sıkılmadan itiraf edebilir.”
Uluslararası hukuk profesörü Kont Komarovski anılarında "Her türlü çelişkinin bolca bulunduğu bir zamanda yaşı­yoruz," diyor, ''her ülkenin basını uluslar arasında barışın gerekliliğinden değişik tonlarda söz ediyor ve bunu hararetle arzuluyor. Ve şöyle devam ediyor: “Hükumet yetkilileri, resmi ve özel organlar bunu istedikleri­ni
Tolstoy anılarında şöyle diyor. Çünkü yazar, salt tarihsel olaylarin değil, çevresindeki kişilerin de aynasıdır.
Sayfa 323
Leo Tolstoy, anılarında annesini hatırlıyor. Çok nazik bir kadın olduğunu söylüyor, çok çok nazik - şefkat anlamında değil, kullandığım anlamda 'kibar'. Çok nazikti - o kadar nazikti ki tiyatroda sürekli ağlardı. Çok zengin insanlardı, kraliyet ailesine aittiler. Bir hizmetçi, Leo Tolstoy'un annesinin tiyatroya gittiğinde birçok mendiliyle etrafındaydı, çünkü onlara tekrar tekrar ihtiyacı olacaktı. Sürekli ağlıyorum. Ve Tolstoy şöyle diyor: Ama Rusya'da, soğuğun çok fazla, sıfırın altında olduğu ve kar yağdığı kış aylarında bile tiyatroya gideceğini - o büyük bir tiyatro aşığıydı - ve koçunun sürücüsü yağan karda arabanın dışında oturmaya devam edecekti. Ve neredeyse her zaman oluyordu, adam ölürdü. Çünkü Kontesin ne zaman çıkacağını kimse bilmiyordu - her an tiyatrodan o kadar rahatsız olurdu ki yatağına düşmek ve ağlamak için eve doğru koşardı. Bu yüzden koç, sürücü koçun yanında olmalıydı ve o kadar üşüdüğü için ölecekti. Ve o dışarı çıktığında şoför atılacak, yerine başka bir adam geçecek ve devam edecekti. Ve orada sebepsiz yere ölen bu adamı asla düşünmezdi. Ve tiyatroda gördüğü bir şey için ağlamaya devam edecekti. Duygulu insanlar, duygusal insanlar. Ağlamanın hiçbir maliyeti yoktur, hissetmenin hiçbir maliyeti yoktur. Merhametli olmak çok pahalı; Merhametli olmak tüm hayatına mal olur. Merhametli bir adam çok gerçekçi bir adamdır. Duygu adamı sadece rüyalarda, belirsiz duygularda, fantezilerde yaşar. Osho
Reklam
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.