"Bir kadını sırf güzelliği için sevmek mümkün mü? "Bu bir heykeli sevmek gibi bir şey olmaz mı?" diyor Tolstoy. Onu şöyle destekliyor, Victor Hugo; "Sadece bedenleri , şekilleri , görüntüleri sevenlere ne yazık. Ölüm her şeyi yok edecek; ruhları sevmeyi deneyin.🍁"
📍
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CrOf6VKt09F
Neredeyse herkesin bildiği ve her insanın okurken ağladığı bu kitabı sonunda ben de okudum... Peki, ben nasıl buldum?
Bu incelemenin altına yazılacak her yoruma karşılık olarak her yaşa uygun harika
"Dostoyevski epilepsi hastası, homofobik ve iflah olmaz bir kumarbazdı. Oğuz atay sevdiği kadına yakın olabilmek uğruna karısından boşanıp sevdiği kadının kocasıyla arkadaş oldu evlerine daha sık gidebilmek için. ( Bunun böyle olmadığını savunan yazarlarda var).
salinger yaklaşık kırk yıl evinden dışarı adım atmadı, tek bir kare fotoğrafı
Es-Selam..
Kitabı okudum ve özellikle hadis bölümüne geldiğimde en büyük eksikliğin sahih olup olmama noktasında ''Tahrîc'' yapılması gereğini hissettim.
İncelemelere baktığımda da arkadaşlarımız teknik bakımından gerekli bilgileri vermişler, bu yüzden içeriğe hiç dokunmadım.
Şu şekilde bir yöntem izledim;
Önce hadisleri klasik kaynaklarda tarama
*
“Cahilliğin dağlarında gezenler için; almasını bilene bilgece öğütler, yaşanmışlıkların getirdiği doğru tespit ve öneriler, samimi itiraflar; bir o kadar da topluma tenkit yağmuru. İlber Ortaylı’nın sakınmadan söylediği her söz, gençler için altın değerinde. Toplumun her kesimine ustaca entelektüel bir dokunuş, hazır olun; bu bir kültür
Tolstoy şöyle diyor: "Bir erkeğin bir kadına verebileceği en güzel şey; ömrünün geri kalanında bütün kadınlardan vazgeçmiş olup, sadece onun için atan anlamlı bir kalp."
Tamamını okuman için biraz sabretmen gerekiyor sevgili okur. Okurken bir-iki-üç-dört-beş-altı-yedi-sekiz sabır taşı parçalaman muhtemel. Bu yazıda sana bu kitabı nasıl okumaya karar verdiğimi anlatacağım-tabii klavyem bana güç verdikçe. Sana yazı boyunca güzel sürprizlerim olacak-ama duyu organlarını sekiz açman gerek. Lafı uzatıp seni farklı
Sokağa çıkıyoruz; bir yerlere yetişmek için ya da keyfimizden yürüyoruz, koşuyoruz, etrafımıza bakıyor muyuz? Sağımızda, solumuzda neler olup bitiyor, biliyor muyuz? Umurumuzda mı?
Kadıköy’de bizim için sıradan bir gün, yürüyoruz, bir yerlere oturacağız, ama hala yürüyoruz, hava güzel, güneş ışıl ışıl, yürümeye devam ediyoruz, “Açım abi” sesi
Beklentisiz başlayıp sonrasında çok severek okuduğum bu kitabı, sizin de okumanızı istiyorum. Ancak kitabın konusuna değinmemem gerekiyor, çünkü ne söylesem sürpriz bozan olacakmış gibi geliyor bana.
Yine de kısa bir bilgi olarak: Hayatını kızının bakımı ve günlük ev işleriyle sürdüren bir adamın sıradışı hikayesi diyebiliriz.
Küçük Çiçek,
Bir ortamda arkadaşlarınız ile oturuyorsunuz, masada dönen sohbet, yemek, içmek, araba, zenginlik vs.gibi konular. Ve sizin içinizde ise dünya, gezegenler, evren, ruh, kader, mantık gibi kökeni varoluşsal meselelere dayanan sorular ve sohbet etme isteği var. İşte tam bu noktada karşınızda bulunan arkadaşınız; bütün psikoloji üzerine kurulu
Hayattaki düzensizliğin en büyük nedenlerinden birisi şudur: Herkes hayatta zengin olmak istemekte, fakat hiç kimse hayatını düzene sokmak istememektedir.
Tolstoy diyor ki; "Sadece derin sevgisi olanlar, derin acıları hissedebilirler."
Dostoyevski de onu şöyle destekliyor; "Büyük bir akla ve derin bir yüreğe sahip olanlar için acı çekmek kaçınılmazdır."
“Ben ne okudum yahu!” tepkisini hepiniz duymuşsunuzdur. Net olarak şunu söyleyebilirim ki, bu tepkiyi daha çok hak eden başka bir kitap okumamıştım. Hayretler içerisindeyim, özellikle son bölüm beni dehşete düşürmüş durumda ve bu inceleme zor olacak. Daha sonsözü gördüğüm anda Ali Ece çığlıklarımı atarak: “Dalga mı geçiyorsun be!” demiştim, çünkü