Yıldızlardan oluştuğu halde bu yıldızlar olmadığını da fark etti. “Ben yıldızların arasında olanım” dedi. Yıldızlara tonal, yıldızların arasındaki ışığa da nagual adını verdi. İkisinin arasındaki alanı ve uyumu yaratanın Yaşam ya da Tasarlayan olduğunu anladı. Hayat olmaksızın, tonal ve nagual da varolamazdı. Yaşam Mutlak Olan’ın her şeyi yaratan Yaratıcı’nın gücüdür.
Nagual, algılayamadığımız ama var olan her şeydir. Bunu bilinemez veya bilinmeyen olarak adlandırabiliriz. Tonal ise sağduyumuzla algılayabildiğimiz her şeydir. Tonal ve nagual sadece niyet sayesinde var olabilirler.
Reklam
Güneş ve Ay
Bu öğretiler ayrıca Tenochtitlan'daki antik Mayor Tapınağı'nda da resmedilmişti. Bu tapınak Huitzilopochtli'ye, Mexihcas tarafından geliştirilmiş ana enerjiye adanmıştı. Bu, tonal'de savaşçının disiplini ve yükselen güneş, nagual’de sola doğru uçan, rüyalarımız esnasında zayıflıklarımızın üstesinden gelmemiz ve potansiyelimize ulaşmamız için bizi yönlendiren sinekkuşuydu. Denir ki Coyolxauqui olarak adlandırılan ve ayın fazlarını temsil eden, parçalara doğranmış bir ay heykeli başlangıçta tapınağın merdivenin altına yerleştirilmiş. Üzerinde yükselen güneş, günbegün ayı mağlup ederek büyük yazgısını yerine getiriyor, aynı bizim de nagual'imiz aracılığıyla tonal'imizi değiştirerek güneşimize ulaşmak için ayın ve karanlığın üstesinden gelişimiz gibi. Şunu netleştirmek isterim ki dişi ayın eril güneş tarafından mağlup edilmesi eril ve dişil ikiliğe işaret etmiyor. Nahuatl geleneği cinsiyetin çok ötesine uzanır. Ay ve güneş için eril ve dişil isimler vardır, bu amaç için var olan her şeyde olduğu gibi. Örneğin, ayı yöneten yapı Black Tezcatlipoca ya da Tüten Ayna, rüyaları yöneten en önemli enerjidir ve bu, aya eril ismini verir. Ancak kadim gelenekler eril ve dişil hakkında konuşmaz, daha ziyade uyanık ya da uyur halde olmak, yaşıyor ya da ölü olmak hakkında konuşur.
Sayfa 36 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
Benzer biçimde insan da gündüz ortaya çıkan uyanıklık tarafından temsil edilen bir tonal ve gece rüyaları tarafından temsil edilen bir nagual olarak ikiye ayrılır. Nagualların bilgeliğinin geri kalanı bu gözlemlerin sonucu dur. Rüyaların erke giden bir çıkış olduğunu öğretirler; çünkü son tahlilde bizi ayakta tutan, kendimizi yenilemek için periyodik olarak döndüğümüz bu karanlık enerjidir. Bu nedenle, tüm erklerini rüya durumu boyunca bilinçlenme sanatının yetkinleştirilmesine yöneltmişlerdi. Dikkatin bu özel tipine rüya görmek adını vermişler ve onu kasten karanlık enerjiyi araştırmak ve evrenin kaynağıyla temasa geçmek için kullanmışlardı. Böylelikle Toltek bilgelerinin ilk gözlemleri pratik bir bilgi haline geldi.
Görmeleri sırasında, enerji dünyasının küçük ışık noktalarıyla bezeli, geniş karanlık bir alandan oluştuğunu keşfetmişlerdi ve karanlık bölgelerin enerjinin dişil bölümüyle uyuşurken, aydınlık bölgelerin de enerjinin eril bölümüyle uyuştuğunu fark ettiler. Kaçınılmaz olarak evrenin neredeyse bütünlüğü içinde dişil olduğuna ve aydınlık enerjinin, erilliğin nadir olduğuna kanaat getirdiler. Bu tanımlamayla karanlığı sol tarafla, nagual, bilinmeyen dişil ve aydınlığı da sağ tarafla, tonal, bilinen ve eril biçiminde ilişkilendirdiler.
Evren, eski görücülerin birbirine geçmiş iki yılan vasıtasıyla sembolize ettikleri iki güçten oluşur. Ama bu iki gücün iyi ve kötü diye isimlendirdiğimiz ikiliklerle, Tanrı ve şeytan, olumlu ve olumsuz ya da bizim açımızdan iç tutarlılığı olan hiçbir karşıtlıkla alakası yok. Daha çok, Toltekler'in "tonal" ve "nagual" olarak adlandırdıklan enerjinin açıklanamaz bir dalgasından ibarettirler. Belitsel bir tarzda, herhangi bir şekilde yorumlayabildiğimiz ya da hayal edebildiğimiz her şeyin tonal ve geri kalan, kategorize edemediklerimizin de nagual olduğu ifade edilir.
Reklam
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.