“İçinizde benliğinizin değeri alevlenir,
Çünkü binlerce kişi içinde yalnızca sizin alnınızda İşaret bulunduğunun ayrımına varırsınız, Ve bunun kimsenin gözünden kaçmadığını bilirsiniz..”
FaustusYolculuğundaSonDurak
THOMAS MANN, 1875'te Almanya'da doğdu. 1898'de yayımladığı ve Der kleine Herr Friedemann (Küçük Friedemann) adı altında topladığı ilk öykülerinde, daha çok Schopenhauer ve Nietzsche ile Wagner'in etkisi altında kalarak sanatçının yaratma sorununa odaklanmıştı. Bu ilk öykülerinin, 1901'de
Çevirmen ve yazar Sevim Kantarcıoğlu'nun çıkan 'Türk ve Dünya Romanlarında Modernizm' kitabını üniversite kitaplarımın arasından çıkarıp yeniden okunacaklar listesine almıştım. İyiki de almışım. Ele alınan romanların birçoğunu okumuş olduğum ve yazar, kitabın girişinde modernizm/modern romanın özelliklerine değindiği için anlamlandırmak benim
Zira, saadet, diyordu kendi kendine, sevilmek değildir; bu istikrahla karışık bir gururun memnunluğudur. Mesutluk, sevmek ve belki sevilen varlığın yanında olmak hayalini veren ufak anları yakalamaktır.
Hayata yeni baştan başlamak? Fakat nafile, böyle olacak değil mi gene? Bütün olanlar yeniden olacak değil mi? Zira bazılarının zarurî olarak yollarını sapıtması, zaten onlar için bir yol olmadığındandır...