Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
AYDIN MISIN ? Kilim gibi dokumada mutsuzluğu Gidip gelen kara kuşlar havada Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden Tabanında depremi kara güllelerin Duymuyor musun
Karakılçık adlı şiir kitabından 1969
Beşiktaş'ta Barbaros Hayrettin Paşa Anıtında, Barbaros heykelinin tam arkasında Yahya Kemal'in şu mısraları yer alır: Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor? Barbaros belki donanmayla seferden geliyor Adalardan mı? Tunus'tan mı? Cezayir'den mi? Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi Yeni doğmuş ayı gördükleri yerden geliyor. Ol mübarek gemiler hangi seherden geliyor? Neyzen Tevfik'in anıtı gördükten sonra yazdığı mısralar: Ebedi bilgini hayrettin kaptan Beş asır önceden biliyor gibi Ikına sıkına yazdığın şiire Barbaros kıçını siliyor gibi..
Reklam
503 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Ekilen ötekileştirme ve dışlama tohumları, aşağılama ve insan olarak bile görmeme gübreleri ile büyütülünce soykırımlar, katliamlar ve savaşlar kaçınılmaz oluyor. Yıllardır kader birliği yaptığın insanlar, komşuların bir anda düşmanın olup, karşına dikiliyor. Açlık, sefalet ve ölüm öylesine kolaylaşıyor ki! Yağmurlar duruyor, kan akıyor her bir yerden, kuşlar susuyor, top sesleri, kurşun sesleri çınlatıyor dört bir yanı, sokaklar, caddeler ölmüş insan bedenleri ile dolmuş, ölüm kokuyor adeta... Geçmişte yaşanan bu manzaralar bir daha yaşanmaz diye düşünüldü ve ya düşündük, ama hep yanıldık. Yakın tarihteki Almanya' daki Nazi kampları, Hutular ve Tutsiler - Ruanda Soykırımı derken daha dün gibi hafızalarımızda sıcaklığını koruyan Sırpların Boşnaklara uyguladığı mezalim ve soykırım. En masum ve en suçsuz insanları yok etti ve etmeye de devam edeceğe benziyor böyle giderse. Bakıldığında üç soykırımda ve benzerlerinde de hep başlangıç noktaları aynı, uygulamalarda küçük farklılıkları var sadece. Modern Avrupa' nın göbeğinde olan soykırıma diğer ülkeler seyirci kaldı. Yapmacık ve yapay konuşmalar, formaliteden arabulucular semeresini ölümlerle, açlık ve sefaletle verdi hep. Yarınlarda bizlerinde aynı akıbeti yaşamamız konusunda rehberlik edecek ve ışık tutacak bir eser. Şahsen okuduğum süre içerisinde ülkem için tedirgin olmadım dersem yalan olur...
Arındırma ve Yok Etme
Arındırma ve Yok EtmeJacques Semelin · İletişim Yayıncılık · 20114 okunma
Yüzer… Dalar… Çıkar!.. Birinci Dünya Savaşı sonrasında, yeni bir oyuncak görürüz çocukların ellerinde. Bu oyuncak, ilk kez Birinci Dünya Savaşı'nda gemilerin korkulu rüyası olmaya başlayan denizaltıdır. 1930'da, Sutdiffe Pressing şirketi tarafından üretilen "Undawunda" adlı oyuncak denizaltı kısa sürede gözdesi olur erkek
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri, Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri. Gökte top sesleri var, belli, derinden derine; Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine. Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı? Üsküdar`dan mı? Hisar`dan mı? Kavaklar`dan mı? Bursa`dan, Konya`dan, İzmir`den, uzaktan uzağa, Çarpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa; Şimdi her merhaleden, taa Bâyezîd`den, Van`dan, Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan. Ne kadar duygulu, engin ve mübârek bu seher! Kadın erkek ve çocuk, gönlü dolanlar, yer yer, Dinliyor hepsi büyük hâtırâlar rüzgârını, Çaldıran topları ardınca Mohaç toplarını.
Sayfa 6 - Milli Eğitim BakanlığıKitabı okudu
Gazze'den derin derin top sesleri geliyor İngiliz gülle ve bombaları Osmanlı İmparatorluğunun tacını parçalıyordu. Bu bir damla ELMAS'ın hikayesi! Bir müddet sonra Enver Paşa birinci ferik olmuştu. Bu da Dördüncü Ordu Komutanı için ağır bir darbe idi. Beyrut valisi ile Cemal Paşa arasında ne geçti bilmiyorum. Fakat ertesi günden itibaren kumandana her taraftan birinci ferikliğini tebrik telgrafları yağmaya başladı. Cemal Paşa güç durumda idi. İstanbul'a yazdı: "ne diyeyim, olmadı diye yazsam küçük düşerim, cevap versem olmadım ki, yazayım!" diyordu. İki gün sonra Enver Paşa, Cemal Paşanın birinci ferikliğini tebrik ediyordu. Bu da iki santim SIRMANIN hikayesi.
Reklam
Vadii Sarar'dan şimale gideceğinize, şarka dönseydiniz bir iki saat sonra birtakım top sesleri duyacaktınız. Siz bu topraklara buğday ekiyorsunuz, biz kanımızı ve kemiklerimizi gömüyoruz, demek istiyordum.
Beyaz Mantolu Adam
Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı. Parası yoktu. Dileniyordu. Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filân hepsi tamamdı. Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu. Hiçbir hüner göstermediği için ya da acındırıcı bir garipliği olmadığı için
Sayfa 13 - Sinan Yayınları 1973 - İletişim Yayınları Bütün Eserleri 4 İstanbul 1987 2.BaskıKitabı okuyacak
Kuru Fasulye
1999 Mart'ında pek çok kitap yazmış, ilginç bir köy imamı ile ilgili araştırma yapmak için Edremit'e gitmiştim. El Ezher'de okumuş, Teşkilat-ı Mahsusa'da çalışmış, Çanakkale-Filistin cepheleri, Milli Mücadele derken, yıllar sonra Edremit'e dönmüş, binlerce kitabını Edremit kütüphanesine bağışlamış birisi: Tahir Harimi Balcıoğlu Onun ile
Sayfa 107 - Şehitkale Yayıncılık
Düşman! Düşman nasıl şeydi? Niçin geliyordu? Biz niçin kaçıyorduk? Bu toplar ne biçim şeylerdi? Birden, “Tren geliyor!” diye bağrışmalar oldu. Herkesin baktığı tarafa baktım. Ufkun orada simsiyah, kucak kucak dumanlar… Telgraf tellerindeki kuşlar silkindiler, başlarını omuzları arasından çıkarıp, gelen trene baktılar. Lakin top sesleri… Tren, henüz durmamıştı, birdenbire üşüşen insan kalabalığı içinde onları kaybettim. İnsanlar saldırmışlardı. Babaannem elimden şiddetle çekti: – Aptal aptal bakınmanın sırası değil, yürü! Evet ama… Kuşlar? Onları düşmandan kaçıracak babaanneleri yoktu ki!..
Sayfa 15 - psilonKitabı okudu
1.244 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.