Güç Savaşı
László F. Földényi insanların modern dönemde nasıl oldu da Auschwitz gibi toplama kampları kurduğunu, göz göre göre insanları ölüme sürüklediğini sorguluyor. Bu alışılageldik bir durum değil. Eski dünyada katliamlar olurdu ama bunlar savaş durumlarında gerçekleşir ya da daha küçük çaplı olur ve cahil bir kesim tarafından gerçekleştirilirdi. Modern toplum nasıl bir toplum ki eğitimli olmalarına rağmen kolektif kötülükleri umursamadan yapabiliyorlar? Földényi'nin cevabı modern toplumun kitle toplumu olması. Doğru olsun yanlış olsun yeteri sayıda habere ulaşan ve de insanların arzularını kamçılayıp onları manipüle eden herkes kitlesel kötülüklere sebep olabilir. Birisi aylardır bir şehri bombalar bunu kitleleri arkasına alarak meşru savunma gösterir öteki oturduğu yerden attığı twitle bir gencin haftalarca hücrede tutulmasına sebep olur. Eskiden yalnızdık ve kötüydük, artık birlikteyiz ve daha kötüyüz.
Diktatör Suharto modeli islamcı talan ekonomisi (Endonezya)
tuncaliku.wordpress.com/2014/03/29/dikt... Siyasal islam çok kârlı bir şeydi; ülkenin geleceğinden kaygı duyarak sosyal devlet kurumlarını, işçi ve çevre haklarını korumak isteyen herkesi Suharto dinsiz-komünist teröristler diye damgalayıp katlediyor, ama bu katliamlar yüzünden ne neoliberal batılı destekçilerini, ne de dindar (!) muhafazakar seçmenlerini kaybediyordu. 30 yıllık kanlı iktidarı sürecinde Suharto 500’binden fazla insan öldürdü, hatta Hitler gibi toplama kampları bile kurdu. Bütün bunları yaparken neoliberal ekonomi politikalarının (yani talan ekonomisi) baş destekçisi ABD ve CIA’dan da önemli istihbarat desteği alıyordu:
Reklam
Mevzu avrupalı olmayışımız değil, Müslüman olmamız.
Slovenya ve Hırvatistan ayrılınca Yugoslavya'nın dağılması da kaçınılmaz oldu. Biz, Bosna'nın kaderi demokratik bir yolla tayin edilebilsin diye referandum düzenledik. Üçte ikilik bir çoğunlukla (tam olarak %64,4) Bosna Hersek vatandaşları Mart 1992 yılında yapılan referandumda ülkenin bağımsızl ğından yana oy kullandı. Akabinde Bosna
“Auschwitz’den sonra şiir yazmak barbarcadır.”
iletinin başlığı:
Theodor W. Adorno
Theodor W. Adorno
'nun holokost için söylediği bir söz....! ●Filmin adı: The Boy İn The Striped Pyjamas
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı Çocuk
, II. Emperyalist Paylaşım Savaşı sırasında bir Alman askerinin 8 yaşındaki çocuğu ile toplama kampı Auschwitz'deki bir Yahudi çocuğun arkadaşlığını ele alan filmdir... ●Filmin adı: The Gray Zone (Gri Bölge) İngilizceden çevrilmiştir. Tim Blake Nelson tarafından yazılan ve yönetilen, David Arquette, Steve Buscemi, Harvey Keitel, Mira Sorvino ve Daniel Benzali'nin oynadığı 2001 yapımı bir filmdir... Miklós Nyiszli tarafından yazılan "
Auschwitz
Auschwitz
Bir Doktorun Görgü Tanıklığı" adlı kitabına dayanmaktadır. ☆Not: Konuya dair belgesel izlemek isteyen Frank Capra’nın 1945 yılında Five Came Back belgeselinin Nazi kampları bölümünü izleyebilir... ☆hepsini izledim diyenler için diğer filmler; ●God on Trial (ölümün soluğu) ●Colonia Dignidad (haysiyet kolonisi)
Bu toplama kampları üzerine yazılmış kitap önerisi olan var mı? Ama tarihi kurgu istemiyorum örnek olarak Çizgili Pijamalı Çocuk gibi değil.
Işık Doğu

Işık Doğu

@Binottonefreti
·
11 Nisan 2023 00:40
Kızıl Ordu 27 Ocak'ta,bir milyondan fazla Yahudi ile Nazi terörünün öteki kurbanlarının katledildiği Auschwitz'deki o korkunç,devasa toplama kampı kompleksine rastladı.Almanların geri çekilirken artlarında bıraktıkları bir deri bir kemik 7.000 hasta mahkûm,sinmiş oldukları kompleksin kalıntıları arasından kurtarıldı.
Sayfa 249 - Kronik Kitap Çevirmen Selçuk Uygur 3.BaskıKitabı okudu
Çok iyi!
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam Arayışı
Açıkçası kitabı daha farklı bekliyordum. Üçte ikisinin Nazi toplama kampları ile ilgili anılardan oluşması şaşırttı beni. Ne var ki, yazar çok içten, yazdıkları da çok yerinde ve özlü. Kitapta, yıllarca toplama kamplarında kalmış, çok uzun süreler boyunca hem psikiyatri hem de nöroloji uzmanlığı yapmış bir kişinin yazdıklarını okuyoruz. Bir sürü yerin altını çizdim, bundan sonra da çokça tavsiye edeceğim sevdiklerime.
Reklam
Kaybedilmiş bir savaş üzerine - Svetlana Aleksiyeviç- 2015 Nobel Konuşması
Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine Sevgili dostlar, Bu kürsüde tek başıma durmuyorum. Etrafımda sesler var, yüzlerce ses… Sesler her zaman benimle, çocukluğumdan beri.   Çocukken köyde yaşıyordum. Biz çocuklar sokakta oynamayı seviyorduk, ama akşamları, yorgun argın ninelerin -bizim orada nasıl derler- konuşlandığı banklar, mıknatıslıymış gibi
Komünist Parti yasaklandıktan sonra, Naziler sosyal-demokratları ve sendikal hareketleri baskı altına aldılar,solcu erkek ve kadınlarla dolu ilk toplama kampları ortaya çıktı. Bu sırada, sağcıların da desteğiyle Hitler’in parlamento üzerinde ağırlığı artmaya devam etti. 24 Mart’ta Hitler parlamentoya, ülkeyi dört yıl boyunca parlamentoya danışmadan yönetmesi için kendisine mutlak iktidar verilmesini içeren bir yasa tasarısı sundu. Bu andan itibaren, Yahudiler’e karşı açık saldırılar başladı, komünistlerle solcu sosyal-demokratlardan sonra toplama kamplarına bunlar alındılar. Hitler mutlak iktidara sahip olmak için bir darbe yaptı, Almanya’nın silahlanmasına ve askeri gücüne sınırlama getiren 1918 anlaşmalarını reddetti. (SOVYETLER BIRLIGI HAKKINDA EN COK SOYLENEN YALANLAR VE GERCEKLER-MARIO SOUSA )
Bizi yargıladığınız bu yerde çok yakında siz yargılanacaksınız!
Her birey bu kader vaktinde elinden geldiğince kendini savunmalı… Ve insanlığın kırbacına, faşizme ve mutlakiyetçi devleti andıran her türlü sisteme karşı mücadele etmelidir. 18 Şubat 1943 sabahı “Beyaz Gül” imzalı el ilanları Münih Üniversitesi’nin bahçesini kaplar. Bildirinin bir bölümünde yukarıda alıntı yaptığım sözler varken; geri kalanında
58 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.