…Hazreti Eyüp’ün önemli bir sözünde de belirttiği gibi, erdemlilerin utançtan yerin dibine geçtiği, adil insanların alay konusu olduğu bu dünyada kötülük her zaman galip gelir. ~ Zıt İkizler
Seher'e nazaran daha derli toplu ve daha edebi buldum Devran'daki öyküleri. Bunda elbette İletişim Yayınları'yla çalışmasının ve Levent Cantek'in editörlüğünün de rolü vardır. Devran'daki öyküler, Seher'dekilerle kıyaslayınca; teknik olarak daha iyi, uzunluk ve derinlik olarak daha tatmin edici. Bir de Leylan'a bakmakta fayda var bu ilk iki öykü derlemesinin ardından.
Daha önceki paylaşımımda da belirttiğim ya da sizin de bildiğiniz gibi Yapı Kredi Yayınları, "Ceviz Ağacına Kar Yağdı" isimli kitapta topladığı öyküleri parça parça yayımlamaya başlayınca diğer kitap da tükendiği için ben de tek tek bu ince öykü kitaplarını almaya başladım. Ama YKY sürpriz yapıp toplu öykülerin olduğu kitabin yeni baskısını yaptı. Bilseydim beklerdim ve onu alırdım.
Hepsi çok güzel ve kalbe dokunan öyküler olsa da ben önce Tortu'daki şimdi de bu kitaptakileri ayrı bir sevdim. Atlamayın okuyun diyebileceğim yazarlardan biri de Selçuk Baran. 1982 - 1987 yılları arasında kadın odaklı, kadınlar üzerine yazmış, birçoğu da çok etkileyici öyküler.
Daha önce gazeteduvar.com.tr sitesinde yer alan, Okan Çil'in "Merhaba Selçuk Baran" başlıklı yazısından okuduğum ve not aldığım satırları sizinle de paylaşmak isterim :
" Baran’ın öykülerinin yeniden basılması, Baran’la yeni tanışacak olanlar için büyük bir şans. Tıpkı Oğuz Atay gibi o da edebiyata, çağdaşı yazarlara ve okurlara küskün şekilde ölen yazarlarımız arasında anılır. Umarım bu sefer okurlar olarak onu layık olduğu yerde tutabiliriz."
Selçuk Baran okumadıysanız bir yerden başlayın derim. Ben elimdeki son öykü kitabı Kış Yolculuğu'nu da bitirdikten sonra romanlarına başlayacağım.
#selçukbaran #arjantintangoları #öykü #yapikrediyayınları #kitaptavsiyesi
#okumaönerisi #2021okumalarım
#kadıköyokumalarım
İlk defa Tomris Uyar’dan bir kitap, bir öykü kitabı okudum. Kitabın içerisinde dokuz öykü bulunuyor. Adını ilk okuduğumda “Yaz Düşleri” kısmını anlamıştım ancak “Düş Kışları” ne demek çok anlayamamıştım. İçerisindeki tüm öyküler bana sadece mutlu değil acı düşlerin de olabileceğini gösterdi. Sade bir Türkçe ile yazıldığından okurken sıkılmadım, kendimi o düşlerin ortasında hissettim. Kitapta en çok dikkatimi çeken unsurlardan biri, 80’li yıllardaki darbe olayından, siyasi ortamından etkilenilmiş öyküler bulunmasıydı. Bence bu kitabı diğer toplu öykü kitaplarından ayıran durum da bu. En kısa zamanda bir Tomris Uyar kitabı daha okumayı düşünüyorum.
Samed Behrengi'yi herkes okuyamaz. Onu, okuyup anlamak için hassas bir kalp taşımanız, yoksulun halinden anlamanız ve vatanının (vatandaşının) derdiyle dertlenmeniz gerekir.
Zengin veletler, kibirli büyükler ve kör - sağır- dilsiz yaşayanlar, okumaya cüret dahi etmesin, lâkin düzeltmek istiyorlarsa kendilerini doğru kitap ile başlıyorlar..
Masallar, öyküler ve çocuk kitapları önce büyükler için daha sonra çocuklar için yazılmıştır bunun idrakında olmak dileğiyle iyi okumalar!
Toplu MasallarSamed Behrengi · Büyülü Fener Yayınları · 2018485 okunma
Nazlı Eray'ın toplu öykülerinin yayımlandığı bu ikinci kitabı bitirmiş olmanın burukluğu var üzerimde. Nasıl da aktı gitti tüm öyküler, kitapta hep bahsettiği o nehir gibi...
Bu kitaptaki öyküler de diğerinde olduğu gibi iki kısma ayrılmış. Önceki kitabına göre fantastik unsurlar çok azdı, bu beni biraz üzdü ama yine kaliteli öykülerdi çoğu. Bambaşka bir dili var, okurken yazarı hemen benimsiyor ve arkadaşınızmış gibi hissediyorsunuz.
Bu kitabında kendi hayatından daha çok izler vardı. Özellikle "Acının Öyküsü"nde, acıyı bedenimde hissetmemi sağlayacak kadar güçlüydü tasvirleri.
En beğendiğim öykü "Sıfırdan" oldu. Gerçekten üst düzey olduğunu düşünüyorum, kendi adıma. Bunun yanında "Bekleme Ustası" kendimle çok özdeşleştirdiğim bir öykü oldu. "Sabah" ve "Bu Kentin Sokakları" da fazlasıyla beğendiğim, beni derinden etkileyen öykülerdi.
Son yüz sayfada ise "Benden Bana Mektuplar" kısmı var. Buradaki anlatılanları da okurken içim burulmadan duramadı. Eski ve güzel bir filmden parçalar izliyor gibiydim. Nehirden önceki öykü kitabında da bahsetmişti, hatta oradaki Fred'e bu kitapta rastladığımda çok sevindim. Ananas, bina, gül koklayan ihtiyar unutulmaz anılar olarak zihnimde yer etti.
Başka bir zamanda, başka bir Nazlı Eray kitabını okumak için sabırsızlanarak; eski bir dostumla vedalaşır gibi kapattım kitabı.