Normlar toplumsal hayatta bedenleri birbirinden ayıran ve ilişkilendiren akışları, alışverişi sağlamakla kalmazlar, bazı bedenleri özneleştirir, diğerlerini özne olmaktan çıkarırlar. Judith Butler'ın normları ele alma biçimi Foucaultcu ve Lacancı yaklaşımlardan beslenir. Butler'a göre, Lacan'ın sembolik sisteminde konuşan öznenin yerini belirleyen normlar, Foucault'nun sözünü ettiği cinsellikle ilgili normlar gibi tarihsel, toplumsal, kültürel iktidar ilişkileri içinde inşa edilmiştir. Butler'ın Foucaultcu ve Lacancı çerçevelere yaptığı özgül katkı, normların üstlenilen ve altüst edilebilen davranış kuralları olduğunu bir performans kuramı geliştirerek açıklamasında bulunabilir. Lacan'ın anlatısında beden sembolik sistemde belli bir konumu almada bir rol oynamaz. Foucault'da da beden söylemler tarafından belirlenen edilgin bir varlığı andırır. Butler da ise performans kuramı, beden, davranış, tekrar kavramlarını beraberinde getirir. Butler bedenin kültürel normlarla nasıl karşılaştığını, onlarla ilişkisinde şöyle veya böyle hareket ederek, onları üstlenerek veya ihlal ederek nasıl toplumsal cinsiyetlendiğini çözümler. Burada "toplumsal cinsiyet" o kadar güçlü bir kavram haline gelir ki, bu süreç başlamadan önce ortada cinsiyet farklılığına sahip bir beden olduğunu varsaymak da gereksizleşir. Böylece "cinsiyet farklılığı" paradigması kuir kuramının dışında kalır.