1940 sonrası türk romanında toplumsal gerçekçilik dediğimizde ilk akla gelen yazarlar Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Fakir Baykurt ve Aziz Nesin gibi yazarlardır. Toplumsal gerçekçiler sosyal bir meseleyi, bir derdi ortaya koyarak başarılı olmak istiyordu. Genellikle sınıfsal çatışmaları, grev, lokavt, toprak, su kavgaları gibi toplumsal konuları işliyorlardı. Hükümet politikalarına karşı oldukları için hükümetlerce sevilmiyor, kovuşturuluyor, yasaklanıyor, sansür ediliyorlardı. İçlerinde hapishane ile tanışmayan pek az örnek vardır. Onlara göre yazarlık topluma bilinç aşılamak için yapılmalıydı ama siyasi olarak daha kolay yönetilebilir olması için siyasiler tarafından geri bıraktırılmış, geri kalması tercih edilmiş toplumsa, toplumsal gerçekçilere ve onların ilerici eserlerine ne yazık ki yeterince ulaşamamıştır. Özellikle 1980'li yıllardan sonra toplumda bencillik, bireycilik yayılırken, edebiyat ve sanatta da toplumsal duyarlılık gözden düşüp, bireyselcilik eğilimi hızla tırmandı. Günümüzde bu değişimi kimileri değişme, kimileri ise çürüme olarak değerlendiriyor.
Öğreniyorum
Marksizm, özgün bir siyasal felsefe akımı, tarihin diyalektik materyalist bir yorumuna dayanan ekonomik ve toplumsal bir dünya görüşü, kapitalizmin Marksist açıdan çözümlenmesi, bir toplumsal değişim teorisi, Karl Marx'ın ve Friedrich Engels'in çalışmalarından çıkarılan, insanın özgürleşmesiyle ilgili bir düşünce sistemidir.
Aslan ve Unicorn
Aslan ve Unicorn
,
George Orwell
George Orwell
Reklam
ESİN PERİLERİ VE LAF EBELERİ
Tarihimizin hiçbir noktasında coşkun bir ruh, toplumsal bir arzu ve fedakarlık duygusu yaratılmasına bugünkü kadar ihtiyaç duymamıştık. Karamsarlık tiradları entellektüel bir çaba gerektirmez, dünya onlar olmadan da pekala başının çaresine bakabilir. Ama, insanları umut ve cesaretle uyandırmak, zeka ve duyarlılık karışımı gerektiren bir iştir.
ASYA TİPİ ÜRETİM TARZI “Üretimin genel koşullarının” (sulama vb.) muhafaza edilmesi karşılığında Asyatik despotizme haraç veren köyler bütünüyle kendine yeterliydiler. Her bir köyde zanaat ve tarım birleşmişti. Dağınık köyler sömürüye karşı etkili bir şekilde örgütlenemiyorlardı, bu yüzden tüm sistem değişime karşı çok dayanıklıydı. Bu gibi
tarihsel topkum
Her Oluş Hali Aynı Zamanda Özgürlük Halidir İçinde yaşadığımız evren anı anına, durmaksızın bir değişim, dönüşüm ve gelişim içerisinde oluşumunu sürdürmektedir. Bizler görsek de görmesek de, duysak da duymasak da, bilsek de bilmesek de, farkında olsak da olmasak da bu oluşum bir kaynaktan çıkar gibi akıyor, aktıkça genişliyor ve yeniyi de içine katarak sonsuza eviriliyor. Oluş gerçekliği toplumsal bilincin ilk şekillenişinden bu yana sorgulanan konuların başında gelmektedir. Oluşun ürünü olan toplumsal bilincin belki de en çok üzerinde durduğu gerçeklik oluştur. İnsanın varoluşu anlama çabası toplumsal farkındalığın gelişimini de süreklileştirmiştir.
Eğer bir toplumda, devrim ve toplumsal değişim için koşullar olgunlaşmışsa ama bu toplumsal değişimi gerçekleştirecek bir güç yoksa o toplum, için için çürümeye başlar. Biz de bilirdik sevgiliye karanfil almasını, lâkin aç idik, yedik karanfil parasını.
Reklam
620 öğeden 401 ile 410 arasındakiler gösteriliyor.