235 syf.
7/10 puan verdi
BENZEŞEN İKİLİ: MEKSİKALI ve TÜRK
Önsözde; çevirmenin bir toplantıda duyduğu, Türkler ile Meksikalıların benzerliği varsayımına bu eserin delil gösterilmesine hakkını teslim ediyorsunuz, baştan söyleyim. Aslında; bin yıldan uzun süredir var olan tarihimizin beş yüz yıllık geçmişi bilinebilen, Aztek ile İspanyol karışımı melez, sömürge toplumu ile karşılaştırma yapmak mantıksız
Yalnızlık Dolambacı
Yalnızlık DolambacıOctavio Paz · Sabah Gazetesi Yayınları · 1997204 okunma
Soluk soluğa kaldı çocukluğumuz Ensesinden yağ damlıyor anıların Erik tadında şimdi Bahçe tellerindeki saçlarınızın esmerliği Akıma karışmış mahrem sancılarla hayatın İpiri gözlerden kekeme kelimeler boşaldı Yitik yaz akşamlarında saklambaç ıslıkları Ve yele kapılı brandanın sesi var kocaman Bir de günahsız kadınların ekmeğinin kokusu Belleğimizin sarmaşığında Karışıp duruyor sokaklar kadar ıssız Şehirler kadar gürültülü Yokluk gibi kupkuru sonraya Naftalin kokan toprak dükkanlardan Kar küreyen adamlar geçti Kar tünellerinin ağzında Çocukluğumun kapısı Kulağımda saklambaç ıslıkları Ellerimde çalınmış birkaç eriğin Günahkar kokusu Gözlerimde kır saçlı adamların uykusu Karanlık, dingin, soluk soluğa...
Reklam
3264 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 333 days
1.KİTAP Merhaba sevgili okur, Elf Leyle ve Leyle (Binbir Gece Masalları) 2021’de Aylak okurlar gurubu ile başladığım 16 kitaptan oluşan Binbir gece masalları’nın 1. kitabını sonunda bitirdim efenim. Tek seferde okumak sıkıcı olduğu için azar azar okuyorum efenim. Kitap Orhan Pamuk önsözüyle başlıyor. Çerçeve öykü tekniğiyle yazılmış. Ayrıca ben
Binbir Gece Masalları (2 Cilt Takım)
Binbir Gece Masalları (2 Cilt Takım)Anonim · Yapı Kredi Yayınları · 20203,328 okunma
Kendi içinin dili
Şimdi benim dinlendiğim bu yerlerde, kim bilir nice binlerce yıllar önce de, ya bir yaban avcısı, ya bir cengaver , ya da şimdi ayağımın altında uyanan kutsal tapınağın din adamları, bu ufuklara, her biri kendi içinin diliyle konuşarak kim bilir nasıl bakmışlar.
Sayfa 219Kitabı okudu
Bakteriler aynı zamanda dayanıklı yaratıklardır. Bazı toprak bakterileri, beslenmek için bir araya geldiklerinde, "üretken bir gövde" oluştururlar. En üstte, yüzlerce yıl yaşamını sürdürebilen sporlar yer alır. Bilim adamları bir süre önce, kehribar içinde hapsolmuş bir arının bağırsaklarında bulunan 25 milyon yıllık bir sporu uyandırdılar.
Tarım Devrimi'ni takiben çoğalan malvarlığıyla beraber eşitsizlik de artti. Insanlar toprak, hayvan, bitki ve aletlerin mülkiyetini edinince servet ve iktidarın büyük kısmının seçkin azınlıklar tarafından nesilden nesle daha çok tekelleşen hiyerarşik toplumlar oluştu. İnsanlar bu düzeni doğal ve hatta tanrı buyruğu addetmeye başladı. Hiyerarşi sadece bir norm değil, ideal olandı. Aristokratlarla halk arasında, erkekle kadın arasında, ebeveynlerle çocuklar arasında belirgin bir hiyerarşi olmadan nasıl düzen sağlanabilir? Dünyanın dört bir yanındaki din adamları, filozoflar ve şairler sabırla şunu açıklıyordu: Nasıl ki insan vücudunun tüm parçaları eşit değildir ve ayaklar beyne itaat etmek zorundadır, toplumsal eşitlik de kargaşadan başka bir şeye yol açmaz. Ancak modern çağın sonlarında eşitlik neredeyse tüm insan toplumları için ideal bir olgu haline geldi. Bunun sebebi kısmen komünizm ve liberallizm gibi yeni ideolojilerin doğuşuydu. Ama bir diğer sebep de kitleleri her zamankinden daha önemli kılan Sanayi Devrimi. Sanayileşmiş ekonomiler işçilerden oluşan halk kitlelerine gereksinim duyarken sanayileşmiş ordular da askerlerden oluşan kitlelere ihtiyaç duyuyordu. Hem demokrasiler hem de diktatörlükler kitlelerin sağlığı, eğitimi ve refahına büyük yatırımlar yaptı çünkü seri imalat bantlarında çalışacak milyonlarca sağlıklı işçi ve cephede savaşacak milyonlarca sadık asker gerekiyordu.
Reklam
947 öğeden 591 ile 600 arasındakiler gösteriliyor.