en dünyaya doğru yürümekle meşhurum kökten dallara yürüyen sular gibi yürürüm kömür ocaklarına, çapalanan tütüne yürürüm hüzün ve ağrılar çarelenir dağların esmer ve yaban telâşından kurtula diye torna tezgâhlarında demir. Yürürüm çünkü ölümdür yürünülmeyen yürürüm yürüyüşümdür yeryüzünün halleri
Sayfa 54
• Amerika'da, Japon fabrikalarının büyük çoğunluğunda olduğu gibi, her çalışma alanına yalnızca tek bir görev düşüyordu: örneğin bir tornacı, yalnızca tornada çalışıyordu. Bu durumun atölyelerin "coğrafyalarına" ilişkin sonuçları da oluyordu, örneğin tesislerin yerleşiminde 1oo torna aynı alana kuru ¬luyordu. Torna işlemleri bittiğinde, parçalar toplanıp bir sonra¬ ki işlemin yapılacağı makinaya, örneğin matkaba götürülüyor¬du . Bu aşama da sona erdiğinde , bir sonraki işlemi gerçekleştirmek için, çalışılan parçalar toparlanıp freze alanına taşınıyordu.
Reklam
TORNA i. (ital tornare’den) Dişilik organı, vagina. • Anus, makat.
1971'de gittik Almanya'ya. Düsseldorf'ta bir torna-freze fabrikasında çalışmaya başladım. İlk yıllar bize karşı davranışlarında anormallik yoktu. Sonra yavaş yavaş bir yabancılaşma başladı Türkler Almanlar arasında. Ülkelerindeki işsizlik arttıkça, işsizliğe bizim sepeb olduğumuzu düşünmeye başladılar. İş bulamama, kötü muamele canımıza tak dedi. Dönmekten başka bir çözüm yolu göremedim,dönüyorum. -Nazım Kurt
Orduya katılmak istemiyorum doğrusu, ne de hassas parça fabrikalarında torna başında olmak, hem miyobum hem de hafiften kontak. Amerika al ya ibne omzumu veriyorum çarka.
Sayfa 46 - AmerikaKitabı okudu
Reklam
Geri116
170 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.