352 syf.
10/10 puan verdi
1984, George Orwell tarafından kaleme alınan ve günümüzde hala büyük ilgi gören bir distopya romanıdır. Kitap, insanların düşüncelerinin, duygularının ve davranışlarının tamamen kontrol altına alındığı totaliter bir toplumu anlatır. Bu toplumda, kişisel özgürlükler yok edilmiş, insanlar korku ve manipülasyonla yönetilmiştir. Roman, ana karakter
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019164,8bin okunma
Halkın kendi arzusu olarak algılandığı için Lider'in sözü buyruk sayıldığında, bu pratik ve düşünsel çerçevede yapılan dönüşleri değişiklikler ya da koşulların değişmiş olması ideolojik mantıkta bir tutarsızlık kaygısı yaratmaz çünkü zaten olgusal deneyimin, bireysel muhakemenin ve vicdanın bu çerçevede yeri yoktur. Dolayısıyla totaliter lider, kolaylıkla, dün karşı çıktığı şeyi bugün kabul edebilir ya da tersini yapabilir. Nasılsa her şey doğa ve tarih yasalarına uygun olarak işlemektedir ve o yasaların içeriğini en iyi, hatta yegane bilen de Lider'in kendisinden başkası değildir!
Dünyayı Bugünde Sevmek
Dünyayı Bugünde Sevmek
Reklam
Totaliter bakış açısına göre; tarih öğrenilmez, yazılır. Totaliter devlet aslında bir teokrasidir ve yönetici sınıfın pozisyonunu koruyabilmesi için hatasız olduğunun düşünülmesi gerekir. (...) Yani totalitarizm, geçmişin sürekli değiştirilmesine muhtaçtır, hatta uzun vadede nesnel bir hakikatin varlığına olan inancın yitirilmesine de ihtiyaç duyar.
Sayfa 30 - KapraKitabı okudu
"Hitler, Stalin, Mao ya da Kaddafi'nin kitapları üslup ve ideoloji bakımından birbirinden çok farklı olsa da söz konusu rejimlerin kurulmasında kitabın oynadığı merkezi rol bakımından ortaktırlar. İdeal-tipleştirici bir basitleştirmeyle, kitap için, totaliter rejimlerin sembolik merkezidir diyebiliriz."
İdeolojilerimizi, çocuk yetiştirme yöntemlerimizi, moral değerlerimizi, zevklerimizi, alışkanlıklarımızı, örgütlerimizi, hayat tarzlarımızı, kurumlarımızı, sınırlarımızı, eşlerimizi, sevdiklerimizi, en sevdiğimiz şarkıları ve yemekleri ha-bire değiştiriyoruz. Toplu olarak hareket ettiğimiz için de hep haklı tarafta oluyoruz. Saldırı hedefimiz,
Tüm seçimler zorunlu olarak bir totaliter yapıyı mı empoze eder? Yapmamız gereken etik, ahlâki seçimler yok mudur? Temel özgürlüklerle ilkeleri ihlal edenlere, yalanlarıyla gerçekleri çarpıtanlara karşı cephe almamız gerekmez mi? Seçme eylemi, genellikle toplumda kutuplaşmaya yol açar. An- laşmayı ya da uyumu kolaylaştırmaz, tersine, insanları
Reklam
MS 1. yüzyıldan itibaren imparatorluk sürekli mali krizlerle boğuştu ve bu krizler, özellikle 2. yüzyılın sonlarından itibaren giderek ağırlaştı. Bu krizlere yanıt olarak siyasi-askerî altyapıyı muhafaza etmek üzere tarımsal artığın daha fazlasının çekilip alınması, geriye döndürülemez bir iktisadi gerileme sarmalına yol açtı… Giderek askerî ve totaliter bir niteliğe bürünen Geç dönem Roma emperyal devleti, temel giderlerini karşılama çabasıyla kendi toplumsal- iktisadi tabanını aşındırdı. Askerî yırtıcı hayvan sonunda bir yamyama dönüştü.
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
1984
George Orwell'ın "1984" adlı eseri, edebi dünyanın en etkileyici ve unutulmaz eserlerinden biri olarak kabul edilir. Yazarın 1949'da kaleme aldığı bu roman, totaliter bir rejimin baskıcı doğasını, bireyin özgürlüğüne yönelik tehditleri ve manipülasyonun gücünü vurgulayan güçlü bir distopya örneğidir. "1984", sadece
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019164,8bin okunma
Yirminci yüzyılın sözde enformasyon toplumu, belki de önceki yüzyılların tüm toplumlarından daha zayıf bir belleğe ve tarih bilgisine sahip. Sansür ya da bilgi manipülasyonu yüzünden değil, işittiklerimizi, gördüklerimizi Ve okuduklarımızı seçmemize izin vermeyen bir haber bombardımanıyla karşı karşıya bırakıldığımız için. O kadar çok haber var ki günlük yaşamımızda, adeta arka planda bir gürültü halini alıyor haberler. Tıpkı hızlı besin, hızlı seks, hızlı kültür gibi, hızlı haber de totaliter nitelikte. Çünkü insanları artık ayrım yapamayan duyarsız bir toplum olmaya yöneltiyor.
352 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Büyük Birader seni izliyor
l Eserin ilk sayfasından itibaren Winstonla tanışıyorsunuz, 3. Dünya savaşı sonrası, dünya Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya olmak üzere üç devlete bölünüyor. Winston, Okyanusya'da yaşamakta olan bir dış parti üyesi. Okyanusyanın savaş sonrası hakimiyetini eline alan, gerçekte var olduğu bile ispatlanamayan sözde Büyük Birader'in Gerçek
1984
1984George Orwell · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021164,8bin okunma
Reklam
+18
Bir yazar olsaydım, “1985” adından bir kurgu romanı yazardım. George Orwell’ın 1984 romanının devamı niteliğinde olacak roman, özetle: Büyük Birader’in bir anıt mezarı bile olmayacaktı, o artık sadece bir ölüdür… Baskılara rağmen yüksek bilincini gizlemeyi başarmış vatanseverlerden oluşan “Dip Dalga Konseyi”, Büyük Birader’in ölümüyle çöken
352 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
1984 Felsefesi
Kitap,
George Orwell
George Orwell
tarafından yazılan ve totaliter rejimlerin insan özgürlüklerini nasıl bastırdığını anlatan güçlü bir eleştiri sunar. Hikaye, insanların düşünce ve davranışlarını kontrol altına alan bir devletin hüküm sürdüğü *distopik* bir gelecekte geçer. Bu devlet, propaganda, dil manipülasyonu ve tarih yeniden yazımı gibi araçlarla toplumu etkisi altına alır Hükümet, insanların özgür düşünce ve ifade özgürlüğünü bastırmak için korku ve sindirme kullanır. Bireylerin kendilerini ifade etmelerini engeller ve onları toplumun normlarına uymaya zorlar. Winston, düşünce suçu işleyen biri olarak suçlanır ve devletin katı kontrolü altında sorgulanır. Hükümet, Winston'un düşüncelerini ve inançlarını değiştirmeye çalışırken, ona fiziksel ve psikolojik işkence uygular. Kitap bize totaliter rejimlerin insan haklarını ve özgürlüklerini nasıl ihlal ettiğini ve insanların düşünce özgürlüğünün ne kadar kırılgan olduğunu ve insanların direniş ruhunu ve özgürlük arzusunu kaybetmemesi gerektiğini, totaliter rejimlere karşı mücadelenin önemini anlatır
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019164,8bin okunma
İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin nakarat şeklinde tekrarladığı "hürriyet", Şerif Mardin'e göre, yalnız soyut bir kavram olarak kalmış, somutlaştırılamamıştı. Programını halka benimsetmeyi ele almayınca, halka rağmen onu idare etmeyi düşünen totaliter bir elit grup hareketi olmak zorunda kalmıştı. Birlik, milli kültür ve milli burjuva yaratma, İttihat ve Terakki'nin en önemli istemleriydi. Böyle olunca, istedikleri halde, Osmanlıcılığı sürdüremiyorlardı. Nitekim, giderek Türkçü-Turancı oldular
Devletçilik, politik iktidarın ekonomiye doğrudan doğruya müdahale ederek üretim, dağıtım, paylaşım ve tüketimi düzenlemesi idi. Gerekçelerini ve hedeflerini başka doktrinlerden alan devletçiliğin bilimsel ve teorik sınırları seçik değildi. Devlet müdahalesinin hangi noktaya götürüleceği kestirilemezdi. O tarihlerde, devletçiliğin totaliter ve kollektivist sistemlere bir kamuflaj terim olarak kullanıldığına da rastlanıyordu. Liberalizm'den memlekete hayır gelmemişti. Gazi ve çevresindekiler, haftalarca geçmiş yılların iktisat politikasına bir alternatif olarak devletçilik üzerinde durdular. 1930 sonbaharında, "ılımlı devletçilik' terimini tercih ettiler. 1931'de basılan okul kitaplarında ise, "ılımlı" sözcüğünün kaldırıldığı göze çarptı. Devletçilik kavramı, öğrencilere şöyle anlatıldı: " Bizim devletçiliğimiz bireysel emek ve faaliyeti esas tutmakla beraber, mümkün olduğu kadar kısa zamanda milleti refaha ve memleketi mamurluğa eriştirmek için milletin genel ve yüksek çıkarlarının gerektirdiği işlere ve özellikle iktisadi alanlara devletin ilgisini" yöneltmektir. "Milletin genel ve yüksek çıkarlarının gerektirdiği" durumlarda devletin müdahale edeceğini belirten bu tanım, esnek bir anlam taşıyordu. Gazi, özel konuşmalarında "devletin sanayi tesisleri kurmasından", "hammaddenin kamu iktisadi kurumlarınca işletilmesinden" ve "icraatın hazırlanacak bir plan dairesinde yürütülmesinden" söz ediyordu. Özel sektör sanayi alanında varlık gösteremediğinden, fiiliyatta her şeyin devlete kaldığını düşünenlere rastlanıyordu.
Sayfa 15 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Büyük Buhran ve Depresyon, bütün dünyada devletin ekonomiye müdahalesini genişletmesine yol açtı. Güdümlü ve planlı ekonomi akımları güç kazandı. Dirijizm ve plancılık eğilimlerinin Avrupa basınında ve iktisat literatüründe destek görmesi, Türkiye'de de yankılar uyandırdı. Aydınlar arasında çeşitli müdahaleci ve hatta totaliter ve kollektivist sistemler yanlısı olanlar vardı. Başbakan İsmet İnönü, koyu devletçi idi. Fethi Okyar'ın 9 Ağustos 1930'da kurduğu Serbest Cumhuriyet Partisinin programı ise liberaldi. Serbest Parti'nin liberal bir programla ortaya çıkması, Halk Partilileri devletçiliğe daha da yaklaştırdı.
Sayfa 15 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
601 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.