Kimse kendisine en ufak bir toz kondurmuyor, kimse herhangi bir şekilde suçlu değil, dünyada her şey güllük gülistanlık, yalnızca birkaç milyon insan toprak altında yatıyor, o kadar. (!)
Her yer bana boş ve hüzünlü geliyor. Yeryüzü bana eskimiş görünüyor, her yeri toz kaplamış. Sevmek, sevilmek de boş! İnsan korkunç bir yalnızlık içindedir. Kimsenin ne düşündüğünü bilemezsiniz!
Sayfa 176 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Ölüme Saygı
Ölüm geliyorum demedi Hepimiz gafil avlandık Üstümüz başımız toz toprak içinde Öldük; sefil, perişan Ne vardı böyle ansızın gelecek Ettiğini beğendin mi ölüm Yıkanırdık Traş olurduk En yeni elbiselerimizi giyerdik Haber verseydin
Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin... Fedakârlığımı anlıyorsun : vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum.... Nazım Hikmet Ran
Geliyorlar, bu evde doğan yeni bir ölümü görmeye; koşarak, düşe kalka yuvarlanarak, sürünerek... Nasıl olursa olsun; görmek için bu eski dostların yeni cesetlerini ve göstermek için kendi dirimlerinin kıvılcımlarını geliyorlar! Uyuyan arzunun düşün imgelemenin anlağın belleğin leş kokularını duymaya geliyorlar. Ölüm sessizliği, toz ve küf kokan evden ayrıldıklarında seviniyorlar canlıyız diye.
Bir akşam Marilla ile birlikte ön kapıdaki merdivende oturmuş kurbağa korosunun tatlı seslerini dinlerken, "Şükran Günü baharda kutlanmalıydı," dedi Anne. ... “Acayip güzel kokulu bir akşam değil mi?” diye sordu Davy, kirli ellerinde tuttuğu çapayı zevkle koklayarak. Kendi bahçesinde çalışıyordu. Bu bahar Marilla, Davy'nin toz toprakla oynama tutkusunu faydalı bir şeye yönlendirmiş, ona ve Dora'ya bahçede küçük birer bölüm ayırmıştı. İkisi de son derece hevesle işe koyulmuştu.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.