Şah Kulu'nun ve benzeri Şiilerin faaliyetleri ile Anadolu birliği dağılma tehlikesi ile karşı karşıya gelmiş olup Şii mezhebi ise devamlı güç kazanmakta idi. Sultan Selim, henüz Trabzon Sancağı'nda bulunurken bile bunun büyük bir tehlike olduğunu kabul etmiş ve İranlılarla çeşitli muharebeler yapmıştı.
Günlerden #bidünyakitapgrubu RİZE buluşması...
Rize ve Trabzon üyelerimizin katılımı ile Karadeniz ekibi olarak Rize'de 1984 Kitap Cafe'de buluşmamızı gerçekleştirmiş bulunuyoruz. 23 Nisan 2024 Salı günü
Ercan Kesal
Ercan Kesal
ile başlayacak olan yazar söyleşilerimize başlamadan önce buluşma gerçekleştirdiğimiz için ayrıca mutluyuz 🥳🥳 Buluşmamızda günlük hayattan, mesleklerimizden, yeni ve eski yazarlarımızdan, grup kitaplarından, bu hafta okuma programımızda olan
Peri Gazozu
Peri Gazozu
'ndan ve grup yazarımız
Bahtiyar Gül
Bahtiyar Gül
'ün öykü kitabı
Fötr Şapkalı Mezar
Fötr Şapkalı Mezar
kitabından bahsederek edebiyat dünyasında yazarların vefatlarından sonra kıymetlenmesine sitem ettikten sonra tatlı yiyip tatlı konuştuğumuz, muhabbetimizi çayla taçlandırdığımız keyifli bir buluşma yaptık ve Karadeniz ekibini genişletme yönünde çalışmalarda bulunacağımız kararını da aldık :) Bizler güzel ülkemizin güzel şehirlerinde daha nice etkinliklerde buluşmaya devam edeceğiz. Bize katılmak isterseniz mesaj göndermeyi unutmayın... ✨
Reklam
14 Haziran 1926 İzmir Suikasti komplosu sonrası Devrim Hükümetinde yoğun bir biçimde karşı devrimcileri yoketmek ve susturmak adına hareket başladı. Bunun için önceden kabul edilen Takrir-i Sükûn Kanunu (4 Mart 1925) çok ağır bir biçimde devreye sokularak karşı devrimci olarak kabul edilen İstanbul basını tümden susturuldu. Ardından İstanbul başta olmak üzere İzmir'den Trabzon'a dek olan hatta ki tüm esnafın kontrolünü elinde tutan Kara Kemal'in (v. 27 Temmuz 1926) peşine düşüldü. Ardından İtibar-ı Millî Bankası'nın kurucusu ve bu banka yoluyla krediler vererek karşı devrimci zengin sınıfını finanse eden eski maliye bakanı Cavid Bey (v. 26 Ağustos 1926) tutuklandı. Böylece Devrim hükümeti Karşı devrimci basından sonra karşı devrimci sermaye sınıfını ele geçirmiş oldu. Bu komployla büyük bir sermaye transferi yapıldı. Lakin karşı devrimciler raison d'etat (devlet çıkarı) olgusuyla 1931'den itibaren tekrar bürokrasiye ve meclise yerleştirildi. Sağcı tayfa Türkiye'nin, Osmanlı'nın devamıdır diyorlar... Peki o zaman devrim yasaları nedir? Bir devletin devamıysanız ıslahat ya da reform yaparsınız; devrim, eski sistemi yani devleti yıkıp yerine yeni bir sistemi ve devleti ikâme etmek demektir. Sağcı tayfa, halüsinatif travmaları sebebiyle hala Türkiye'yi Osmanlı'nın devamı olarak görmeye devam edip, karşı devrimcilik yapmaya devam ediyorlar.
"Türk komünistlerinin öldürülmesini, çoğu Enver Paşa'nın Teşkilat-1 Mahsusa'sında çalışmış olan sağ kanat İttihatçılar gerçekleştirmişti. Daha sonra Mustafa Kemal, Enver'in tekrar Trabzon yoluyla Türkiye'ye dönme isteğini reddetti ve bu adamlar da ortadan silindi..."* *(Andrew Mango, “Atatürk", yazı dizisi, Yeni Binyl gazetesi, 14 Mart 2000 [Sabah Kitapları])
Sayfa 111
Mustafa Suphi'nin eşi* Trabzon'da alıkonulduğuna göre 14 kişi Kâhya tarafından denizde imha edildi. 24.10.1967 Eski Trabzon ve Yalova Noteri Salih Çağatay (Mahmut Goloğlu, Cumhuriyete Doğru, 1921-1922, Ankara, 1971, Başnur Matbaası, s. 396)
Sayfa 108 - *Maria Suphi
Reklam
"Ey dünya, ey dünyanın banisi olan işçiler, ey İslam âleminin, çağlardan beri ezilmiş esir halkları, ey Mısır'da, İran'da, Hindistan, Türkistan'da ecnebi boyunduruğunda mahkûm olan mazlum kardeşler, ruhunuzu satın almakta olan o zulümkâr karanlıklardan kurtulun; evrensel kardeşlik ve birlik yoluna katılın; ey bütün dün yanın Müslüman igçileri, yabancı yumruklar altında ezilen Müslüman yoldaşlar! ÎNSANLIĞI MUHTAÇLARA SADAKA VERMEKTEN İBARET BİLENLER'e karşı birleşin...* O Ahmet Cevat ki gene, ilk Türk komünist kurbanları olan, Mustafa Suphi, Hilmi oğlu Hakkı, Ethem Nejat, Kâzım Ali, Şefik, Topçu Hakkı, Ahmet, Yakup, Çitoğlu Nazmi, Sürmeneli, Kınalıoğlu, Tayyareci Hilmi, Çerkez Ismail, Arap Ismail, Suphi'nin karısı ve arkadaşlarının vahşiyane itlaf edildikleri 28-29 Kânunusani'yi matem günü olarak kabul eden arkadaşlara müteşekkir olarak, "Trabzon önünde birabmane süngülenerek denize atılan 15 komünist faciası Türkiye burjuva ve bürokratlarının sınıfı vahşetine en açık bir örnektir" demekte..
Sayfa 100
İnsan neye ihtiyacı olduğunu anlamak için dünyayı dolaşır ve bulmak için eve döner. Merhaba Trabzon.
İstanbul’da, bütün memleketten gelen sâiklerle bir hayli cemiyet kurulmuştu. Başlangıçta bunlar, ihtilâlci değildiler. Doğudaki cemiyetler arasında Karadeniz ve Erzurum en canlı görünüyordu. Çünkü, limanı Trabzon olmak şartıyla o bölgede bir Ermenistan kurulması düşünülüyordu. Çünkü, limanı Trabzon olmak şartıyla o bölgede bir Ermenistan kurulması düşünülüyordu. Yakın olan Barış Konferansı’nda bu mesele görüşülecekti. Yalnız şu var ki, bu Karadeniz bölgesi coğrafya bakımından ve aynı zamanda halkının ihtilâlci ruhundan dolayı, orada bir Ermenistan kurulması için, yeni bir işgal ordusunun gelmesi gerekti. Kilikya, Fransızlar tarafından işgal edilmiş ve Fransızların Ermenilerden bir asker kuvveti toplamaları büyük bir kızgınlık yaratmış ve aynı zamanda kanlı olaylara yol açmıştı. Antalya’yı, İtalyanlar işgal etmişlerdi. Yabancı bir işgal kuvveti olmalarından dolayı hoş görünmemekle beraber, İtalyanların halkımıza karşı davranışları en medenîsiydi. Trakya ve Mezopotamya’da da Türkler bazı cemiyetler kurmuşlardı. Evvelâ, İzmir’de Nureddin Paşa, şayet orası işgal edilirse, mukavemet etmeye karar vermişti. Nureddin Paşa’nın oradan alınması büyük bir endişe uyandırdı. 1920 yılı olayları için hazırlanan bir hayli siyasî birlikler kuruldu.
Gökyüzü, üç beş bulut, akşam garipliği Başka nemiz kaldı ki şu yalan dünyada! oktay rifat [10 Haziran 1914, Trabzon — 18 Nisan 1988, İstanbul]
Oktay Rifat
Oktay Rifat
Reklam
344 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
171 günde okudu
Nurullah Hocamızın Hikayesi
Uzun süre oldu. Trabzon'da Ortahisar Kitap fuarında eşim ve kendim adına imzalatmıştım. Baş ucu kitabım oldu. Ne zaman canım sıkılsa, içim daralsa bir kaç sayfa okudum. Nedendir bilmem ilaç gibi geldi. Kah güldüm kah hüzünlendim... İyi ki varsınız Nurullah Hocam... "Geceyi kavrayan parmaklarımla Bu hasret, bu hicran zelzelesinden Beni kurtarmaya gücünüz yetmez Çünkü mutsuzluğun mekteplerinde Istırap dersleri alıyorum ben"
Omuzlarımda Dünya
Omuzlarımda DünyaNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20211,225 okunma
Fatih Sultan Mehmed Han
Trabzon Rum İmparatorluğu üzerine sefere çıkmıştı. Şehre arka dan ulaşmak için dağlık ve ormanlık bir araziden geçiliyordu. Bazen baltacılar, önden yol açıyorlardı. Yolun müsait olmadığı bir yerde Fâtih'in atı kaydı. Fâtih, bir kayaya tutunmak için uğraşırken elleri kanadı. Bu hali müşahede eden beraberindeki Uzun Hasan'ın anası Sārā Hatun, tam fırsatı olduğunu düşünerek "-Oğul! Han oğlu hansın! Bir yüce hükümdarsın! Trabzon gibi küçük bir kale için bunca meşakkate katlanman revâ mıdır?" dedi. Çünkü Uzun Hasan, Trabzon Rum İmparatorluğu ile akrabalık tesis etmiş ve bu yüzden anasını, bu seferden vazgeçmesi için Fâtih'e ricacı göndermişti. Fâtih, ellerı sıyrıklarla dolu olduğu halde doğruldu ve şöyle dedi: "-Ey ihtiyar ana! Bilmez misin ki, elimizde tuttuğumuz din-i İslam'ın kılıcıdır. Sen zanneyleme ki, çektiğimiz bunca zahmetler, kuru bir toprak parçası içindir. Bilesin ki, bütun gayretlerimiz Allah'ın dinine hizmettir. İnsanları hidâyete kavuşturmaktır. Yarın Allah'ın huzūruna vardıkda, yüzümüz kara olmasın diyedir. Eli mizde İslam'ı tebliğ ve ta'zîz imkânları varken, birtakım zahmetlere katlanmayıp ten rahatlığını tercih edersek, bize gâzı denilmesi revâ olur mu? Ehl-i kufre İslâm'ı götürmezsek, onların azgınlıklarına mânî olmazsak, huzûr-i ilâhîye hangi yüzle çıkarız?!" Subhânallah
Sayfa 121 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
6 Şubat’ta, Osmanlı’nın eski Stockholm Büyükelçisi ve Osmanlı bürokrasisinin yıldız isimlerinden, âyan üyesi Kürt Şerif Paşa, birdenbire sahneye Kürt heyeti başkanı olarak çıkıp İngilizlerin telkiniyle Diyarbakır, Harput(Elazığ), Bitlis vilayetleri ile Musul ve Urfa’yı kapsayan bir Kürt devleti istedi….. ……26 Şubat’ta Ermeniler “Büyük Ermenistan” istedi. Bu devlet; Adana, İskenderun, Maraş, Kozan, Osmaniye, Erzurum, Bitlis, Van, Diyarbakır, Harput, Sivas, Trabzon ve Rusya Ermenistanı’nı kapsıyordu. Aharonyan’ın heyeti, “Erivan Ermeni Cumhuriyeti”ni, Bogos Nubar’ın heyeti bütün Ermenileri temsil ediyordu. İngilizler, Kürt ve Ermeni haritalarının çakışmasından doğacak anlaşmazlıkların kendi planlarını aksatmasını önlemek için Kürt Paşa ile Bogos Nubar arasında bir antlaşma yapılmasını sağlayacak, böylece ortaya Artvin'in Kürdistan sınırları içinde yer aldığı ilginç bir harita çıkacaktır.
Kazım Karabekir
Bir liderlik mücadelesine girmiş olsaydı, tamamen kendi kontrolündeki Erzurum'da yapılan kongrede Trabzon delegelerinin itirazına rağmen Mustafa Kemal'in başkan seçilmesine önayak olmazdı. ilerleyen zamanlarda da, açık ve sistemli bir muhalefete girişmemiştir. Örneğin, mebusu olduğu Meclis'e 1922 Eylülü'ne kadar gelmemiş, onun
Resim