Modernist Batı estetiğinde var olan trajik değerinden bah- setmek gerekirse Batı anlayışına göre insan doğuştan suçludur ve dünyaya gelmek bir suçtur. Yine Batı anlayışına göre doğruluk ve iyilik timsali bir kahraman hayatında öyle bir girdabın içine girer ki bu girift meseleyi çözmek mümkün değildir. Bunu ancak kendi varlığını feda ederek, yani hayatını bedel olarak ödeyerek telafi edebilir. İslâm medeniyet tasavvurunda ise her insan doğuştan masumdur. Dünyaya gelmek bir suç değil, bir ilâhî takdirdir. Doğruluk timsali bir adam kaderin bir cilvesi sonucunda çözülmez, girift bir meseleyle, yani zorlu bir problemle karşılaşabilir. Burada bir yanda hakikat ve doğruluk, diğer yanda onun karşıtı olan suç yahut girift mesele söz konusudur. Bu ikilem, İslâm medeniyetine mensup bir insan için de büyük bir sorun ve rûhî bir açmazdır. Ancak bu insan bu meseleyi, ölümüyle kendini feda etmek yerine tevekkül,teslimiyet, sabır, iltica ve gayret ile çözmeye çalışır. Hakk'ın tecellisi gelmedikçe ölümün var olmayacağını bilir. Bu açmaz onun için bir çile ve bir imtihandır; belki sonunda bir mânevî mertebeyle taltif edilecektir. Çünkü yine bilir ki hayatta çözümsüz problem yoktur, problemin ya da açmazın Allah'tan geldiğini ve çözümün yine Allah'ta olduğunu bilmiş, buna iman etmiştir o insan. Rabbi kendisini bir imtihan sorusuyla sınamaktadır. Böyle bir imtihanla karşı karşıya kalan beşer, çözümün Allah'ta olduğunu bildiği için yine O'na müracaat eder ve yaklaşır.
Sayfa 262 - 263Kitabı okudu
Her sanat eseri bizde varlığın sahip olduğu en canlı, en sorgulayıcı, en özgür şeyi uyandırır. Acılarımız şiddetlenir. Hayatımızın senaryosunu yeniden yazmak isteriz. Varoluşta bizi yarın ölecekmiş gibi yaşatacak saçma bir dram eksikmiş gibi görünüyor. Yarın ölmüş olacağız. Kimse bunun farkında değil. Sinema bunun farkındalığını ortaya koyuyor. Kahraman olacak vaktimiz hâlâ olmadı. Hoşnut edecek çok insan var etrafımızda. Ama bir an gelir kendimizi bile tatmin edemez oluruz ve işte o zaman ölüm trajik bir hal alır.
Sayfa 64 - Sel Yayıncılık, 4. Baskı: Temmuz 2019
Reklam
Farklı bakış açıları olayları farklı görmemize yol açabilir. Ancak bu dünyada sadece tek bir barış vardır ve Benjamin Franklin'in de dediği gibi, "Hiçbir zaman iyi bir savaş veya kötü bir barış yoktur."
Yaşamı boyunca "gaddar ya da ruhsuz" olarak nitelendirilen Alfred Nobel, ölümünden sonra tüm servetini ödüllere bıraktığı için "deli" yakıştırmasına belki de bu olayların sonucunda maruz kaldı.
1940, 1941 ve 1942 yıllarında İkinci Dünya Savaşı nedeniyle hiçbir dalda, aday olmadığı gerekçesiyle ödül verilemedi.
Nobel Ödüllerinin bu denli önemli olmasında, ödülün uluslararası bir statüde olması; din, dil, ırk ve yaş farkı gözetmeksizin hayatta olan herkese verilebilmesi gösteriliyor.
Reklam
233 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.