Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kendimde başkasını kapsarım, o da benim bir parçamdır. Bu anlamda, gerçek bireyler değiliz, ruhsal varlığımızın en derin düzeyinde her zaman bir insan topluluğunun parçasıyız. Benim kavrayışıma göre, ilişkisel-ruh, birbirinden türeyen insanların karşılıklı bağlantılılığında köklerini bulur. İlişkisel-ruh aynı zamanda, akrabalığın ötesine geçer ve ortak duygu, düşünce ve eylemleri paylaşan insanları birbirine bağlar.
Sayfa 48
Hitler'i bir insan olarak gözlemlemek, onun şişirilmiş güç ideolojisinin sıradanlığını ortaya koymakta: Annesiyle olan bağından devraldığı travma hisleriyle baş edemeyen ve baba desteğinden yoksun bir kişi olarak kurtuluşunu kendisinde panik ve korkuya yol açan bu duyguların inkâr edilmesinde arayan bir insan. İnsanları hor gören, soyut fikir ve ilkelere sığınır. Kendi kendini şişirerek büyük ve güçlü hale getirir, çünkü içten içe kendini küçük ve önemsiz görür.
Sayfa 193
Reklam
İlişkisel ruhsal düzeyde, insanlar çok-nesilli varlıklardır. Ruhsal ya da duygusal hastalık, kural olarak, birden fazla nesil bağlamında ortaya çıkar. Travmatik yaralanmalar ana babaların ilişki kurmayı başaramaması üzerinden gelişir ve ebeveynle çocuk arasında bağlanma bozuklukları ile sonuçlanır. Bu bağlanma bozuklukları dengeli bir kişilik yapısının gelişimini önler ve dahası kişinin ilerde kendisinin travmatik yaralanmaları nedeniyle acı çekme riskini arttırır.
Sayfa 300
Bugün yaptıklarımız, yüz yıl sonra bile bir etkiye sahip olabilir. İyi şeyler kadar, kötü şeylerin sorumluluğunu da taşıyoruz. Bizler kadın ve erkek, fail ve kurban, güç ve acizlik arasındaki kutupluluğu hepberaber yeniden düzenlemeliyiz. Failleri anlamak, kurbana yardım eder. Çaresizliği kabul etmek, yardım kapısını açar. Hakikat, deliliği ortadan kaldırır. Sevgi, ilişkisel-ruhun yaralarını iyileştirir. İyileşme ancak ilişkisel-ruha gerçekten dokunulduğunda gerçekleşir.
Sayfa 326
347 syf.
7/10 puan verdi
Kitabın temeline baktığımızda her ne kadar günümüzde öyle olduğu kabul edilse de, pek çok psikolojik hastalığın esasen gen temelli olmadığı belgelenmeye çalışılıyor. Bu amaçla kitapta çeşitli vaka örneklerine yer verilmiş. Araştırmacı doktor tarafından sorunların açığa çıkarılıp kişinin şifalandırılması noktasında konstelasyon yöntemi kullanılmış. Bu yöntemde kişiyi ve kişinin ebeveynlerini (gerekli görülürse ailedeki farklı kişiler de buna dahil edilebiliyor) canlandıran temsilciler bulunuyor ve kişiler arası ilişkiler sahneleniyor diyebiliriz. Araştırmacı yazarın dayandığı çalışmalara ve izlenimlerine göre psikolojik rahatsızlıkların çoğunun temelinde ebeveynlerle -özellikle de anne ile- erken çocuklukta bağlanma sistemindeki bozukluk ve travmalar yer alıyor. Görünüşe göre şizofreni, obsesif kompulsif bozukluk, obezite, anoreksi, madde bağımlılığı ve hatta delilik bile bebeklik ve erken çocukluk döneminde yaşanan bağlanma travması ile ilişkili olabilir. Hatta ve hatta üç nesil öncesinde yaşanmış travmatik bir olay bile kişide anlamlandıramadığı hislere, bilinç bulanıklığına, kişilikte bölünmeye sebep olabilir. Kısacası insanlık nereye doğru gidiyor, bunca canice ve akıl almaz olay nasıl gerçekleşebiliyor, bazı insanlar küçücük bir çocuğa bile nasıl içimizin kaldıramayacağı kötülükleri yaşatabiliyor diye düşünüp zaman zaman beyninin sınırlarını zorlayanlar ve tabii ki psikolojiye ilgi duyanlar için merakla okunabilecek bir kitaptan bahsediyorum. Neden okumayasınız ki?
Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları
Travma, Bağlanma ve Aile KonstelasyonlarıFranz Ruppert · Kaknüs Yayınları · 201197 okunma
İnsanda ortaya çıkan bedensel ve zihinsel birçok hastalığın kökeninde yatan şey, duygu ile düşüncelerin birbiriyle uyumlu olmamasıdır.
Sayfa 17
Reklam
Travma yaşamış bir anne, kaçınılmaz olarak, travmatik yaşantısını herhangi bir biçimde çocuğuna aktaracaktır. Dolayısıyla, travmatik bir deneyim, daima birçok nesil üzerinde etkiye sahip olacaktır. Babalar ve onların taşıma ihtimalleri olan travmaları da nesiller-arası taşıma sürecine dahildir. Onlar da kendi travmalarını çocuklarına anneden biraz daha farklı bir biçimde aktarırlar.
Bugün yaptıklarımız, yüz yıl sonra bile bir etkiye sahip olabilir. İyi şeyler kadar, kötü şeylerin sorumluluğunu da taşıyoruz. Bizler kadın ve erkek, fail ve kurban, güç ve acizlik arasındaki kutupluluğu hep beraber yeniden düzenlemeliyiz. Failleri anlamak, kurbana yardım eder. Çaresizliği kabul etmek, yardım kapısını açar. Hakikat, deliliği ortadan kaldırır. Sevgi, ilişkisel-ruhun yaralarını iyileştirir. İyileşme ancak ilişkisel-ruha gerçekten dokunulduğunda gerçekleşir.
347 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Kitap, kalıtsal aile travmalarını ve kitabın yazarı da olan doktorun konstelasyon çalışmalarıyla çözüm sürecini anlatıyor bizlere. Aslında kişilik bozukluğu, psikoz, depresyon ya da anlamlandıramadığımız birçok hastalığın bize üç kuşak önceki atalarımızdan miras kalabileceği. İlla travmayı bizzat bizim yaşamamız gerekmiyor yani. Çocukla annenin bağı daha farklı şekilde geliştiğinden (hamilelik) annemizden ve onun annesinden bizim hayatımıza yerleşmesi daha muhtemel. Çünkü büyükannemiz annemize hamileyken bizde o anda annemizin yumurtalık rezervinde bulunuyoruz. Aslında bizde oradayız. 🤷‍️ Konstelasyon çalışmalarında yaşanan travmanın anlaşılabilmesi ve iyileştirilebilmesi İçin danışan ebeveynlerini -veya travmasının mirasçısı olduğu kişileri- temsil eden bireyler seçer ve danışanın anlattıklarıyla bu temsilcilerin tepkileri birleşerek travma sebebini gün yüzüne çıkarır. - Ben en basit böyle anlatabildim. - Eğer bu konular ilginizi çekmiyorsa kitap sizi çok sıkacaktır. Hele son bölümde durmadan konstelasyon kelimesini okumak daha da sıkacaktır.️
Travma, Bağlanma ve Aile Konstelasyonları
Travma, Bağlanma ve Aile KonstelasyonlarıFranz Ruppert · Kaknüs Yayınları · 201197 okunma
Reklam
Semptom, kişinin yeniden travmatize olmasını önlemek için duygularının felce uğratıldığı olgusunun bir ifadesi. Yani ancak gerçek neden anlaşıldığında ve terapötik olarak çalışıldığında semptom daha sağlıklı ruhsal bir yapıya dönüşebilir
Travma yaşamış bir anne, kaçınılmaz olarak, travmatik yaşantısını herhangi bir biçimde çocuğuna aktaracaktır. Travmatik deneyimler, diğer kuşağa duygusal bağlanma süreci ile geçer
Bir insanın fiziksel, duygusal yada ruhsal problemleri, sıklıkla üç yada dört nesil geriye çekilebilecek bağlanma ilişkilerindeki dolaşıklıkların sonucudur.
Üremenin ilk anından itibaren anne ve çocuk duygusal ve ruhsal olarak iç içe dokunmuş bir birimdir.
Eğer çocuk sürekli annesinin ölü veya boş bakışlı gözlerine bakarsa, bunaltı yaşar ve zamanla , umutsuzluk ve kedere karşı savunmasız hale gelir.
997 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.