Hep yanıldık mı, kimbilir Inanmak gelmiyor içimden O yanlış tren bindiğimiz midir Azala azala unutulduğumuz Hani Leipzig Garı'nda biten Yine yanlış mı yaşıyoruz? Karanlığımızı avuçlarımıza öksürerek…
Attila İlhan
Attila İlhan
Geldikleri gibi giderler! - 13.11.1918
Mustafa Kemal Paşa ve yaveri Cevat Abbas'ın 10 Kasım 1918'de Adana'dan bindikleri tren, 13 Kasım 1918 günü Haydarpaşa Garı'na varır. O saatlerde, işgalci donanmalar da İstanbul Boğazı'na yeni yeni giriş yapmaya başlamıştır. Ne ilginçtir ki şehrin işgalcisi ve kurtarıcısı aynı gün aynı saatlerde şehre giriş yapıyor. Düşman gemileri İstanbul'a yerleşirken Boğaz trafiğe kapatıldığı için birkaç saat beklemek zorunda kalırlar. Haydarpaşa'da bir çay ocağında oturup denizin trafiğe açılmasını beklerlerken Mustafa Kemal Paşa bir ara şöyle demiş: "Hata ettim! İstanbul’a gelmemeliydim. Bir an önce Anadolu’ya dönmenin çaresine bakmalı.” Trafik açılınca bir istimbota binip Boğaz'a demirlemiş düşman gemileri arasından karşıya geçerlerken, kendi aralarında aşağıdaki diyaloğa girmişler: Cevat Abbas gözleri yaşlı bir halde: — Geliyorlar! — Ağlama çocuk! Evet gelirler, gelirler ama, bir gün de geldikleri gibi giderler! — Size nasip olacak, siz bunları kovacaksınız Paşam! — Bakalım... Mustafa Kemal Paşa ile Cevat Abbas, altı ay sonra Bandırma Vapuru'nda yine beraber yol alacaklar. (Bir zamanlar ıssız bir koyda metruk, paslı, küflü ve yarı batmış bir halde bulunan Kartal İstimbotu'nun restorasyonuna öncülük eden, "Mavi Vatan" isminin babası Amiral Cem Gürdeniz'e saygılar.)
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Cevat Abbas Gürer
Cevat Abbas Gürer
Cem Gürdeniz
Cem Gürdeniz
Reklam
11.11.1944
"BEN SULTANA SADIK OLACAĞIMA YEMİN ETTİM, BEN NASIL BURADA KALABİLİRİM!” Milli Mücadele Dönemi'nde İstanbul Hükümeti'nin Dahiliye Nazırı Ahmet İzzet Paşa, Ankara Hükümeti ile bir görüşme talep eder. Teklifi kabul eden Mustafa Kemal Paşa, görüşmenin Bilecik Tren Garı'nda yapılmasını önerir. Heyetler, 5 Aralık 1920 günü gar
Yanlış yaşamak
Yanılmış bir kapıyım simsiyah Kendi üstüme kapanıyorum Seni Paris'te kaybettim Yanlış bir yerde arıyorum Bozduğum her saat İçimi büsbütün daraltıyor Hiçbir mutluluğum kalmadı Ne bıraktıysan harcadım
hep yanıldık mı kimbilir inanmak gelmiyor içimden o yanlış tren bindiğimiz midir azala azala unutulduğumuz hani leipzig garı'nda biten yine yanlış mı yaşıyoruz karanlığımızı avuçlarımıza öksürerek sen bir kadın ıssızlığına koşulmuş yarıdan fazla mavi gözlü eylülden eylüle gülümseyen ben görünmez raylara düğümlü garlarda yankılanan bir erkek değerinden eksiğine bozulmuş
Attila İlhan
Attila İlhan
Eskişehir Garı
“…eskişehir bir tren ve demiryolu şehri. bütün yollar roma’ya çıkar, bütün trenler eskişehir’den geçer. (…) eskişehirli her çocuk bilir, iki saati vardır eskişehir’in, öğleye kadar türk hava kuvvetleri’nin jetleri, sanırım dakikada bir kalkarlar. şehrimden bir dakika daha geçti, deriz bir jet havalandığında. trenler de halkın beş vakit ibadeti gibi, şehrin vakitlerini gösterir adeta. 12.00 treni ankara’ya gider, bir saat rötarı vardır, 14 treni haydarpaşa’ya gider, 50 dakika gecikmiştir, gece yarısı iki tren birbirlerinin yorgunluğuna yetişmeye çalışırlar, fakat ikisi de birbirinden yorgun olduğu için aradaki farkı da, zamanı da kapatamazlar bir türlü. biri saat üçe, biri dörde doğru yolcularının gözlerini, gönüllerini, kimi zaman kar kokusu, kimi zaman soğuk kokusu, ama her zaman sıcak sahlep ve haşhaşlı börek kokusuyla açarak şehrimden geçerler. eskişehir garı, ne güzel işte, şiir gibi bir şeydir.” (eskişehir garı: yolgeçen garı, haydar ergülen)
144 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.