208 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Sait Faik'in 1940 yazdığı ve o dönemde önce yasaklanan daha sonra da sansürlü yayımlanan Medarı Maişet Motoru yazarın yazdığı iki romandan birincisidir. Romanda Ada halkının yaşantısına konuk olurken birinci ve ikinci bölümde farklı farklı insanların hikayesine tanık olurken üçüncü bölümde bu kişilerinin Melek ile Fahri'nin yollarının
Medarı Maişet Motoru
Medarı Maişet MotoruSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20222,107 okunma
...bir gün, bir SS subayı trende bir Yahudi'nin karşısına oturuyor. Yahudi, yemek kutusundaki bir ringa balığını çıkarıp yiyor ve ardından balığın kafasını paketleyip cebine koyuyor. "Bunu neden yaptınız?" diye soruyor SS Subayı. "Çünkü kafanın içinde beyin var, onu götürüp çocuklarıma veriyorum, böylece daha zeki oluyorlar." "O ringa balığının kafasını bana satar mısın?" "Neden olmasın?" "Peki, ne kadar?" "Bir mark." "İşte, al bakalım, bir mark" Sonrasında SS Subayı balığın kafasını yiyor ve beş dakika sonra öfkeden deliye dönüyor. "Seni domuz herif, koca balığı on fenik verip satın aldığın halde bana kellesini bir mark'a sattın ha!" Bunun üzerine Yahudi sakince karşılık veriyor: "Bakın, şimdiden etkisini göstermeye başladı!"
Sayfa 33
Reklam
Tuhaftır, düşünecek onca şey varken, Polina'ya olan duygularımın analizine dalmıştım. Tamam, yol boyunca onu deli gibi özlememe, hatta bir kere rüyamda bile görmeme rağmen, burada olmadığım iki hafta döneceğim günden çok daha rahat geçmişti. Trende (İsviçre'deydim) uyuyakalmış ve herhalde rüyamda Polina'yla konuşmuş olacağım ki, kompartımandaki herkesi kendime güldürmüşüm. İşte şimdi de kendime aynı soruyu soruyordum: Onu seviyor muyum? Ve bir kez daha bu soruya cevap vermeye cesaret edemedim; daha doğrusu belki de yüzüncü kez ondan nefret ettiğimi tekrarladım kendi kendime. Evet ondan nefret ediyordum. Sırf onu boğabilmek için ömrümün yarısını vereceğim anlar (tam olarak sohbetlerimizin sonunda) oluyordu! Yemin ederim ki, sivri bir bıçağı yavaş yavaş göğsüne sokacak fırsatı bulsam, herhalde büyük bir zevkle yapışırdım yakasına. Bu arada kutsal olan her şey üzerine yemin ederim ki, Schlangenberg'de o mesirede "Atlayın aşağıya," deseydi kendimi büyük bir zevkle boşluğa bırakırdım. Buna eminim. Öyle veya böyle bu iş hallolmalıydı. O da bütün bunları çok iyi biliyordu; benim için erişilmez oluşundan, ona dair tüm hayallerimin imkânsızlığı düşüncesinden de muazzam bir keyif aldığı na kalıbımı basarım; aksi takdirde onun gibi temkinli ve akıllı bir kadın bana karşı bu kadar samimi, açık davranır mıydı?
Her şeyde olduğu gibi denklik burada da şarttır ve bu denklikten mahrum olanlar, kadın olsun erkek olsun, her fırsattan istifade edecek. Mesela bir haftalık bir gelin trende rast geldiği bir erkeğe bu şekilde kadınlığının mahremiyetini bahşedecektir..."
Son yıllarda gittikçe güçlenen bir duyguyla " başarılı olmak" denilen soyut virüsü reddediyorum. Daha çok ün, daha çok para, başka insanlar üzerinde daha çok otorite, daha çok şu, daha çok bu... Peki, bütün bunlar neye yarıyor? İnsanın derinliği mi artıyor, duyguları ve dünyayla uyumu mu gelişiyor? Hiçbiri olmuyor bunların! Soyut bir şan, şeref, para, iktidar dünyasının pırıltısı yüzünden hastalanıyor insanlar. Dilleri dolaşıyor, dişleri kilitleniyor. Birbirlerinden nefret ediyorlar. Kıskançlık krizleri geçiriyorlar. Gençlikten sonra ve yaşlılıktan önceki kısasık süreyi bir cehennem içinde geçiriyorlar. Oysa hiçbir "başarı" küçük bir kız çocuğunun gülüşündeki mutluluğu yaratamaz. Hiçbir ün, baharın ilk günlerinde omzunuzu ısıtan güneş kadar değerli değildir. Bir insanı sevmenin derinliği, hiçbir iktidarla kıyaslanamaz. Mutluluk, insanın kendi yaşamında... Küçük görülen, horlanan insanı ilişkilerinde ve doğayla uyumunda. Başarı isteyen, iktidar için çırpınan, şöhret için aklını oynatan insanlar... Buyurun devam edin. Aynı trende yolculuk etmiyoruz.
İşin aslı, âşık olduğunuz kişi özünde her gün trende ve süpermarkette görmezden geldiğiniz onlarca insandan farksız bir insandır. Ama size sonsuz görünür ve kendinizi bu sonsuzlukta kaybetmekten mutlu olursunuz.
Sayfa 256Kitabı okudu
Reklam
Facebook, “varlığı senkronize etmeye" yönelik daha geniş kapsamlı çağdaş ve (teknik) tertip kapsamında, oldukça ironik bir biçimde ötekinin yüzünü yok ederek yerine daha kısa ve öz bir mevcudiyet, daha hafif bir dokunuş getirir. Bu durum etkileşimlere farklı bir senkronizasyon türü getirir: "yaşam eksenleri boyunca yolları bir ya da
Sayfa 57 - 58 - PdfKitabı okudu
İşin aslı, âşık olduğunuz kişi özünde her gün trende ve süpermarkette görmezden geldiğiniz onlarca insandan farksız bir insandır. Ama size sonsuz görünür ve kendinizi bu sonsuzlukta kaybetmekten mutlu olursunuz.
Sayfa 256Kitabı okudu
256 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
DOĞU EKSPRESİNDE CİNAYET - AGATHA CHRİSTİE Agatha CHRİSTİE bu romanı İstanbul’da Pera Palas Otel’de yazmış. Kitabın konusuna gelecek olursak. İstanbul’dan hareket eden lüks tren yolda kara saplanıyor ve hemen akabinde trende bir cinayet işlenmiş olduğu anlaşılıyor. Trende bulunan yolculardan biri dünyaca ünlü bir dedektif olan Hercule Poirot’dur. Bu olayı çözmesi için onu görevlendiriyorlar. Trendeki yolcuları tek tek sorguya alarak olayı çözmeye çalışıyor. Ve tabi sonunda çözüyor. Yine katilin kim olduğunu asla tahmin edemedim ve yine sonunda çok şaşırdım. Şaşmaz Agatha romanı hep böyle olur zaten. Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı daha önce “on kişiydiler” i okumuştum. Çok güzeldi kitap ama bu biraz daha polisiye değil de daha çok dedektif romanı gibi geldi bana başlarda. Ama kitap bitince dedim ki yok bu bir polisiye roman. Polisiye be dedektif roman severlere şiddetle tavsiye ediyorum. Çok iyiydi hele sonları Efso.
Doğu Ekspresinde Cinayet
Doğu Ekspresinde CinayetAgatha Christie · Altın Kitaplar · 201925,5bin okunma
Reklam
264 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Modern romancılığın bence en önemli yazarlarından biri Ayfer Tunç. Dilinin zenginliği, kurgusu, akışı, hislerin geçişi... Yani bir kitap okurken zevk alacağınız ne varsa onun kaleminde mevcut. Müthiş bir keyif her kitabı. Ve işte serinin ilk kitabı "Kapak Kızı". Bir dergi kapağında ayın kızı Şebnem'in fotoğrafını gören tren çalışanı Bünyamin, banka denetçisi Ersin ve radyo programcısı Selda'nın bu fotoğrafa bakarak yaptıkları bir iç yolculuk aslında anlatılan. Kar nedeniyle yolda kalan bu trende görevli olan Bünyamin, Ersin ve Selda'nın oturduğu masaya hizmet ederken, onların da bu pozları akıllarından geçirdiğini nereden bilebilirdi? Şebnem'in kapak kızı olma ve bu cesur pozları vermesinde hayatından geçmiş bu kişilerin rolleri var mıydı? Bünyamin'in kendi ile ve eşi cennet ile olan hesaplaşmalarını hayranlıkla okudum. Ersin ve Selda'nın kutsal aile adı altında aslında nasıl çürümüş ve yozlaşmış bir zihniyetin çatısı altında olduklarını da çok net aktarmış bizlere Ayfer Hanım. Şimdi sırada serinin devam kitabı olan Yeşil Peri Gecesi'nde. Çünkü tüm bu olayları Şebnem'in anlatımı ile de dinlemek istiyorum. Okumayanlara şiddetle tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar dilerim...
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20207,3bin okunma
50 syf.
7/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Daha yeni bir kitap daha bitirdim ancak iki hafta önce bitirdiğim bu kitabın incelemesi yarıda kalsın istemedim açıkçası. Hızlıca bir inceleme yazmak istiyorum, aile evinden Adana'ya dönerken trende 1-2 saatte bitirdiğim bir kitaptı zaten, çok kısa. Böyle vakitleri boş geçirmektense bu tarz kısa kitaplarla değerlendirmeyi seviyorum gerçekten.
Lyon’da Düğün
Lyon’da DüğünStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202130,6bin okunma
"Tıpkı bir yolcunun trende vakit öldürmek için okuduğu romanın kurgusuyla içinde bulunduğu vagonun ilişkisi gibi gerçekliğin hayatınla ilişkisi de ona tesadüfi bir çerçeve oluşturmaktan ileri gitmiyordu."
272 syf.
·
Puan vermedi
Küçük yaşta ailesini kaybeden Harry Potter, annesi (Lilly Potter) ve babasının (James Potter) da mezun olduğu Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu müdürü Albus Dumbledore tarafından kapılarına bırakıldığı günden beri teyzesi, eniştesi ve kuzeni Dudley ile birlikte büyünün gerçek olduğundan dahi habersiz bir şekilde yaşamaktadır. Eniştesi (Vernon
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Felsefe TaşıJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Yapı Kredi Yayınları · 202052,7bin okunma
Tren!
Ayrılığa mı ağlayayım Trende filtre kahve demliyorlar ona mı ağlayayım? -müsâvi-
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.