Öksüzler Treni // Christina Baker Kline
"Gülümseyip başımı sallamayı, hissetmediğim duyguları göstermeyi öğreniyordum. İçim paramparça olmasına rağmen, herkes gibi görünmeyi öğreniyordum."
"Sık sık insanların en kötü hallerini görürdünüz. Çoğu yetişkinin yalan söylediğini öğrenirdiniz. Çoğu insanın sadece kendi çıkarını
Merhaba sevgili kitap dostlarım Uzun zamandır buralardan uzak kaldım yenilemeye, kendimi dinlemeye ihtiyacım vardı. Çoook zor günlerden geçiyoruz. İnsanın zaman zaman dinlenmeye ihtiyacı oluyor.. Yaşadığım yıkımlardan sonra zihnimi toplamak çok zor oldu yaşanan kayıplar bir yana geri de kalanların acısı başka bir yana yürek çarpıntısı işte..
Tam
#okudumbitti 192 Sayfa
.
"İnsanı küçülten de büyüten de verdiği kararlardır."
.
Herkese Merhaba
.
Bugün sizlere epistemik türünde harika bir kitap bırakıyorum. Son zamanlarda okuduğum en güzel kitaplardan biri oldu #aromatikadam Yazarın kalemi sade ve akıcı olmasına rağmen kurgusu inanılmaz güzeldi. Gelelim
368 syf.
9/10 puan verdi
Binlerce çocuk düşünün, ya ailesini hiç tanımamış ya da ailesini kaybetmiş. Kimsesiz çocukları düşünün, gülen gözleriyle size bakan. Tek istedikleri sıcak bir yuvayken, tek umutları ise onları bilinmeyen geleceklerine taşıyan Öksüzler Treni'dir. Öksüzler Treni maalesef geçmişte gerçekten de var olmuş bir tren. Bu trende çoğunluğu İrlandalı çocuklardan oluşan binlerce çocuk yolculuk sırasında duraklarda indiriliyor ve alıcılarının gelmesi için bir nevi satışa çıkarılıyor. Bazıları çiftliğinde çalışmak için parasız köle, bazıları evde hizmetçilik yapsın diye bazıları da dadı olarak çocukları alırmış.
Öksüzler Tren'i gerçek olduğu kadar acı bir gerçekmiş de anlayacağınız...
192 syf.
·
Not rated
Oldukça akıcı ve düşündüren bir eserle geldim bugün sizlere.
Yazarımızın daha önce Süzme Felsefe eseriyle tanışmıştım. Bu defa romanı bana eşlik etti.
Kendisi daha çok çocuklara düşünmeye ve sorgulamaya yönlendiren felsefi kitaplar yazmasıyla tanınıyor. Fakat bu kitabında yetişkinler için epistemik roman yazmış.
Kalemi oldukça akıcı elime aldım ve asla bırakamadım. Kurgu tam da bizi ilgilendiren ve kişinin kendisini sorgulamasını etrafındaki insanlara daha dikkatli bakmasını sağlıyor.
Kitap, halk tarafından şapkalı adam olarak tanınan birinin trende üç yardıma ihtiyacı olan kişiye yardım etmesiyle başlıyor. Daha doğrusu olmayacak şeyleri oldurmasıyla diyebiliriz. Mesala boynu ağrıyan birinin boyun ağrısını geçiriyor. Sınava girecek ama gözlüğünü unutmuş olan kişinin gözlerinin gözlüksüz bir şekilde görmesini sağlamasıyla ünleniyor. Dilden dile yayılan bu adam medyanında ilgisini fazlasıyla çekiyor. Karşılıksız iyilikler yaptığı düşünülen bu adamın medyanın araya girmesiyle fırsatçılar ortaya çıkıyor. Şapkalı adıyla bir çok ürün üretip insanları bu şekilde kullanmalarına tanıklık ettim.
Fakat en çok toplumumuza kızdım. Sorgulamadan, bir şeyleri bilmeden inanmanın ne denli yanlış olduğuna bir kez daha şahit oldum. Sonuna geldiğimde kitabın inanın bu şekilde biteceğini tahmin etmemiştim. Şaşırdım ve sonra düşündüm etrafımda kimler şapkalı adam yanii savcımızında deyimiyle kimler aromatik adam?
Tavsiyemdir kitap dostları okuyup o etkileyici satırlara konuk olma sırası sizde
Her okurun kendinden bir şeyler bulduğu, her cümlesini içtenlikle hissettiği bir şair vardır ya Şükrü Erbaş da benim için öyle. Yaşanmışlıklarını, hislerini aynı duyguyla yazıya döktüğünü birçok şiirinde, yazısında bulmak mümkün.
Mesela “Çok uzaklarda çocuklar annelerinin sesiyle örterler üstlerini.” cümlesini okuduğumda anneme duyduğum özlemle hızlı trende anneme doğru yol alıyordum. Kitabın kenarına iliştirdiğim not bana bunu hatırlatıyor. O an hissettiğim duyguyu anlatmak mümkün değil. Birçok şiirinde bu tarifsiz duyguları yaşadım.
Yine çok güzel şiirler, yazılar, denemeler ortaya çıkıp, kalbimize kondu. Her cümlesini hissedeceğinize inanıyorum. Şimdiden iyi okumalar !
“Dünya, insanlardan yapılmış bir yalnızlıktı da bunu anlamak için akşam ve yağmur gerekiyordu.”
