“Üzülmeyin General,” dedi. “Siz vazifenizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte
mağlûp olmak da vardır. Napolyon da vaktiyle esir olmuştu. Size karşı büyük bir
hürmet hissi besliyoruz. Burada kendinizi esir addetmemenizi rica ediyorum.
Misafirimizsiniz. Yakında her şey düzelecektir. Buyurun, istirahat edin.’’
Ama ne tepedir o!!.. Zafertepe'den bütün Afyonkarahisar görünür..
"Henüz çoğu birlik taarruz düzeni alamamış olduğu için burada vakit kaybetmek istemeyen Sarışın Kurt ateş hattına, 11 Tümen cephesine gider ve Yarbay Ahmet Derviş Bey'in gözetleme yerinde kumandayı eline alır."
Başkomutan Zafertepe'dedir!
Aynı dakikalarda her yönü denediği halde kapandan çıkış bulamayan General Trikupis çaresizliği yaşamaktadır.."
O fırtınayı koparan Atam ve silah arkadaşları ruhunuz şad olsun..
"Sabaha karşı Muzaffer Kılıç yanına geldiğinde Mustafa Kemal Paşa tıraşını olmuş, eldivenleri elinde, tabanca kemerini kuşanmaktadır.
"Hazır mıyız çocuk?
Hazırlıkların tamam olduğunu öğrenince çadırından çıkar.
Soğuk Afyon gecesinin sessizliğini Mustafa Kemal Paşa'nın kendinden ve ordusundan emin sesi bozar. "Allah Türk milletini ve ordusunu siyanet edecektir!"
Ve sakin, soğuk Afyon tepeleri o anda sarsılmaya başlar.
15 inci Tümen cephesinden 150 mm'lik bir obüs seher sessizliğini bozar!
Trikupis'i günlerdir uykusuz bırakan, bir milletinse hasretle beklediği fırtına kopmaktadır.
Bu kopan fırtına, Türk ordusudur..."
Öylesine kibirlidir ki ne cephedeki Trikupis'in uyarılarına kulak verin ne de Türklerin taarruza geçme olasılığına kafa yorar. Bu gereksiz özgüven nedeniyle ordusunun yok oluşunu İzmir'den izlemek zorunda kalacaktır.