25 Ağustos 1922 – Cuma: İsmet Paşa saat 12.00’de ordulara ve Kocaeli Grubu’na genel taarruzun emrini yollar.
26 Ağustos 1922 – Saat 03.30: Başkomutan, Fevzi Paşa, İsmet Paşa ve karargâhlarının savaş kademeleri atlara binerler ve ağır ağır Kocatepe’ye çıkarlar.
26 Ağustos 1922 – Saat 05.30: Batarya komutanları ateş emrini verir. 20 dakika
Türk Başkomutanı'nın, ordusu için halktan çarık-marık istediği duyulmuştu. Yunan Albayı Kalinski kahkahayı bastı. Trikupis bu iyimser albayı uyarmak gereğini duydu:
"İhtiyatı elden bırakmayın Albay Kalinski. Ayağı çıplak Türk askeri bizi iki kez yendi."
Sayfa 275 - Bilgi Yayınevi, 105.Baskı, Eylül 2005, AnkaraKitabı okudu
Beni (esir olunca) ilk olarak Garp Cephesi Kumandanı İsmet Paşa'nın yanına götürdüler. Kendisiyle fazla bir şey konuşmadık. Atatürk beni mert bir askere
yakışır bir şekilde kabul etti. Üzüntü ve heyecan içindeydim. İnönü beni kendisine takdim etti. Gazi'nin bu sıradaki (Fransızca söylediği) sözlerini hiç unutmayacağım:
"Üzülmeyin general, siz görevinizi sonuna kadar yaptınız.
Askerlikte mağlup olmak da vardır.
Napolyon da vaktiyle esir olmuştu. Size karşı büyük hürmet besliyoruz. Burada misafirimizsiniz. Buyurun istirahat edin, yakında her şey düzelecektir…”
Frangou'nun "General Trikupis'in yarın için emirleri nelerdir? " sorusuna subayların verdiği cevapsa şaka gibidir:"General yazılı olarak emirlerini yarın gönderirler."
Yaşanan kıyamet gününde kendileri için bir "yarın" olmadığının hala farkında değillerdir.Her iki grubun birbirleriyle iletişim kurabildiği o mucize anında nihai kararlar almamış,taktik belirlememiş olmanın bedelini iki gün sonra çok ağır ödeyeceklerdir .
-İnönü, beni yanına alarak Mustafa Kemal’in huzuruna çıkardı. Yunan Orduları Başkumandanlığına tayin edildiğimi de bu sırada öğrendim. Atatürk beni mert bir askere yaraşır bir şekilde kabul etti.Teessür ve heyecan içindeydim.İnönü beni kendisine takdim etti.Gazi’nin bu esnadaki sözlerini hiç unutmayacağım:
“Üzülmeyin General,”dedi.“Siz vazifenizi sonuna kadar yaptınız.Askerlikte mağlûp olmak da vardır.Napolyon da vaktiyle esir olmuştu.Size karşı büyük bir hürmet hissi besliyoruz.Burada kendinizi esir addetmemenizi rica ediyorum.
Misafirimizsiniz.Yakında her şey düzelecektir.Buyurun, istirahat edin."
~•~
M. Kemal Paşa konuşmanın sonunda, "Hacianesti yerine Başkomutanlığa atandığınızı biliyor musunuz?" diye sordu.
"Hayır."
"Bildirmek için telsizle sizi arıyorlardı."
"Durumumuz bu işte Mareşalim. Yönetim her zaman olayların gerisinde kaldı. Sonuç da tabi böyle oldu."
Utanç içinde önüne baktı.
"Üzülmeyin General. Siz vazifenizi yaptınız. Artık misafirimizsiniz..."
~•~
“Mart ayında, çoktanberi et yememiş olduğumuz için, o zamanki Kurmayımla beraber et yemek ihtiyacını duyduk ve ertesi günü yemekte kaynamış otumuz vardı ve biz bunların yabani hindiba olduğunu sanıyorduk.
Yemekten sonra yazıhanemde her zamanki on dakikalık uykumu almak istedim, fakat bu defa bir saat uyumuşum ve güçlükle uyanabildim. Kurmayım odama geldiği zaman ona bu hadiseyi anlattım ve o da bana gerek kendisinin, gerekse de diğer subayların da başından aynı olayın geçtiğini anlattı.
Başlangıçta bu hadiseyi nasıl izah edeceğimizi bilmiyorduk, fakat sonra sebebini anladık.
Bizim hindiba sandığımız ot, Afyonkarahisar' a ismini veren bu bölgede çok miktarda ekilen ve lezzet bakımından hindibaya benziyen Afyon imiş. Üzeri çizilince, çizilen yerlerden afyonu ihtiva eden bir sıvı akar.
Bir gün, Afyon Türk belediye başkanı beni ziyaret etti; kendisine başımızdan gelenleri anlattım. o da bana, bu otu yiyenin iyi uyuduğu cevabını verdi.