Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
168 syf.
·
Puan vermedi
simsiyah giyinmiş ve gülümsemeyi bilmeyen Gustov Gloom'un hikayesi. Rengarenk mutlu bir mahallenin ortasında herkesi korkutan karanlık bir şato...
Fernie ve ailesi yeni bir mahalleye taşınırlar. Fernie sokaktaki gördüğü bir köpeğin huzursuzluğunu izler. Kendi gölgesinden korkuyordur, gölgesi köpekten farklı hareketlerde bulunuyordur. Fernie yetişkinlerin bunu farketmediğini farkeder. Bir gece aynı olayı kendi kedisinde görür, kedi korkusundan evden kaçar ve karanlık şatoya doğru girer.
Fernie kedisini almak için şatoya girdiğinde tüm gölgeler fernieye fısıldar, insan avcısı burada, çabuk kaç. ve hikayemiz başlar...
Çocuklar için güzel, yetişkinler pek tatmin olmayabilir ama fena değil işte.
Profesörün kitabının gelişi güzel bir sayfasını açtı, zaman geçirmek için okudu : "Bu nedenle diyorum ki geçmiş,belleğin bir icadından başka bir şey değildir,kalıcıdır,onu değişmez bir şey olarak kabul ederiz. Eskiler için Troya öyküsü hiç değişmedi; değişen şey o öykünün tahayyül edilme biçimidir. Bu yüzden geçmiş, o geçmişi anlatanların icadıdır. Hal böyleyken zamanın ulaşılması olanaksız olan bir diliminde elmas ve çelikten yapılmış bir öykü vardır, çamur ve taştan yapılmış Troya, o kör şairin, Augustus'un kulunun dizleri için ne ise bizim uyarlamalarımız için de o öykü odur."
Kitap; kahramanımız olan Fabris'in geçmişiyle yüzleşmesini anlatmakta. Olaylar geniş bir hayal gücü etrafında gelişiyor. Gerçek ve hayal arasındaki ince çizgide yürüdüğünü hissediyor insan. Başarılı bir çalışma olmuş. Okuduğuma değdi diye düşünüyor sizlere de tavsiye ediyorum.
Dr Faustus
Yunan, Antik Çağda gezinecegiz harika bir oyun. Altındaki tırnak içi açıklamalar ve Latince cümlelerin anlamı, Troya Savaşı, Kraliçe Elizabeth,Helena gibi tarihi isimlerin ; Diana, Akheron gibi Yunan Mitolojisi figürlerinin esintilerini hissedeceğiz , zamanda yolculuk yaparken de Adem ve şeytanın kıyasıya mücadelesine tanıklık edeceğiniz bir eser.
"Akıllı kişiler onun kaderinden ders alsınlar da
Yasak şeylere hayranlık duymasınlar.
Onların parlak ileri görüşleri zeki insanları baştan çıkarır, Tanrısal gücün daha fazlasını denemeye kalkarlar"
Madeline Miller'ın okuduğum ikinci kitabı ve Mitolojiyi onun sayesinde sevdim ve Mitolojiyi seviyorum. Kitabın tasarımı harika. Arkhilleus'un şarkısı beni, Ben Kirke kadar etkilemedi maalesef.
Kitabın konusuna gelelim : Akhilleus’un Şarkısı’nda, hayatından vazgeçen yarı tanrı Akhilleus’u, can yoldaşı Patroklos’u ve Troya Savaşı’nı; kralların, tanrıların, savaşçıların destanını iki âşığın gözünden anlatıyor.
Üzüldüğüm, şaşırdığım, ne aşkmış dediğim, tanrıların ve tanrıçaların hırslarına anlam veremediğim bir kitaptı. Savaş betimlemeleri gerçekçiydi ve etkileyiciydi. Bu kitapta en çok Patroklos'un merhametini sevdim. Kitabın sonu baya etkiledi güzel kitaptı mitolojiye biraz ilginiz varsa mutlaka okumalısınız.Keyifli okumalar dilerim.
Serinin son kitabı olan "Savaş Tanrısı Ares" ile bu serüveni sonlandırıyoruz.
Ares; Zeus ve Hera'nın oğlu, kaba, kana ve öldürmeye doymayan, savaş naraları ile ünlü, acımasız bir tanrı. Anne ve babası dahil pek kimse sevmiyor kendisini. Seveni varsa da oldukça az zaten.
Hephaistos ile Zeus'un zoruyla evlenen Afrodit, kocasını Ares ile aldatıyordu. Hephaistos ilk zamanlarda bunun farkına varmadı fakat sonrasında Helios'un gördüklerini anlatmasıyla durumun farkına vardı. Ve öyle bir plan yaptı ki; Ares ve Afrodit tüm tanrı ve tanrıçaların önünde rezil oldular. Savaş tanrısının düşmüş olduğu durumdan pek de hoşnut olmadığını tahmin edebilirsiniz.
Troya savaşında da, ilk önce Akhaların tarafını tutacağına dair Hera ve Athena'ya söz vermiş sonra sözünü tutmayıp Troya'lıların yanında savaşa girişmiştir. Haliyle sözüne de güvenilmez biridir.
Ares hakkında çok yazmak bile gelmiyor içimden, sevemedim çünkü. Hiçbir amacı olmayan sadece kana susamış ve ölümsüz olduğu için her şeyi yapmayı kendine hak gören bir canavar sanki. Ama tabii (tıpkı dizilerdeki kötü karakterler gibi) Ares olmasa Olympos belki de bu kadar keyifli olmazdı, kim bilir:)
Son kitap olduğu için seri hakkında son bir cümle daha kurup noktalıyorum yazımı. Mitoloji seven, fakat konuyla ilgili bilgisi olmayan ya da çok az olanların okuması gereken kitaplardan bence. Çok ince detaylar yok ama kaba taslak kim kimdir, ne yapar ne eder anlatıyor. Bilgisi olanlar da masal tadında güzel vakit geçirmek için okuyabilir elbette.
Keyifli Okumalar!
Odysseia; Troya Savaşı'nın kahramanı ve İthake Kralı Odysseus'un savaş sonrası eve dönerken yaşadığı maceraları konu alır. İlyada’dan sonra ikinci büyük destandır.
Odysseia ismi ne kadar İlyada ile birlikte anılsa da: İlyada bir olayın, Odysseia ise bir kişinin destanıdır. İlyada, Truva Savaşı’nın en can alıcı kısımlarını anlatarak destan niteliği taşır. Odysseia ise Odysseus’ın dönüş yolundaki maceralarını anlatarak destandan ziyade roman okumuş hissi verir. Destan gibi olmaması öneminden eksiltmez aksine çok daha sürükleyici bir hale getirmiştir.
Eserde, tek gözlü Kyklop’lardan, Aiaie Adasına sürgüne yollanmış tanrıça Kirke’ye, söyledikleri şarkılarla denizcileri ölüme çeken Seiren’lerden, altı başlı deniz canavarı Skylla’ya kadar bir çok mitolojik karaktere yer verilmiştir.
Bakalım Odysseus tüm bu zorluklarla nasıl başa çıkacak? Eve döndüğünde kendisine bir sürü talip gelen karısı Penelopeia’yı ne halde bulacak? Penelopeia taliplerine nasıl bir oyun oynayacak?
Oldukça akıcı, sürükleyici bir eser. Mitoloji severler mutlaka okusun derim. Daha fazla sözü uzatmayayım, Azra Erhat’ın da dediği gibi; “Siz Homeros’un sözüne kulak verin, orada bulacaksınız mutluluğu. :)
