Norveç edebiyatından Vigdis Hjorth’un, Türkçeye çevrilen ilk ve tek kitabı olan Miras son zamanlarda sıklıkla gördüğüm bir kitaptı. 3 kız 1 erkekten oluşan 4 kardeş, anne ve baba arasındaki ilişkileri konu alan kitapta, baba ölünce miras olarak kalan iki kulübe üzerinden kardeşlerin hayatları, çatışmaları, ilişkileri anlatılıyor. Kitabın ortalarına doğru arka kapakta bahsedilen sır ortaya çıkıyor ve bu aslında okurken tahmin edebileceğiniz bir durum. Kitabı beğendim, oldukça akıcı ve merak uyandırıcıydı benim için.
"... İnsanlar daima karmaşık sorunlarına basit bir çözüm bulmak için can atacak. Göremeyeceğin dokunamayacağın, açıklayamayacağın ve değiştiremeyeceğin bir şeye inanmak, tam aksi bir şeye inanmaktan çok daha kolay." İç geçirdi. "Kendine yani. "
Maalesef beklentimi karşılamayan bir kitap oldu Jamaika'da Bir Fırtına. Çevirmen yüzünden mi yazarın anlatımından mı bilmiyorum ama inanılmaz zor bitirdim kitabı. Gemiyle ilgili terimler, bazı metaforlar çok fazlaydı. Üstelik kitap akıcı değil, ben de merak uyandıramadı dolayısıyla ilerlemek zor oldu.
.
Kitabın konusu kısaca, büyük bir fırtına sonrası Jamaika’dan İngiltere’ye gemiyle gönderilen bir grup çocuk, korsanların eline geçer ve Santa Lucia denilen köye giderler. Bu köyde ise beklenenin aksine daha kötü olaylar onları bulur.
Sinan Canan Youtube'daki Açık Beyin kanalında tanıyıp çok severek dinlemeye başladığım bir bilim insanı. İnsanın Fabrika Ayarlarının (İFA) konusunu ise, insanın varoluşu, atalarımız, vücudumuz için hareket, kaosun ve rutinin faydaları, bedenimiz ile öğrenmek, doğru beslenmek, sosyal ilişkiler, bağımlılıklarımız, düşük stresli bir yaşam, an farkındalığı, konfor alanımızdan çıkmak temaları oluşturuyor. Kısacası insana dair her şey bu kitaplarda. Herkese okumasını önereceğim, bilgi dolu bir eser.