Bu kabilenin insanları gerçekleri gizlemek, minik ve zararsız yalanlar söylemek nedir bilmezler. Hiç yalan söylemedikleri için saklayacak hiçbir şeyleri de yoktur.
Ne ellerim bağlıydı, ne de ağzıma bir şey tıkınmıştı ama kendimi gene bir tutsak gibi hissediyordum. Bilinmezliğe doğru yapılan zorunlu bir yürüyüşün kurbanıydım.
Eski benliğimi, kurumuş bir kabuk gibi geride bırakmıştım ama yeni benliğime de bütünüyle sahip çıkamamıştım. Bir geçiş döneminde, iki ayrı varlığı bünyesinde barındıran, hibrit bir yaratık gibiydim.
"Herkesin , bütün canlıların, ister hayvan olsun, ister insan, şefkate gereksinimi vardır."
"Çok doğru," diye düşündüm, "ama ne almasını ne de vermesini biliyoruz. Birisi bize azıcık sevgi göstermeye görsün, ne oyunlar oynuyoruz.