yalnız yapılan yolculuklarda gülmeler, ağlamalar hüzünlü şarkılar. hatıralar ve umutlarla temize çekilen hayatlar, tazelenen ruhlar. bitmesin istenen yollar.
Kendini iyileştirmeye dair bütün inançlarını yitirmekten korkuyorsun epeyce zamandır. Bir de birine inanmaktan. Birine kalbinin her zerresiyle inanmaktan. Tekrar boşluğa düşmenin, aynı hayal kırıklıklarına savrulmanın geçmeyen korkusu.
İyi olan değerler bir araya geldiklerinde birbirlerini götürüyorlarken, akıl ve inanç ya da masumiyet gibi; kötü olanların bir araya geldiklerinde birbirlerini artıyor oluşu, cehalet ve iktidar sahibi olmak gibi.
Ve kültür yarım yamalak eğitim verilen okullardan alınan bir belge değil, bir halkın tarihini kapsayan ve o halkın insanlık tarihi içindeki yerini belirleyen varoluş biçimidir.
Düşünce kültürden türer. Kültürün beslediği düşünce ise üretime dönüşür. Gelişmiş ülkelerin sadece tüketimini, teknolojik seviyesini ve refahını görmek, meyvelere gözünü dikerek ağacı görememek demektir. Ağaç, kültürdür.
Kendini kulaktan ibaret zanneden ve dinlemekten başka bir şey yapmayan insana dönersek... En büyük korku o insanın bir gün aynaya bakıp bir ağzı olduğunu keşfetmesi. Çünkü o gün geldiğinde o insan konuşmaya başlayacak ve herkes bunu yaptığında her bir ağızdan ayrı bir laf çıkacak. Tam da olması gerektiği gibi.