Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bolşevik sanatçılar tiyatroyu nasıl elitist tabakanın elinden alıp çiftliklere ve fabrikalara taşımışlarsa, ayinler de artık pub'larda, mutfaklarda, araba parklarında, yüz­me havuzlarında ve belki de zaman zaman telefon kulü­belerinde düzenlenir olmuştu. Bazı coşkulu kimseler son derece tuhaf bir biçimde boyunlarında tahtadan haçlar taşıyordu ve bunların kullanım için mi yoksa dekoratif amaçlı mı kullanıldığını kestiremiyordunuz. Genç erkek­lerin ayin sırasında ağızları köpürüyor ve önceden yalnız­ca 'Yemeğin soğuyor,' gibi incelikli laflar eden ezik evka­dınları, çılgınca anlaşılmaz sözler söylemeye başlıyordu. Söyledikleri kulağa gerçekten anlaşılmaz geliyordu. İn­sanlar her yerde düşünüyor ve kendi kendilerini tatmin ediyordu. Artık kimse dogmatik ahlaksal yargılarda bu­lunmuyordu. Evlilikdışı ilişki yaşayan bir çifti nasıl de­ğerlendirildiği sorulan liberal düşüneeli bir rahip, onları suçlayacağına, 'onlarla geçinmeye' çalışacağı yanıtını ver­mişti. Kendisine yine benzer bir soru yöneltilen yüksek rütbeli bir rahip, kendisini onların karşısında teşhir ede­ceğini söylemişti.
Uçsuz bucaksız sorunlarla, hayallerle ve kahramanca mücadelelerle dolu böylesine tuhaf ve harika bir hayat varken bu hikâyelerde hayata dair sadece beylik laflar yer alıyordu.
Sayfa 135Kitabı okudu
Reklam
'İlk görüşte deli gibi âşık oldum, yanıyo­rum, tutuşuyorum!' gibi laflar mı söyleyeyim? Fakat işin tuhaf yanı bunlardan başka da söyleyecek sözüm yok.
Sayfa 18 - ÖmerKitabı okudu
Gevezeliği bırak. Şu anda ömrümün en ehemmiyetli daki­kalarını yaşıyorum. Hislerim beni şimdiye kadar asla aldatmamıştır. Müthiş bir şey oldu veya olacak. Şurada gördüğüm genç kız, bana, daha dünyaya gelmeden, daha dünyanın, daha kâ­inatın teşekkül ettiği sıralardan tanıdığım birisi gibi geldi. Sana nasıl anlatabilirim. 'İlk görüşte deli gibi âşık oldum, yanıyo­rum, tutuşuyorum!' gibi laflar mı söyleyeyim? Fakat işin tuhaf yanı bunlardan başka da söyleyecek sözüm yok. Hatta burada seninle nasıl durup çene çaldığıma hayret ediyorum. Bundan sonra ömrümün bir dakikasının bile ondan uzakta geçmesi be­nim için ölüm demektir. Demin pek göklere çıkardığım ölüme şimdi müthiş bir şey gibi bakmama da hayret etme, ne diye mi hayTet etmeyeceksin? Ne bileyim ben? Sana izahat verecek de­ğilim ya... Ne lüzumu var! Yalnız ukalalık etmeden bana bir akıl öğret! Ne yapayım? Korkunç bir vaziyet karşısındayım. Onu bir kere gözden kaybedersem ölünceye kadar ömrüm yal­nız aramakla geçer; ve herhalde bu müddet pek kısa olur. Of be! Saçmalıyorum. Fakat fevkalade doğru söylüyorum. Onu bir daha hiç görmemek ihtimali en feci ve maalesef en akla yakın olanı. Düşün ki şu anda çehresini hatırlayamıyorum bile, fakat hafızamdan daha derin bir yerde onun bir taşa hakkedilmiş* kadar keskin bir tasvirinin, akılların almayacağı kadar eski za­manlardan beri mevcut olduğuna eminim. Şu kalabalığın içine gözlerim kapalı olarak karışsam bir kuvvet beni muhakkak hiç şaşırtmadan doğru ona götürecektir."
Sayfa 18 - ÖmerKitabı okudu
İnsanlar çok tuhaf! İnsanlar arasındaki sevgi ve cömertlikle yani hümanizmle ilgili koca koca laflar edenler onlar değil mi?
Derviş
Șimdi gül deyince insanın aklına tuhaf şeyler geliyor. Ben mahallede iki tur dolanıp mezarlık duvarından aşınca gül mü kopardım Ayșe'ye vermek için? Değil. Ayşeler çoktur da onlara çiçekçiler de çoktur, benim işim olmaz. Hayatta bi kere çiçek taşımışlığım var, onu da poșete koydum da yürüdüm. Lisede hem de rezillik. Okulun müdürüne
Reklam
Sana nasıl anlatabilirim.” ilk görüşte deli gibi aşık oldum, yanıyorum, tutuşuyorum” gibi laflar mı söyleyeyim? Fakat işin tuhaf yanı bunlardan başka da söyleyecek sözüm yok.
Tanrıça İnanna, Gilgameş'e daha Huluppu ağacını kestirdiği zaman göz koymuş­tu. Fakat o sıralarda Tanrıça'nın bir sevgilisi vardı. B ir gün her nedense ona kızmış ve ondan ayrılmıştı. Gilgameş'i, canavarı öl­dürüp elini yıkadıktan ve kendisine eski düzeni verdikten sonra ilk gören Tanrıça İnanna oldu. Çok yakışıklıydı.
Şamil'in oğlu Cemaleddin esir alınıp St. Petersburg'a getirileli on üç yıl olmuştu. Bu on üç yıl içerisinde Şamil, Zümrüdüan­ka gibi Ahulgo'nun küllerinden yeniden doğmuş ve Kafkasya'ya hakim olmuştu. Rus askerleri, akın akın bu dev gibi adama sal­dırmış ancak geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bu on üç yılda, esir olarak St.
06.02.2023 04.17
O geceyi anlatmaya çalışmak ne kadar doğru bilmiyorum, ya da ne kadar kendimi ifade ederim onu da bilmiyorum. Bazı acılara sözler anlam yüklemiyor, tesirsiz kalıyor. 2022'de Haziran ayında öğleleyin yatak alttan üstte doğru sıçradı tabi bu durum bana normal gelmedi. Herkesin dilinde bi maraş depremi vardı zaten, hep ne zaman olacak
Reklam
“Yaş farkı benim için önemli değil," dedim pat diye. "Ne?" Faltaşı gibi açılmış gözlerini bana çevirmişti. İki es verdim. "Şaka yapıyorum." İki es de o verdi. Ama manidar bir sessizlik değildi onunki; sersemceydi. Sonra bastı kahkahayı. "İlahi çocuk!" Elini omzuma koydu. "Doğru ama... Alt tarafı ondört yaş var aramızda. Sen onsekizken ben otuziki olacağım. Uygun sayılır!" Ne için uygun sayılır? Cidden tuhaf yaratıklar bu kadınlar. Az önce yaptığım espri yüzünden bir düşüp bayılmadığı kalmıştı şimdi de tutup çok daha edepsizce çağrışımlara açık laflar ediyordu. Benim yerimde başka çocuk olsa duyguları incinebilirdi bu yüzden.”
Sana nasıl anlatabilirim. ' İlk görüşte deli gibi âşık oldum, yanıyorum, tutuşuyorum! ' gibi laflar mı söyleyeyim? Fakat işin tuhaf yanı bunlardan başka da söyleyecek sözüm yok.
Sana nasıl anlatabilirim. `İlk görüşte deli gibi âşık oldum, yanıyorum, tutuşuyorum!` gibi laflar mı söyleyeyim? Fakat işin tuhaf yanı bunlardan başka da söyleyecek sözüm yok.
387 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.