Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ben ve elimdeki plastik torbalarım, bu dünyanın içinde, kendi halimizde duruyorduk. Kendimizin ve bu dünyada olduğumuzun hiç mi hiç farkında değildik ki, birden asansörün kapısı açıldı. Hani olur ya, kendi kendinizeydiniz, asansörün içindeydiniz, birden kapı açılınca şaşırdınız. Güzel bir kadın. Güzel bir kadın mı? Bundan bile emin değilsiniz.
“Canlı beyin muhallebi kıvammdadır.” Bilgileriyle birilerini etkilemek isteyen bilim insanları bu tür benzetmeleri seviyor. Muhallebiymiş! Kaşık daldıracağız sanki... Cemil yıllar önce seyrettiği bir filmden bir sahne hatırlıyor; filmin tek güzel sahnesi. Başroldeki adam beynini bir lavabonun içinde parçaladığını hayal ediyordu ki bunun için başrolde olmaya filan gerek yok, biraz aklı başında olan herkes böyle bir şey yapmayı zaten hayal eder. Yine bilim insanlarının dediğine göre beynimizde yüz milyar nöron var ve bu yüz milyar nöron birbirleriyle kimyasal sıvılar aracılığıyla on bin temas noktasında bağlantı kuruyor. Güzel. Sayılar güzeldir, olanaksızı olanaklı kılarlar, düşünmeyi olanaklı kılarlar... Ama yaşlandıkça nöronların bir kısmı ölüyor, kimyasal sıvılar azalıyor, beyin artık muhallebiye değil, her yere kırıntıları dökülen bayat bir kurabiyeye benziyor. Birbiriyle bağlantı kurması gereken nöronlar bağlantı kuramıyor, ortaya kopukluklar, daha önce olmayan tuhaf, yarım yamalak bağlantılar çıkıyor.
Reklam
Artık Shakespeare gibi yazmayacağım. Bu yüzden yavaşlamak zorunda kalıyorum, özellikle de sözcükleri çoğu kişi gibi uzun şekilde yaz maya çalışırken. Odessa’da yine sıcak bir gün. Gökyüzü, ufku bile örtemeyen, mükemmel pürüzsüz soluk beyaz bir buluttan oluşan yüksek bir çarşaf gibi. Küçük yazı çantam açık hâlde dizlerimin üstünde, limana doğru
"Son kez çok hızlı gitmiştik. Şimdi bunun tadını çıkarmak istiyorum." Son sevişmemiz, hızlı ve endişe içinde bir tartışmanın ortasın- da Gökyüzü Kulübünün müdür odasındaki yeni divanda olmuş, tüm şikayetlerimi alıp, götürmüştü. Ama aynı zamanda tadını çıkarmak da kulağa kahrolası bir biçimde harika geliyordu. Islak öpüşlerin ardından,
Sayfa 13
Bir gün marangozlar, zengin tüccar Sumurov’un dört katlı evinin inşaatında, bitmiş olan üç katın çevresini ağ gibi saran bir iskele kurmaya çalışıyorlardı. İskeleyi dördüncü katın duvarlarını örebilecek hale getirmek gerekiyordu. Şişman, kocaman kırmızı suratlı, özene bezene taranmış kızı- lımsı sarı sakallı bir adam olan müteahhit Zahar
Sayfa 314
Bırak, bırak tüm bunları diyecektim. Kimin konuştuğunun ne önemi var, biri kimin konuştuğunun ne önemi var dedi. Biri kalkıp gidecek, giden ben olacağım, ben olmayacağım o, ben burada olacağım, buradan uzaktayım diyeceğim, ben olmayacağım o, hiçbir şey söylemeyeceğim, bir öykü anlatılacak, biri bir öykü anlatmaya çabalayacak. Evet, yadsımıyorum
Reklam
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
_İnsan, kim olduğunu ancak felakete uğradığında gerçekten anlıyor. _Önemsiz bir şahsiyet olan bu Habsburglu kadının kurduğu neşeli, tasasız oyun dünyasına devrim dalıvermeseydi, o da gelmiş geçmiş yüz milyon kadın gibi sakin sakin yaşayıp gidecekti. Dans edecek, sevecek, gülecek, süslenecek, çocuklar doğuracak, en sonunda da sessizce bir yatağa
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
_Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık bir tavuktur. _Seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş kişiye entelektüel denir. _Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınları gibi her şeyi delip geçebilirler. _Dertlerini gözyaşlarında boğmak isteyenlere, dertlerin yüzme bildiğini söyle. _Dertten kim öImüş sanki bırak her şey dağınık kaIsın.
Reklam
_Ateizm için şehit olalım. _İki yürek arasındaki en kısa yol kamıştır. _Bir kadının kalbine giden yol işkenceden geçer. Ondan daha kesinini bilmiyorum. _Hayat, orospu gibidir. Bu yüzden sadece zevk almaya bakın. _Doğa kanunları tek yasamızdır. Ona karşı gelmeyin. Geri kalan her şeyi ezin geçin. Hiçbir davranış doğayı gücendirmez. _Sefalete
İtfaiye Müdürü'nü 2 Saat Nezarete Aldım
Mustafa Kemal Paşa Türkiye'nin sadece siyasal yönden bağımsızlığa kavuşmasını değil, ekonomik yönden de bağımsızlaşmasını ve güçlenmesini istiyordu. Bu yüzden çalışmalar sadece siyasal bakımdan ele alınmıyordu. 1925 yılının Mart ayı ortalarında Maliye Bakanlığı'ndan, İçişleri Bakanlığı kanalı ile bir yazı aldık. Yazıda; "Yüksek
Sayfa 54 - Destek YayınlarıKitabı okudu
12 eylül'ün taaa..
Olaylara çok güzel, espritüel, sıra dışı bir bakış açısı var yazarın, bunu birkaç alıntıyla göstermek isterim: Bu kuşak 12 Eylül ile birlikte üstünden buldozer geçmişe döndü. Çoğu katledildi, kalanlar akıl almaz işkencelerden geçti. İşin bu bölümünü hepimiz az çok biliyoruz da asıl trajedi şu. 12 Eylül ile bir dönem bıçakla kesilmiş gibi
Sayfa 31 - Everest
94 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.