Tuhaftır ki yüksek tüketim, insan ilişkilerinde de karışık bir lütuftur. Doksanlarda yaşayan insanlar, büyük büyükbabalarının yüzyılın başında olduklarından ortalama dört buçuk kat daha zengindirler, fakat dört buçuk kat daha mutlu değildirler. Psikolojik veriler tüketim ile kişisel mutluluk arasındaki ilişkinin zayıf olduğunu göstermektedir. Daha da kötüsü, insanı tamamlayan başlıca iki kaynak -toplumsal ilişkiler ve boş zaman uğraşları- insanlar zenginliğe koştururken kurumuş ya da durgunlaşmış gibi görünmektedir. Böylece, tüketim toplumunda yaşayan pek çoğumuz bolluk dünyasının bir şekilde sahte olduğunu -tüketimci bir kültür tarafından gözümüz boyanmış bir halde, aslında toplumsal, psikolojik ve manevi olan gereksinimlerimizi maddi şeylerle tatmin etmek için boş yere çabalamakta olduğumuzu düşünmekteyiz.
-Alan Durning