... İnsanlar ve toplumlar bize ait olanları bizden yavaş yavaş, alıştıra alıştıra, sinsice alır. Karşındakine önce "zamanını verir misin" derim, "hepi topu zamanım, alsın ne olacak ki" der. Ama o vermenin içinde "aman onu kızdırmayayım, beni reddetmesin" saklıdır. Sonra bilgisini, ardından kültürünü, geleceğini isterim. Böyle böyle onu soymaya başlarım. O da içinden, "alsın bilgimi ne çıkar bundan" diye diye bir bakar ki her şeyini almışım, onun alanını yavaş yavaş daraltmış ve onu yok etmişim.