Yozlaşmanın Tanımı
"Mücadele", eğlence konusu haline gelen Marksizmin kokusunun uzerine sındığı bir kelime olarak itibarsızlaşmış, "hak savunuculuğundan öncelikle tüketici hakları anlaşılır olmuştu.
Sayfa 181Kitabı okudu
İnsan hakları diye bir şey vardır, hepimiz biliyoruz. İnsanın doğumla birlikte hak ettiği, kimsenin sorgulayamayacağı, her canlının ölünceye kadar sahip olacağı hakları vardır. Onu aldılar tüketici haklarına dönüştürdüler. Şimdi bize en temel haklarımızı vermek yerine tüketici haklarını yutturmaya çalışıyorlar.
Cebimdeki Ekmek Kırıntıları
Cebimdeki Ekmek Kırıntıları
Reklam
Ercan Kesal
İnsan hakkıyla tüketici hakkını karıştıran bir düzen kapitalizm. bize yutturmaya çalıştıkları, insan hakları diye yutturmaya çalıştıkları aslında tüketici haklarından başka bir şey değil. yani düzenin vergisini veriyorsa her şeye kadir ve hak sahibisin.
Artık sadece iyi ürün de ayakta kalmak için tek başına yeterli değildir. Bu kalitenin yanına sizi rakiplerinizden farklılaştıracak tüketici hakları, müşteri ilişkileri, satış sonrası hizmetler gibi etkenleri eklemelisiniz. Bir araya gelmek istenilen bakir tüketiciler markalardan hep daha iyisini bekliyor, daha iyisini daha anlamlı bir seviyede satın almak istiyor. Bugün hiç hedefinizde olmayan ama dijital dünyayı iyi kullanan bakir tüketiciler bir anda bambaşka sektörleri etkileyebilen tüketici dinamiklerinin de ortaya çıkmasını sağlayabilir. Daha önceden markaların yönlendirilmesinde olan piyasaların dinamikleri bugün bakir tüketicilerin etkisinde oldukça hızlı değişim gösterebiliyor.
Sayfa 328Kitabı okudu
Regas’ın değerlendirilmesi
Yazmış oldukları, yapmak istedikleri tekrarlanmadan Regas’ı özetlersek, Osmanlı Devleti içinde Fransız Devrimi’ne benzer toplumsal ve politik bir devrimin gerçekleşmesini istemiştir diyebiliriz. ' Kimi tarihçiler Regas’ın bir “federasyon” peşinde olduğunu İleriye sürmüşlerdir. Oysa Anayasa’da görüldüğü gibi düşünürün böyle bir isteği yoktu.
Mid 1990's
Coşkunun ardından dermansızlık, itirazın ardından rıza geliyordu. "Mücadele", eğlence konusu haline gelen Marksizm kokusunun üzerine sindiği bir kelime olarak itibarsızlaşmış, "hak savunuculuğu" ndan öncelikle tüketici hakları anlaşılır olmuştu.
Sayfa 181Kitabı okudu
Reklam
İşletmeler ekonomik varlıklarını sürdürebilmesi için birçok iktisadi faaliyette bulunurlar. İşletmelerin gerçekleştirdiği bu iktisadi faaliyetleri esas faaliyetler ve diğer faaliyetler olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. İşletmelerin ana hedefi iştigal ettikleri faaliyet alanları neyse o esas faaliyet kolu ile ilgili işlemleri artırmaktır.
Sayfa 324Kitabı okudu
Tuketimcilik ve milliyetçilik hepimizin milyonlarca yabancıyla aynı topluluktan olduğumuza, ortak bir geçmişe, ortak çıkarlara sahip olduğumuza ve ortak bir geleceğimiz olacağına inanmamız için uğraşır. Bu yalan değil,hayal gücüdür. Para, sınırlı sorumlu şirketler ve insan hakları gibi, uluslar ve tüketici topluluklar da kişiler arası gercekliklerdir. Sadece hayal gücümüzde yaşarlar ama güçleri muazzamdır. Milyonlarca Alman bir Alman ulusunun varlığına inandığı, Alman ulusal sembolleriyle heyecanlandigi, ulusal efsanelerini anlattığı ve Alman ulusu için para ve zaman harcamayı hatta uzuvlarini bile kaybetmeyi göze aldığı surecr , Almanya dünyadaki en büyük güçlerden biri olarak kalacaktır .
Sayfa 356
Ekonomideki yangın, hastanın yükselen ateşidir belki ama hastalığın kökü başka yerdedir. Türkiye bir türlü dünyalı olamıyor. Olmamakta direniyor. Neredeyse dünyaya meydan okuyor. Ne İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni kabul ediyor, ne Kopenhag Kriterleri'ni. Ankara; adalet, hukukun üstünlüğü, şeffaflık, kültürel haklar, birey onuru gibi evrensel değerlere karşı amansız bir mücadele veriyor. Herkesi sindirmek ve korkutmak prensibine dayalı bir düzen bu. Medyanın yazmadığı şey yok olur sanıyorlar. İnsanoğlunun vicdanına ve etik kurallara karşı çıkıyorlar. Yolsuzlukla, soygunla, işkenceyle, insan hakları ihlalleriyle dolu uzun yılların sonunda da koskoca ülke işte bu noktaya ge- liyor. Duvara çarpıyor... Ama Ankara'nın hâlâ anlamadığı bir şey var. Dünya 1970'ler dünyası değil. Güçlü ülkeler, milyarlarca insanı "tüketici" haline getirmek için, diktatörlüklere değil tam tersine, açık ve şeffaf demokrasilere ihtiyaç duyuyor. Böylesine saydam bir pazar arayışı içindeler. Türkiye bu kalıplara uymuyor. Çoğulcu, katılımcı demokrasiye geçene kadar da başını duvarlara vurmaya devam edecek. Ne yabancı sermaye gelecek ülkeye, ne de dişe dokunur bir dış destek...
Sayfa 131Kitabı okudu
Bilim seli mi bilimsel mi?
Tolkien'in yaşamı boyunca sanayi ve sanayileşme düşmanı olduğunu söylersem abartmış olmam. Otomobillerden hazzetmediğini, bisiklet kullandığını, bahçesine özen gösterdiğini, hatta bahçesinden topladığı ürünleri sofrasında kullandığını biliyorum. Alegoriden içten yüreklilikle hoşlanmadığını söylediyse de, dikkatli okuyucuları yukarıda
116 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.