Kargodan çıkan hikaye
Kargodan çıkan hikaye.. Bazı düşüncelerin oluşabilmesi için bazen küçük kıvılcımlar bile yeterli olabiliyor. Yazar Jared Diamond'a yöneltilen küçük bir soru okuyacağınız bu kitabın yazılmasını sağlamıştır. Küçük bir soru.. Yali 'nin sorusu. Beyazların kargolari neden fazladır..
Yazar bu soru karşısında tarihi tekrardan resmetmis desek yeridir.
256 syf.
10/10 puan verdi
Çöl büyüyor, vay haline içinde çöl gizleyenin!
İsmi ile müsemma, sahip olmak ve olmak arasındaki fark da insanın ''olması'' yani olgunlaşması ile olgunlaşamaması meselesidir. Fromm, olmak kavramıyla daha çok, insani olanı anlatarak içinde yaşadığımız sistemin, kafamızda kurduğumuz ideolojinin, toplumsal ahlak kurallarının, aile ve sosyal çevrenin ''doğru'' kisvesi altında yapılmasını uygun
Gençlerle ilgili problemleri derinlemesine ele alınması ve kitabın içerisinde birbirinden değerli, alanında uzman kişilere danışılması , üst düzey bir kitap olmasını sağlamış.
Bence bugün ihtiyacımız olan ve üzerinde en çok durulması gereken konu gençlerdir. Ne yazık ki bugün bu konu hakkında yeterli eserler oluşturulmuyor, gençlerin
224 syf.
10/10 puan verdi
Bu aşk bitti, Sonraki!
Zygmunt Bauman bu eserinde Akışkan Modernite kitabından farklı olarak insanlararası iletişim ve ilişkileri bazında derinlemesine analizler geliştirmiştir.
İlişkilerin kalıcılıktan geçiciliğe, katılaşmadan sıvışmaya doğru dönüşümüne ve artık anlamını yitirmiş birer eylemlilikten başka bir şey olmadığını anlatıyor bizlere. Modernitenin önümüze
330 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Yazar kitaba tüketim sosylojisinde bahsedilen Diderot etkisiyle ilgili bir örnekle başlamış. Eski sabahlığından ayrılan bir adamın pişmanlığı ve yeni bir sabahlıkla gelen bitmek bilmez bir yeni eşya merakı başlamıştır adamda. Yeni kıyafet, yeni iş, büyük bir aile, bir tatil, büyük bir araba isteği diye uzayıp giden listede görmediğimiz bir şey vardır. Kendiliğinden oluşan bir tüketim kültürü. Tüketim ve bunun sonucunda sahip olmanın getirdiği psikoloji insana haz duygusunu tattırır. Çünkü sahip olmak insanlar için artık bir gurur gibi önemli. O arabaya sahip olamadığında tüketici kendini zavallı ve başarısız hatta dışlanmış hissedebiliyor. Günümüzde her şeyden o kadar çok ki, fazlalık çağındayız bu da daha çok al, onu da al, bunu da al, para harca, harca... insanlar düşünmüyorlar sadece alıyorlar. Düşünüyorum öyleyse varım felsefesi yerini çoktan tüketiyorum öyleyse varım mottosuna bırakmış durumda. Yazara göre insan artık ihtiyaç duyduğu için tüketmiyor, tüketmeye ihtiyaç duyuyor. Tüm meselede bu aslında. Kitabın özü de burada bence. Ve gösteriş toplumundayız artık. İnsanlar kendilerini markalar aracılığıyla ifade ediyor.
Dövüş kulubü filmini izleyip hayran olmuştum, sonrasında bir kaç kez daha izleyip, aklımdaki yerini perçinledim. Kitabını çok sonraları okudum , filmiyle farklılıklarına rağmen onu da oldukça beğendim.
Bu kitap ise, aslında filmi ve kitabı tam olarak anlamadığımı gösterdi. Kitap ve filmi, tüketim kültürü, psikoloji ve sosyolojiyi kullanarak genişletiyor, bunlar sayesinde daha önce düşünemediğimiz veya bilgi eksikliğinden dolayı aklımıza bile gelmeyen kısımları aydınlatıyor. Bunu yaparken de, önemli psikolog, felsefeci vb. otoriteleri kendine referans alıp, onların üzerinden iyi bir inceleme yapıyor.
Bu incelemeden önce, Marla singer karakterinin; "kendine yabancılaşmış insan" diye tanımlanan anlatıcı karakteri üzerindeki etkisinin, bu denli büyük olduğunu farketmemiştim.
Yazar; Tyler durden karakterinin, anlatıcının bedeninde yer bulmasının, Marla karakteri sayesinde olduğunu, Freud ve Jung'un psikanaliitik yöntemlerini kullanarak açıklıyor.
Genel olarak beğendiğim bir kitap oldu, psikolojik açıklamaların olduğu bölümler kimisine fazla uzun ve tekrara kaçmış gibi gelebilir. Ama o kısımlar sonrasında bir düzlük sizi bekliyor.
Dövüş kulubü filmini veya kitabını seveler için tavsiye ederim. filmi izlemeyip, kitabı okumayanlar için, bu eser hiçbir şey ifade etmeyecektir.
Tüketim Toplumu, Nevrotik Kültür ve Dövüş KulübüHakan Övünç Ongur · Ayrıntı Yayınları · 201157 okunma