Naçizane yorumuma geçmeden önce siz değerli okurlar için, her zaman yaptığım gibi, genel birkaç hatırlatma da bulunmanın gerekli olduğu kanaatindeyim. Öncelikle elimizdeki metin kurgusal bir metin olduğundan içerik hakkında tabiri caizse “spoiler” vermeyecek ve genel hatlar üzerinden gideceğimi belirtmeliyim. Zira olayları anlatarak kitabı okurken
Tengri bir milli tanrının tüm özelliklerine sahiptir. Türkler dünyanın ortasında, doğrudan göğün altında yaşamaktalar, dolayısıyla gökyüzü onları özellikle korumaktadır. Metinler açık seçik bir biçimde, onun yabancı halkların değil, Türkle-rin tanrısı (Türük Tengrisi) olduğunu belirtmektedir. Bazen, imparator anlamına gelen kağan sıfatını taşır. O
Cizre Beyi,Ebdal oğlu Mir Zeynuddin’in ZİN ve SİTİ adlarında çok güzel iki bacısı vardı.Zin beyaz tenli ve beyin canciğeri gibiydi,Siti ise,esmerimsi ve bir selvi gibiydi.Tacdin,Beyin Divan Vezirinin oğluydu.Tacdin’in babası İskender’in iki oğlu daha vardı.Bunlara Arif ve Çeko denirdi.Tacdin’in kardeşleri Çeko ve Arif,tıpkı şahinler gibi kuşları
Yaşar Kemal ilk romanı İnce Memed'in konusunu seçerken de tüm dünyada yaygın olan "soylu eşkiya" hikayesi geleneğinden esinlenmiştir. Köroğlu, Yalnız Efe, Çakıcı Efe gibi, halkın içinden çıkmış ve zalim beylere, ağalara karşı yoksul halkı koruyan eşkiya figürü yalnız Türkiye'de değil tüm dünya edebiyatında görülür. Bundan ötürü İnce Memed yalnız Türk soylu eşkiyalarıyla değil, çeşitli ülkelerin, Robin Hood, Billy the Kid, ]esse james gibi efsaneleştirilmiş haydutlarıyla akraba sayılır.
Mürebbiye, benim okuduğum ilk Hüseyin Rahmi eseri. Başlangıç kitabı olarak iyi bir seçim yaptığımı düşünüyorum. Dili çok akıcı, kurgusu çok sürükleydi. Neşeli kalemi, okuru kendisine bağlayan cinsten. Okurken bol bol kahkaha atacaksınız :)
Eser, Mürebbiyemiz Anjel’in hayat hikayesiyle başlıyor. Gayrimeşru bir çocuk olan Anjel, annesinin yolundan giderek, kendi yurdunda (Fransa) fahişelik yaptığı sıralarda gebe kalıyor ve Fransa’da başlayan hikayesinin, Dehri Efendilerin konağına gidişindeki kırılma burada başlıyor.
Sevgili Anjelimiz bin bir takla atarak Dehri efendi beylere kendisinin iyi bir ailede yetişmiş, namus timsali, iyi eğitimli bir genç kadın olduğuna ikna ediyor ve konakta iki küçük çocuğa eğitim vermek üzere hop diye mürebbiye oluveriyor.
Fakat alışmışın kudurmuştan beter olduğunu bir kez daha bize kanıtlamak istercesine o da asla durmuyor ve konakta bulunan tüm erkekleri, konağa hanım olmak bolluk içinde yaşamak, eski hayatını yeniye taşımak arzusuyla gözüne kestiriyor ve hepsi birbiriyle akraba olan bu erkekleri hiç gocunmadan parmağında oynatıveriyor.
Dehri efendi, konağın sahibi. Hepsine sözü geçiyor. Sanırsınız ki dünya iyisi, dünya bilgesi, ahlaksızlığa, terbiyesizliğe, cahilliğe asla tahammülü yok. Tavsiye üstüne tavsiye veriyor herkese. Fakat gelin görün ki, kim neyi çok konuşuyorsa, onda konuştuğu şeyin noksanlığına bakın demişler. Çok da iyi söylemişler.
Varın gerisini siz okuyup öğrenin. Bu hikayenin sonu nereye varır ?
MürebbiyeHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20187,4bin okunma
~
❝
Bir erkeğin aşkı çok şaşırtıcıdır. Her zaman öyledir. Sıradan bir kadına aşık olur ve kayıtsız şartsız kabul eder, o yeryüzünün en eşsiz varlığıdır. Eşsizliği tüm diğer kadınlarla aynıdır. Oysa her kadın başka türlü bir derinlik, başka türlü bir kuyudur. Ve açını iyi ayarlamasını bilirsen her kadın kendi dünyasında çok katmanlıdır. Sırf bir dünya kurabildiği için. Bir dünya kurmayı bildiği için. Belki dünyayı küçük bir avuca sığdırdığı ve o avucu erkeğin ellerine sakince bırakabildiği için.
❞
~
Yazarın bu kitabını da okuyarak Türkçe yayımlanmış tüm kitaplarını bitirmiş oldum. Öncelikle hem cinslerime sonra da "Kadınlar ne ister?" diye merak eden beylere kesinlikle bir Kristin Hannah kitabı okumalarını tavsiye ederim. Benim yazarın kitapları içerisinden en beğendiklerim sırasıyla şöyle: Ateşböceği Yolu & Ateşböceğinin Şarkısı, Büyüz Yalnızlık, Gümüş Gözyaşları, Bin Ömrüm Olsa, Eğer İnanırsan. Bu tarz kitaplar okumuyor olsanız bile şöyle biraz hayatın gerçeklerinden kaçmak istediğiniz bir zamanda şans verebilirsiniz. Özellikle kurgusundaki sımsıcak hikayelerden mi bilmiyorum yazarın kitapları kış mevsimin soğuk günlerine çok yakışıyor. Keyifli okumalar dilerim.
Evden Çok UzaktaKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 20131,572 okunma
İnce Memed Vayvay köyüne göz koyan, köylülere dünyayı dar eden Ali Safa Bey’i öldürüp tekrar dağlara çekilmişti. Peşinde jandarma ve ağalar, vücudunda ölümcül kurşun yaraları, aklında hep aynı soru: “Öldürdüğüm Ağa’ların yerini sürekli başkaları alacaksa eğer, neye yarar bu savaş?“
Yaşar Kemal’in çok çarpıcı, etkileyici, özgün bir anlatımı var.
Öyle çok hamilelik travmasının çözüldüğüne tanıklık ettim ki tüm beylere tavsiyem şudur: Çocuğunuzun hasta olmasını istemiyorsanız annesini hamilelikte pamuklara sarın sarmalayın, baş tacı edin.
F. von Spee işkencenin, yargılamanın sonucuna (itirafa) olan etkisini açıklamak için çarpıcı bir yöntem izler; öncelikle işkencenin yardımıyla herkesin cadı ve büyücü haline getirilebileceğini ifâde eder:
Hâkimler beni dinleyin, sizlere büyücülerin nereye saklandığını göstereceğim; alın Cizvitleri, diğer tarikatların mensuplarını işkenceden geçirin, itiraf edeceklerdir büyücü olduklarını. Kim suçunu kabul etmekte direnirse, işkencenin üç-dört kez tekrarından sonra, suçunu itiraf etmek zorunda kalacaktır. Suçlamaları kabullenmemekte ısrar eden dik kafalılar, büyücülüğü desteklemekle, Şeytan tarafından hissizleştirilmekle suçlananlar, Şeytan çıkarmaya zorlanacak, vücutlarındaki tüm kıllar kesilecektir. İşkence suçlarını itiraf etmelerine kadar sürecektir. Daha fazla söze gerek var mı? Kilise Babaları, Kilise'nin saygın hukukçuları, ruhban sınıfının seçkin üyeleri; bu denli ince ve nazik beylere karşı durulabilir mi? Şayet daha fazlasını istiyorsanız, önce sizden kendinize işkence yaptırmanızı ve daha sonra bana yapılmasını istiyorum; sonunda bir de bakmışız ki hepimiz birer büyücü olmuşuz..
Köroğlu destanı Anadolu’da en sevilen destanlardan biridir. Yaşar Kemal İnce Memed’te bile bu destanı işler. Halkın, acımasız beylere başkaldırı destanı her zaman zalimleri korkutmuştur. Belki de o yüzden son yıllarda pek anlatılmamaya başlandı. Sorsanız kaç çocuk bilir Kırat’ı, Bolu Beyini, Köroğlu’nu? Bilmeli!
Samed Behrengi, “Bu Gelen Köroğlu’dur” kitabında kendi üslubu ile Azerbeycan versiyonu Köroğlu destanını anlatıyor. Dil sade, konu akıcı, içerikte güzel resimler var. Konu az biraz bizimkinden farklı. Bolu değil Tokat Beyi ile mücadele var. Tokat hakimi Hasan Paşadansa kötü adam Kel Hamza işlenmiş.
Kel Hamza; kel, hırsız, zeki, çirkin, ezik, kimsesiz bir adam. Toplumda itilip kakılıyor. Ezilmişliğin hıncını tüm insanlıktan almak istiyor. Kötünün de kötüsü. Tek derdi ezilmişliğin intikamını almak. Kendini ezen sömürü sistemine, adaletsizliğe karşı koymuyor. Ezilmişliğini KADER e bağlıyor. Çok tehlikeli bir bakış açısı. Dönüp toplumuza baktığımda bolca Hamza görmek beni huzursuz etti. Evet bir yetişkin olarak bu kitap sizi rahatsız edecek. İnsanların niye ezilmemesi gerektiğini, her canlının saygıyı hak ettiğini vurguluyor. Kötülüğün, karanlığın nasıl çoğaldığının resmini çiziyor.
Çok severek, heyecanla okudum. Kendi kızıma da okumayı planlıyorum. Özellikle ilk okul 3-4’ten itibaren okunabilir. Büyük-küçük herkese okuyun, okutun :)
Çepni Serhat'ın Yayımlanan İlk Eseri. Karadeniz'in Fatihleri: Türkân-ı Çepni
Ne anlatıyor bu eser? Neyi konu ediniyor?
Bu soruların yanıtlanabilmesi için, ilk olarak okuyucunun "Çepni Türkleri'ni" öğrenmesi gerek. Kimdir Çepniler? Oğuz boylarının biri, bir Oğuz - Türk boyu/kabilesi. Ve bunların yanında, hikâye
1903 yılının sonbaharında ve yağmurlu bir gecede Aydın’ın Nazilli ilçesinin Kuyucak köyünü bir gece eşkıyalar basar Köyde yaşayan bir karı kocayı öldürürler. Bu cinayetten onların tek çocukları olan Yusuf kurtulmuştur Henüz küçük bir çocuk olan Yusuf, anne ve babasının başında nöbet tutmakta, batta rahat uyusunlar diye onların başını yastığa