Anlatılan tüm o sevda dolu mektuplar...
Milena'yı dillere pelesenk eden Kafka
Frida'nın Diego Rivera'sı
Leyla'sına güneş olmak isteyen Ahmed
Nazım'ın aldattığı Piraye'si
mektuplarınız elbette, en azından birinizi avutmuştur...
Peki ya Mustafa Kemal'e yazılan bu mektup kimi avutmuştur?
Defalarca sürgün edilen bir yaşam...
Demokrasi ve laiklik
Bir replikle başlamak istiyorum bu incelemeye.
Bir film sahnesinde kadın konuşmacıya şunu sorar:
—Tanrı’nın bir mesajı olsa, hepimiz için tek bir mesajı gönderse ve bu tek satırlık bir mesaj olsa sizce bu ne olurdu?
Konuşmacı:
“Eğer bir halkın, kendi ölüm biçimini seçmekten başka hiçbir şeyi kalmadıysa eğer ezenlerden aldığı tek armağan umutsuzluksa halkın kaybedecek neyi olabilir?”
(J. P-Sartre)
Usta yazar Yaşar Kemal tarafından ilk olarak 1977 yılında aslında çocuklar için yazılmış bir masal. 1994 yılında yayımlanmış. Daha çok yetişkinlere hitap ediyor. Tarihin,
Halkın korkusunun ve cehaletin ürünü olan din, şirk dinidir. Peki neden? Zira müşrik dindarlar, yani şirk dininin tebliğcileri; halkın uyanmasından, bilinçlenmesinden, âlim olmalarından ve vaziyeti fark etmelerinden korkuyorlar. Halkın sadece sıradan ve her zamanki sabit bilgilere sahip olmasını ve bunun da kendi tekellerinde olmasını isterler. Neden? Çünkü halkın ilmî seviyesi ve bilinci artıkça, şirk dini yok olacaktır. Zira şirk dini cehalet sayesinde ayakta durur. Dolayısıyla halk uyandıkça,halkın idealleri ve adalet talebi arttıkça şirk dini sarılacak ve yıkılacaktır.
Mario Vargas Llosa çok büyük yazarsın.
Dünyada her şeyi yenebilirsiniz ancak geçmişinizi ve kaderinizi yenemezsiniz. Bu sözler romanda ''Teke'' olarak adlandırılan Trujillo hazretlerinin kulağına küpe olsun.
Trujillo tüm Dominik'e tam 31 yıl hakim oldu. Halkına daha doğrusu modern kölelerine yıllarca şefkat soslu tokatlar,
Tahir sami beyin kitapları ne oldu burada yazar kitabın sonunu okurlara bırakmış evet sizce bu bir kamyon dolusu kitap ne oldu insanların vefasızlığına kurban gidip sami beyin yanına mı gömdüler yoksa sami bey e bir kütüphane kurulup sami beyin ismi ve kitapları sonsuza dek yaşayacak mı evet ben kitaba şöyle bir son düşündüm gazeteci mustafa bey anlattığı sami bey hikayesi ile edebiyat ve gazete dünyasının dikkatini çeker sami amcamızın bir güzel hayali vardır kitaplarına sahip çıkılıp yaşatılması peki bir kitaba nasıl sahip çıkılır tabiki okunup paylaşılarak peki bir kitap en güzel nasıl paylaşılır tabiki kütüphanelerde elden ele dolaştırılarak ancak sami beyin hazin sonu burada başlar sami bey kitaplarını yaşatmak için mektuplar yazar ancak yaşayan hiç bir canlıya sahip çıkmayan biz nankör insanoğulları sami beyin ölümüne hiç ses çıkartmayız ve sami bey kitapları ile birlikte sessizce bir mezara gömülür ancak tüm uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter vicdan azabından uyuyamayan gazeteci mustafa bey alır sabah kahvesini çay ve simidini ve biz uyuyan insanları uyandırmak için başlar sami beyin hikayesini anlatmaya ve işte biz o anda uyanırız ve sami beyin çalıştığı yeri kütüphane yaparız ve sami beyin kitaplarını gömüldüğü mezardan çıkartırız ve erzincan tahir sami bey il halk kütüphanesini kurarız ve işte tahir sami bey ile kitapları sıcak bir tebessüm ile birlikte sonsuza dek yaşar iyiki varsın tahir sami amca
Özgürlüğü elde etmek için mücadeleyi kişinin içinden başlatması gerekiyor çünkü ancak bu vesileyle özgürlük yolunda sağlıklı bir adım atılabilir. Lakin temel ihtiyaçları karşılanmamış bir insandan özgürlüğünü talep etmesini beklemek bir deveden iğne deliğinden geçmesini beklemek kadar absürt olur. İşte bence bunun farkında olan sistem kişilerin özgürlük talebinde bulunmaması için hatta akıllarından bile geçirmemesi için onları karın tokluğuna çalışmak zorunda bırakıyor. Peki o zaman toplumun temel ihtiyaçlarını karşılarsak özgürlük talebinde bulunurlar mı? Ne yazık ki buna olumlu bir cevap vermek pek mümkün olmuyor. Çünkü o zaman da milliyetçilik, din vb. başka kurgularla adeta dikenli tellerle topluma sınırlar çiziliyor ve tellerin arkasında onları çok kötü bir dünyanın beklediğine inandırılıyor. Tüm bu baskılara, aldatmalara rağmen yine de özgürlük talebinde bulunan bireyler toplumdan sıyrılıp kendi fikirlerini dile getirir ölümü bile göze alarak. İşte toplumu şekillendirecek ve yönlendirecek bu bireylerdir. Malcolm X'in de dediği gibi "Bütün uyuyanları uyandırmak için bir tek uyanık yeter." Yani uzun lafın kısası özgür bir toplumda yaşamak istiyorsak özgür düşünen bireylere ihtiyacımız var. Özellikle bir toplumun gerçek manada özgür olabilmesi için o toplumdaki kadınların özgürleşebilmesi gerekiyor.