YAKUP BEY- Değişen sade ben miyim? Her şey değişti. Hükümet, millet, memleket, adet, sanat...
MARUF BEY - (Devam eder) Kıyafet, zarafet, sohbet...
YAKUP BEY- Terbiye, lisan...
MARUF BEY- İnsan, hayvan...
YAKUP BEY- Evet hepsi; hususuyla lisan... Lisan da ne demek? Dil! Dil! Yakında dilimizden bütün Arapça, Acemce kelimeleri atacağız, öz Türkçe yazacağız ve konuşacağız. Artık "Sabahı şerifler hayır olsun! " demeyeceğiz.
MARUF BEY- Selamı sabahı keseceğiz mi?
YAKUP BEY- Hayır, "Tünaydın!", "Günaydın!" diyeceğiz.
MARUF BEY- Türkistan'da böyle mi derlermiş?
YAKUP BEY- (Duralar) Zannetmem, hiçbir yerde demezler. Biz yeni icat ediyoruz. İcat edeceğiz!
MARUF BEY- Yani, sözün Türkçesi uyduracaksınız.
YAKUP BEY- Bravo! Şey... Pardon... Bin yaşa! İcadın Türkçesi uydurmaktır. Dil kurultayına sizi de çağırmalıyız, bilginizden faydalanmalıyız. (Maruf Bey'in elini yakalar, şiddetle sıkar, sıkar) Görüyorsunuz ya, her şey değişiyor, hepsi!