Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke
çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseydim diyorsanız,
o kitap bence gerçekten iyidir.
''Sonra kalktı, bize, başı derde girince filan
nasıl hiç utanmadan diz çöküp Tanrı'ya dua ettiğini anlatmaya başladı. Bize daima Tanrı'ya dua etmemizi söyledi. Onunla konuşacakmışız- nerede
olursak olalım. İsa'yı ahbabımız gibi filan düşünmeliymişiz. Bize kendisinin İsa'yla nasıl konuştuğunu anlattı.
Araba kullanırken bile konuşurmuş İşte buna bitmiştim. Bu sahtekar herifin, arabasını birinci vitese alırken
İsa'dan daha bol ceset dilemesini gözümün önüne getiriyorum.
"Sen benim yerimde olsan ne yapardın?" dedi. "Doğru söyle bana, evladım."
Beni çaktırdığı için çok fena dertlendiğini anlıyordunuz. O zaman ben de biraz dalga geçeyim dedim. Ona
gerçek bir geri zekâlı olduğumu, işte bunun gibi zırvalar söyledim. Onun yerinde olsaydım, aynısını benim de
yapacağımı, öğretmenliğin ne kadar zor bir şey olduğunu kimsenin bir türlü anlamadığını söyledim. Bu gibi
zırvalar işte. Hep bildiğiniz palavralar yani.
Đşin gülünç yanı; bir yandan böyle palavra sıkarken, bir yandan da başka bir şey düşünüyordum. Ben New
York'lu-yumdur. Central Park'taki gölü düşünüyordum, şu Güney Central Park'taki yapay gölü. Göl donup
buz tuttuğunda, ördeklerin nereye gittiğini merak ediyordum. Acaba, biri kamyonla gelip onları hayvanat
bahçesi gibi bir yerlere filan mı götürüyordu, yoksa kendileri mi uçup gidiyorlardı?
"Yok olmaktan, artık var olamamaktan öylesine korkar ki insan, varlığını ebedileştirmek gayesiyle hiç yorulmadan saçar döllerini etrafa. Yüzyıllardır bu böyle olagelmiştir. Bu içgüdüsel amacını yine sözümona insanileştirmek, diğer türlerin çoğalma eyleminden farklı kılmak için aşkı türetmiştir. Aşk üremenin âdemin lügatindeki şekil değiştirmiş halidir. Aşk tantanayı seven insanoğlunun çoğalarak yayılmasını kolaylaştırması için uydurulmuş bir safsatadan başka bir şey değildir."
"Hep kendi dertlerinizden bahsediyorsunuz, benimkilerin farkında değilsiniz. Anlatacağım, dinleyin! Ama aklınızla değil, ondan korkuyorum, kalbinizle dinleyin."
Kiminin dikenleri vardır
Katlanamaz üstüne.
Hep dikine durur
Delmemek için gövdesini.
Kiminin yoktur bir tek kemiği,
Doğrulamaz ayaklarının üstünde.
Ona göre varsa yoksa kendisi,
Dürülüdür ütülü bir mendil gibi
Ben eğilmem gündüz ama
Geceleri kanatırım kendimi
Ben bir söz söylediğim zaman,
Kendine küçük bir pıtrak edinir.
Çok sürmez anlar başına geleceği,
Çarşılarda pazarlarda ondan selam kesilir.
Ben birini sevdiğim zaman
Göğünü durmadan genişletir.
Ama herkes rahattır kozasının içinde,
O sevgi artık kimsesizdir.
Ölsem ayıptır, sussam tehlikeli
Çok sevmeli öyleyse, çok söylemeli.