oe Wright’ın 2005 yapımı Pride and Prejudice filmi, Jane Austen’ın kaleminden düşen o zarif cümleleri sinema perdesine hem yağmurla hem pastel tonlarla taşımayı başaran bir görsel edebiyat şöleni. Keira Knightley, Elizabeth Bennet olarak her cümlesini âdeta bir dönemin Twitter’ı gibi kurarken; Matthew Macfadyen’in Mr. Darcy’si ise “duygularımı söyledim ama suratım hâlâ taş” okulunun onur öğrencisi.
Film boyunca sadece aşk değil, sınıf farkı, toplumsal beklentiler ve içsel gurur da dans ediyor hem de keman eşliğinde. Yönetmen Wright, kamerayı Elizabeth’in etrafında öyle döndürüyor ki, neredeyse “duygu cirit atıyor ama kimse ağzını açmıyor” diye bir tür tanımlayabiliriz.
Ve yağmur sahnesi... Ah o yağmur! Darcy'nin “Seni seviyorum, inadına, mantığıma rağmen” tiradı, dünya romantizminin UNESCO mirasıdır artık. Pride and Prejudice (2005), göz kırpmadan Shakespeare’le flört eden, Austen’la nişanlanan bir başyapıt. Gururun gölgesinde aşk, önyargının içinde derin bir sükûnet var. Ve evet, Darcy hâlâ kalbimizi 19. yüzyılda rehin tutuyor.