Bazen görmek de yetersiz kalır hissetmek gerekli.
Sayfa 10
İnsan Ve Emek
Bir sergiyle geldi bahar Ne don vurur, ne meyve verir Öylece bir çiçek düşlemesi Ne güzel bir oyundur canım Taşlara bakan gözün çiçeği görmesi Benim memleketimde bugün Kırk elli bin liradır
Reklam
160 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
Yeni Turan ideolojisinin kadın kahramanı Kaya ve kavuşmadığı sevdiceği Oğuz. Halide Edip'in üt ütopik eseri olan Yeni Turan Kaya'ya ideoloji arkadaşının hayatını evlilikle bağışlayacağını söyleyen Hamdi Paşa ile evlenmesinin sebebini bilen ama ölüm döşeğindeki Oğuz'dan bunu saklayan Asım'ın pişmanlık duyması üzerine onun ağzından yazdığı Milli edebiyat eseridir. Roman Oğuz'un ölümünü öğrenen Kaya'nın Hamdi Paşa'yı terk etmesiyle biter. Roman bilgin ve eğitimli türk kadını motifini güzel yansıtmış ve bunu vurgulamıştır. Kadın toplum için her şeydir. Kadın uyanırsa toplum değişir.
Yeni Turan
Yeni TuranHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 2016623 okunma
En güzel şiirler kütüphanede yerini aldı :)
Buymuş meğer Türk’ün Kızıl Elması! Böyle demiş Oğuz Han’ın yasası! Yaşasın ırkımın Turan ülküsü…. 🇹🇷
256 syf.
6/10 puan verdi
6 adet kısa bilim kurgu öyküsünden oluşuyor kitap. İlk öykü kesinlikle çok iyiydi. Yapay zekanın insan zekasının önüne geçişi ve kendi iradesine sahip oluşu gerçekten korkutucu. Ama genel itibariyle ilk öykü gayet güzeldi. Daha uzun halini okumak isterdim. Sonraki öyküleri ise çok sevemedim, konuyu tam anlayamadım, ne okuyorum ya hissiyatı oluştu. Olayı anlayana kadar zaten öykü bitmiş oluyor. İlk öyküye göre de epey kısalar zaten ama sevemedim.
İleri Sar
İleri SarKolektif · Dex Kitap Yayınlar · 202322 okunma
"Sen eğer milletinin ne kadar büyük ve kuvvetli olduğunu bilmeyen bir zavallı isen, eğer milli ve mukaddes mefkurenin hayat verici nurları senin ruhuna akşetmemişse mutlaka gülecek ve: —           Hakikaten ne uzak bir hayal... diyeceksin. Fakat emin ol ki yanılıyorsun. İhtimal senin duymadığın ilahi bir nefes ürperten ve uyandıran hararetiyle bütün Turan’ı sarıyor... Muhitindeki değişikliği, hareketi görmüyor musun? İstersen bu hayat ve halâs alametini hayal farzet. Lâkin bütün hakikatlerin evvelâ bir hayâl ve tasavvur derecesi geçirdiğini unutma. Ve hatırla ki fiilin meşimesi fikirdir."
Reklam
"Pekin ve Roma yolundaki coğrafi, içtimai şartlar Türk milletine saf ve sağlam bir ahlak, demir ve çelikten bir seciye kazandırdı. Bu seciye sayesindedir ki Asya'nın bütün tac ve tahtları Türklerin oldu."
"Bir insanın nasıl ruhu, hissi ve vicdanı varsa milletlerin de içtimai ruhları, hisleri ve vicdanları vardır. Ve mefkureler milletlerin bu vicdanından doğar. Asla birkaç kişinin eseri değildir. Her milletin kendi varlığını mukaddes bir hale içinde duyması atesin bir idraktır ki buna mefkure derler. Mefkuresi olmayan bir millet ölmüş demektir. Çünkü bu suretle fertler milletin varlığını duymuyor ve canını onun uğrunda fedaya hazır bulunmuyor demektir."
Karanlığın en koyu anında başlar ya aydınlık, öyleyse sabahın gelmesi çok yakın.
Sayfa 10
"Şehirde asla gece olmuyor." diyor yazar. "Yalancı bir aydınlıkta, uzatılmış günlerin yorgunluğuyla gündüzleri akşama, akşamları sabaha ekleyip duruyoruz." Konuşmayı kışkırtan karanlığın büyüsünü hangi genç gönle dinletebiliriz ki! Ürpertili oyun gecelerini... Zifiri karanlıkta oynanan saklambacın tadını bugünkü çocuklar ne bilsin! Nasıl anlatmalı onlara çamurdan oyuncak, telden araba yapmayı, üstüne atladığımız çubukla sokakları tozu dumana katmayı!..
Sayfa 156
Reklam
Cennet kokulu evler, o evlerde her sahur yenen temcit pilavları, birden çocukluğumun düş denizine götürdü beni. Babam rahmetli de otuz Ramazan sahurunda pilav yerdi; ama bulgur pilavı. Tereyağı, kokusu evin her yanını bir ıtır gibi kuşatan tereyağı lengerin (ortaya konan pilav tabağı) dibine göllenirdi. Pilavın yanında da armut değil, üzüm hoşafı olurdu. Ben karaüzüm hoşafına bayılırdım, bir de erik hoşafına...
Sayfa 155
Unuttuğumuz nice hasletleri zarifane hatırlatan da yazar. Örnekse, söz orucuna girmeyi fısıldıyor şifalı bir sır gibi. "Sonra anladım ki kelimeleri olur olmaz sarf etmemek, eskitmemek gerek. Söyleyince şifa gibi çıkmalı ağızdan. Varıp bir gönlü mamur etmeli. Bir savaşı bitirmeli Yunus'un dediği gibi. Susmanın erdem olduğu zamanlar vardı. Allah dostları 'kıllet-i kelâm' derlerdi buna... Az yer, az uyur ve az konuşurlardı. Kâmil insanın vasıflarından biriydi az konuşmak. Sözlerin boşlukta yitip gitmediğini düşünürdü onlar. Her harfin kaydı tutuluyordu ve hesabı verilecekti."
Sayfa 155 - Alıntı Ali Çolak'ın Bilmem Hatırlar Mısın adlı kitabından
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.