Orhan Kemal, bu romanıyla işçileri konu edinen ilk yazarlarımızdandır. Roman, üçüncü tekil şahışla olup ilahi bir bakış açısıyla karakterlerin bilincine girilir, olay ve olgular okura aktarılır. Kurgu ilmek ilmek örülüp nedensel bağlara dikkat edilmiştir. Her nesnenin bir işlevi vardır. Örneğin, Yusuf’un aldığı gaz lambası sınıf atlamanın simgesi olarak karşımıza çıkar. Kemal, köyden kente göç aşamasında hemşehrilik kültürünün nasıl kentte paramparça olduğunu, cemaat kültüründen cemiyet kültürüne geçişin sancılarını, bireyciliğin dayanışma duygusunu yok ettiğini, paranın tüm değerlerin üstünden silindir gibi geçtiğini, emekçilerin nasıl cahil olduklarını, inandıkları dini bile sorgulamadıklarını, ücretlerine el koyan ırgatbaşlarının sömürüsünü görürken, emek-sermaye çelişkisini görmediklerini, artık ürünle zenginlerin nasıl zengin olduklarını, her şeye kadere bağlayan halkın çaresizliği ve yoksulluğunu, kadın bedeninin sömürüsünü vb şeyleri dile getirir. Romanda Hasan, Fatma ve Ali kurban olarak karşımıza çıkar. Yusuf kimi kez yalakalık yapar, kimi kez uzlaşmacı bir tavır alır, kimi uyanık davranarak meslek sahibi olur. Yazar, bu karakter üzerinden bizlere hangi tip insanın şehirde ayakta kaldığını gösterir. O günlerden bu günlere geldiğimizde ise, halen emekçilerin ezildiğini görüyor, insanın kazanma ve ihtiraslarının sınır tanımadığı bir dünyada felaketlere nasıl gebe olduğunu şu günlerde yaşıyoruz.