Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir gece erkeklerden konuşurken, "Ben senden farklı düşünüyorum.." dedi, "..hayat ölüme akıyor. Doğumla ölüm arasına sıkışmış kısacık bir zamanımız var. Eğer hak ediyorsa, bir erkeği doyasıya mutlu etmekten niçin kaçınalım? Erkeğin kulu kölesi olmak, ona yaltaklanmak değil bu. O başka bir şey, aşağılık bir durum. Yalnız kadınlara özgü öyle incelikler, özellikler, dikkatler var ki hayata tat katıyorlar. Bunları cimrilik edip ölüme mi taşıyacağız? İnan bana, hepsi yankı gibidir, insana çoğalarak döner. Babanın bile beynimi ve yüreğimi, bacaklarımdan sonra fark ettiğini sanıyorum. Ama sonra saygısı, şefkati, özeni ile beni kat kat aştı."
Neyin hayır, neyin şer olduğuna acele karar vermemeli. Şunu öğrendim. En ters olayın içinde bile bir güzellik çekirdeği bulunuyor. Zamanı gelince çatlayıp açılıyor.
Reklam
"Biliyor musunuz.." dedim, "..ben kötü günleri çok çabuk unuturum. Ama sizin şunu hiç unutmamanızı dilerim. Yurdu yurt yapan, taş toprak değil, orada insanların yaşıyor olmasıdır. İnsansız yurt olmaz. O yüzden yurtseverliğin ilk şartının, insanlara, suçlu bile olsalar, insanca davranmak olduğunu sanıyorum."
Kaba, kestirme, küt bir üslupla konuşuyorlar. Bir yandan kadın erkek eşitliğini, kadın haklarını savunuyorlar, buna ilkeller dışında kim itiraz edebilir ama bir yandan da erkekçe yöntem ve davranışlara özeniyor, kadınca olan her şeyden utanıp kaçınıyorlar. Bunun çok komik bir çelişki olduğunu anlatmaya çalışıyorum ama dinleyen kim?
Sayfa 140
M. Kemal Paşa: "Sevgili çocuklar, arkadaşlarımla birlikte ne yap­tıksa sizin için yaptık. Sizin mutluluğunuz, sağlığınız, başarınız, özgürlüğünüz, onurunuz için yaptık. Başınız dik gezin diye yaptık. Sizin temiz sevginiz bizim için en büyük armağandır."
Reklam
"Atatürk bu yoksul, ilkel, geri, çağdışı toplumu çağa açan, Anadolu aydınlanmasını başlatan, Türkiye'yi kal­kındıran insandır. Bu konuda da örneği yok. Bu nedenle de bazı yabancılar Atatürk saygımızı ve vefamızı anlamıyorlar. Kavrayamıyorlar. Çünkü tarih­lerinde böyle biri yok. Yazık ki saygı ve vefamızı an­lamayan bazı yurttaşlarımız da var. Çünkü tarihimizi doğru bilmiyorlar. Bilseler, onlar da bizler gibi saygı duyar, vefa ve minnetle anarlar .."
"Yeni devlete Osmanlı'dan kalan maddi miras hak­kında, birkaç sayı vereyim: Okur yazar oranı erkeklerde yüzde yedi, kadınlarda binde dört. Kişi başına düşen milli gelir dört lira. Bebek ölüm oranı yüzde seksene yakın. Mühendis sayısı 40. Halkın yüzde doksanı köy­lü. Hititlerden kalma usullerle tarım yapılıyor. Teknolo­ji yok denecek düzeyde. Maliye batık. Vergileri yabancı bir kuruluş topluyor. Anadolu'da dört bin kilometreye yakın demiryolu var ama bir metresi bile Türklerin de­ğil. Türkiye Cumhuriyeti'nin devraldığı maddi miras işte böyle: Ortaçağda yaşayan bir millet. Atatürk bu yoksul, ilkel, geri, çağdışı toplumu çağa açan, Anadolu aydınlanmasını başlatan, Türkiye'yi kal­kındıran insandır."
' Bir gün nasıl olsa görürüm. Dünya sanıldığı kadar büyük değil. Bir yerde rastlaşırız. '
Sayfa 59 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
"Çanakkale bir dirilişti, Türkün geri dönüşüydü, Milli Mücadele'nin ve Cumhuriyet 'in habercisi, taç kapısı, arifesiydi, ' yeni Türkiye 'nin önsözü'ydü."
Reklam
Dünyaya egemen Batılı yöneticiler bu meydan okuyuşa güldüler, Sevres'i reddedenleri ' çılgın' diye küçümseyip aşağıladılar..Ama bu çılgınlar inanılmaz işler başarmaya başlayınca gözleri açıldı. Emperyalizmin askerlerini, paralı askerlerini, ajanlarını,işbirlikçilerini,kandırdığı hainleri,gafilleri, akılsızları,yüreksizleri yenip duruyorlardı. Namuslu gözlemciler 'çılgın' sözcüğünü, bu kez bu emsalsiz yurtseverleri övmek için kullanır oldular.Çılgın sözcüğü böyle bir dönüşüm yaşadı. Bu sözcüğün Milli Mücadele sürecini en iyi özetleyen sözcük olduğunu sanıyorum.
Sayfa 11 - Önsöz 11Kitabı okudu
M. Kemal Paşa ziyarete gelen Refik Şevket Bey'e telgrafları gösterdi, "Bir millet bağımsız olmak için kendi bir bedel ödemeye hazır değilse kim ne yapabilir.." dedi, "..Biz can havliyle dirildik, uyandık, olağanüstü bir iş başardık. Şimdi bu uyanışı sürekli kılmak için çalışmalıyız." Refik Şevket Bey "Umarım artık uyuma- yız" dedi. M. Kemal Paşa daha da ciddileşti: "Emperyalizm bizi affeder mi? Yüz yıllık emeğinin ürünü Sevr'i ve Üçlü Anlaşma'yı tarihe gömdük. Hevesi kursağında kaldı. Affetmez. Bizi yine uyutmak, istediklerini yaptırmak isteyecektir. Onun için gözümüzü daima dört açmalı ve çok çalışmalıyız. Tarihimizi iyi bilmeli, bağımsızlık bilincini güçlendirmeliyiz."
"Aşk doğal afete benzer kızım.." dedi, "..İstemekle gerçekleşmez ki. Kendiliğinden gelir."
Sayfa 18
"Bu savaşta milliyetçilerin yenilmesini bekleyen ve isteyen bazı Osmanlılar da vardı: Padişah, padişahçılar, hilafetçiler, yobazlar, işbirlikçiler, casuslar, hainler ve ayrılıkçılar. Bu gafil, dar, sığ, hain kafaları yetiştiren düzende yaşayabilmek için ümidini Yunan galibiyetine bağlamıştı."
Sayfa 296 - Bilgi Yayınevi, 105.Baskı, Eylül 2005, AnkaraKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.