YERLİ MİLLİ DESTAN : 15 TEMMUZ !!
2017'de 15 Temmuz'un birinci yıldönümü için hazırlanan afişlerde, Türk bayrağı taşıyan coşkun halkın karşısında başı elleri arasında, gözyaşları içinde bir "Türk askeri " resmedilmişti. Çok geçmeden, afişlerde "Türk askeri " diye gösterilen askerin aslında bir " Amerikan askeri " olduğu ortaya çıktı. Fotoğraf, 1991 'de Körfez Savaşı sırasında David C. Turnlcy tarafından çekilmiş ve Detroit Free Press'te yayımlanmış ödüllü bir fotoğraftı. Oradaki Amerikan askeri, fotomontajla "Türk askeri " yapılıp 15 Temmuz afişlerine konulmuştu. Afişlerde, bilinçli veya bir bilinçaltının yansıması olarak Türk milleti ile Türk ordusu karşı karşıya getirilip Türk askeri aciz gösterilmiş, bunun adına da "15 Temmuz Destanı" denilmişti.
Sayfa 349 - İnkılalp Yayınevi 2. Baskı 2018Kitabı okudu
Tehlikelerle Çevrilmişiz
Tehlikelerle çevrilmişiz... Yabancı tehlikesi vardır, çalışıyorlar. Şeriatçılar tehlikesi vardır, çalışıyorlar. Hilafet, saltanat tehlikesi vardır, çalışıyorlar. Şurada burada muhalefeti geçim vasıtası yapmak, hırslarını muhalefetle doyurmak isteyenler vardır, çalışıyorlar. Hırsızlar, çapulcular vardır, çalışıyorlar. ..... Bazı noksanlarımız olabilir. İdealist arzulara uymayan şeyler, yerinde olmayan bazı işler, bazı hareketler bulunabilir. Türk milleti hesabına paylaşmayacağımız hiçbir şey yoktur. Her şey milletindir. Eksiklikleri ayrılıkla değil, birbirimizi eleştire eleştire birlikte, el birliği ile yoluna koyabiliriz. Mutlaka birleşeceğiz. İktidar yanlısı, muhalif ayrımını tanımıyoruz bile. Biz tarihin kaydedebildiği en büyük bir davanın bayrağı altında toplanmış Türk ihtilalcileriyiz, o kadar. Mahmut Esat Bozkurt 13 Ağustos 1931 Anadolu Gazetesi
Sayfa 474Kitabı okudu
Reklam
Avrupa'dasın, belki zaman değişir ve yolun Türkiye'ye düşer. O zaman o gurur ve imanla: -Dünya'da, Türk bayrağı altında yaşamak şerefini kazanan bir millet varsa o da bu millettir, diyeceğine candan inanırım.
Sayfa 189
Önce ellerine baktım. Herhangi çilli bir çocuk eli, uyuyan bir çocuk gibi göğsünün üstünde. Bu ellerin kurşunla oynamış olduğunu düşündüm. Elimi elinin üstüne koyarak bir kardeşle veda eder gibi vedalaştım ve bayrağı üzerine çektim, sonra, yalnız kalmak ve hava almak istediğimden dışarı çıktım.
Can Yayınları E-Kitap 1. Sürüm Ocak, 2014, İstanbul( 2013, 8. Basım dikkate alınarak hazırlanmıştır) pdfKitabı okudu
Ekmeğini yemediğiniz milli/dini hiçbir şey kalmadı.
"Dergâhta bulunan Türk bayrağını kutsal sayarak vatanı milleti sevmenin imandan geldiğini söylerdi. Çanakkale'de şehit olan askerlerin bu dergâhlardan yetiştiklerini, bu bayrağı devam ettirmemiz gerektiğini, taraf-ı ilahi yani Allah adına çalışmamız gerektiğini anlatırdı."
Sayfa 110 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İsviçre'de yayınlanan "Freie İnnerschweiz" (Lozan) 2.5.1960 sayısından: "Dün, İngiltere, Kanada, İtalya, Fransa ve Almanya Hariciye Vekilleri, Amerikan Hariciye Vekili Herter'in başkanlığında İstanbul'da toplandılar. Şehir ölü gibiydi. Ve tümenlerce askeri birlikler tarafından, silahsız bir düşmana karşı kapatılmıştı. Cadde kavşakları tanklarla tutulmuştu. Sert bir muhasara halinde ve Askeri Valinin (Örfi İdari Kumandanının) emrettiği 24 saatlik sokağa çıkma yasağının tevcih edildiği düşman, hakim siyasi diktatörlüğe, siyasi bakımdan tefessüh etmiş bir idare aleyhinde ve demokrasi lehinde nümayiş yapan öğrencilerden başka kimse değildi. Bugün tekrar nümayiş yapıldığı taktirde, Askeri Valinin 15 numaralı günlük emrinde ilan ettiği gibi, Türk bayrağı taşısalar bile nümayişçilere ateş edilecekti…"
Sayfa 416 - Remzi Kitabevi
2007 yılının Nisan ayı türbülans ayıydı. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, karargahta basın toplantısı yaptı, "Cumhuriyet'in temel değerlerine sözde değil, özde bağlı bir cumhurbaşkanı seçileceğine inanıyor, umut ediyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Sezer, Harp Akademileri'nde konuştu, "rejim hiçbir dönemde bu kadar büyük
Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal *** Cemal Paşanın gönderdiği bir mektupta, bizim vaziyet ve işlerimizle uymayan ve hâlâ eski zihniyetin idaresine matuf tavsiyelerinden anlaşıldığına göre, kendisi Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetini keyif ve arzuya göre idare edilir zannediyor. Ben milleti, İttihat ve Terakki bayrağı altına davet edemem. Ankara'ya nasihat vermek değil, Ankara'nın tamamen noktai nazarı ve talimatı dairesinde hareket etmekle faydalı olabileceklerini ve binaenaleyh, fikrini tashih edinceye kadar, kendisi ile münasebetimin devamında mazur olduğumu tebliğ etmenizi rica ederim.»
M.Kemal ile Cemal Paşa mektuplaşmaları.Kitabı okudu
“Gençler, hepiniz birer Türk bayrağısınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin, yere düşürmeyin..!"
Reklam
Sonuç olarak diyebiliriz ki laiklik yani fikir ve vicdan hürriyeti, bütün devrimlerimizin temeli, ruhu, özü hatta kaynağıdır. Laik olmayan bir devlet, demokrat olamaz çünkü demokrasinin ilk şartı, fikir ve vicdan hürriyetidir. Laik olmayan ulusun bağımsızlığının da bir anlamı yoktur. Çünkü bayrağı hür fakat fikir ve vicdanı tutsak bir ulus, acınacak bir topluluktan başka bir şey değildir. Hele laik olmayan bir ulusun hürriyeti ise tartışma konusu bile olamaz. Orada hürriyet, korkunç ve tehlikeli bir kelimeden başka bir şey değildir. Şu halde memleketimizin selameti ve yürüdüğümüz olumlu yolların korunması ve daha da ileriye götürülmesi adına, asla tavizde bulunmayacağımız bir prensip varsa, o da laikliktir. Türk ulusunun hür ve bağımsız, medeni ve ileri bir memleket olabilmesi ancak bu prensibe sıkı sıkıya bağlı kalmasıyla mümkündür. Laiklik prensibinden şu ya da bu düşünce ile en küçük de olsa herhangi bir sapmada bulunmak, memleketi uçuruma ve ölüme sürüklemek olur. “Tanrı ile kulun arasına girilmez.” atasözümüz, laikliğin Türk ruhundaki özlülüğünü ve köklülüğünü ne güzel belirtmektedir.
Çöle gömülen bir senelik Türk enerjisi, herhangi bir planın içine toplanır ve teksif olunursa, dört beş senede bir memleket yapmaya kâfidir. Türk enerjisi, ancak, planlanmış, nizamlaşmış, inzibatlaşmış bir çarka takıldığı zaman mucizeler doğurur. Hiçbir tarafı yapılmamış olan bir vatanın bayrağı Kahire'ye dikilmek için havaya giden bu enerji Anadolu'yu zengin ve ümranlı bir vatan yapmak için hiçbir vakit kullanılmadı. Türk, harbde kullanılmış, kıymetlendirilmiş, destanlaştırılmış, sulhte ise bırakılmıştır.
Sayfa 150Kitabı okudu
Unutmayınız ki, halkımız iktidar sahipleri ne demek, bilmez. Halkımız devleti bilir, onu tanır. Karakol, köy kapatmak çare değil. Daha çok karakol açacaksınız, açtığınız her yerde Türk bayrağı dalgalanacak.
Kore'de bile Müslümanların mevcudiyetinin orada çarpışan Türk askerlerinden ötürü gerçekleşmiş olması başka türlü nasıl açıklanır? Müslümanlar inançlarının bayrağı altında dövüşürler. Şarkıları ile dövüşür ve kazanırlar. Yani Müslümanların savaşları ne sanatı alçaltan insanların, ne de muhayyileyi inkâr edenlerin savaşıdır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.