Zamanında bir video izlemiştim KPSS için oradaki beyefendi anlatıyordu bir anısını. Biri kızını getirmiş okula kayıt için ve şöyle demiş 'hoca buna okuma öğret ama yazma öğretme .' E tabi haliyle merak edip sormuş öğretmenimiz de 'niçin ?' diye aldığı cevap da 'yarın öbür gün erkeklere mektup yazar' olmuş. İşte biz
İki ciltten oluşan bu kitabı okumaktan gözünüz korkuyorsa, akıcılığından hiç şüpheniz olmasın. Kitap, bir denizci olan Edmond Dantes’in en mutlu gününde suçsuz yere hapse atılmasıyla başlıyor. Hapiste kaldığı sürede, bunu yakınım dediği insanların planladığını öğreniyor ve bir intikam yemini ediyor. Ne suç işlediğini bile bilmeden karanlık bir
Dört erkek, iki kız kardeşlerdi. Kardeşlerin en büyüğü, Manisa Edebiyat Fakültesini kazanıp Üniversite'de ilk yılına başlayacağı zaman kendisinden küçük olan diğer iki erkek kardeşi okulu bırakıp ağabeylerini okutmak için ilk fedakarlıklarını yapacaktı. İki kız kardeşleri ise ağabeylerine ömür boyu annelik yapacaktı. Altı kardeşin tümü
Kitabı, başlangıcından itibaren ele almamız gerek. Osmanlı için yazılan kitaplarda direkt olarak Padişah ve hikayelerine girişler yapılıyor ve bunu yapanların çoğunu da okurken insan ister istemez hani güzel bir başlangıç bekliyor. Bu kitap oan sahip. Güzel bir önsöz, hem Bizans, hem Osmanlı, hem Batılı hem de Günümüz tarihçileri kâle alınarak
.
Aytmatov’la ilgili yapılan çalışmalarda onun için çok güzel sıfatlar söylendi. Bunlardan bazıları şunlardır: “Türk dünyasının yıldırım sesli manasçısı”, “Bozkırdaki Bilge”, “Modern Homer”
Cengiz Aytmatov, aydın bir anne babanın çocuğu olarak 1928 yılında Şeker köyünde doğdu. Küçük yaştan itibaren Rusçayı öğrendi. Veterinerlik yaptı.
Türkan Saylan’ın hayatını anlatan kitabımız,onun mektupları ile onun ağzından anlatılmış.Gözyaşlarımı tutamadım zaman zaman.İdealleri uğruna durmadan,yılmadan,yorulmadan çalışan bir kadın o.Karşılaştığı tüm zorlukları aşmasını bilmiş.Hamile iken verem olmuş,lohusalıktan sonra tekrar veren olup ameliyat olmuş.Çocuklarına bakabilmek için savaş
....
Türkiye’nin yeni bağımlılığı: TikTok
Bir süredir mobil uygulama marketlerindeki listelerin ilk sıralarından düşmeyen bir uygulamanın yarattığı şaşkınlığı izliyoruz. Bu uygulama başka ülkelerde lise çağındaki gençlerin favorisiyken, Türkiye’de nedense alt-orta sınıf yetişkinlerin vazgeçilmezi hâline geldi. Evet, TikTok’tan
“İnsanlar kötülüğe akın akın gider,
Kolay ulaşır ona.
Yolu düz, yeri yakındır kötülüğün.
İyiliğin önüneyse, alın teri koymuş Tanrılar.”
Kitap incelemesine başlamadan evvel, kitabın çevirisinden ve çevirmenlerinden bahsetmek gerekiyor. Çeviri iyi olmuş deyip, bir cümleyle geçmek haksızlık olurdu. Kitabı okumaya başlamadan önce, mutlaka önsözü
Okuduğum eser Doç. Dr. Şirin TEKELİ’ nin ve Doç. Dr. Meryem KORAY’ ın 1991 yılında, TÜSES’ in de katkılarıyla, yazmış olduğu Araştırma-İnceleme türündeki “ Devlet- Kadın- Siyaset ” adlı eseridir. Araştırmanın konusu, Avrupa Konseyi ülkelerindeki, (aynı zamanda araştırma evrenini yansıtır) kadın-erkek eşitlik kurumlarının örgütlenme şekilleri ve bu
HANAN BEY
“İnsanlar uzaklara giderken yanlarında götüremediği sevdiklerini yüreğinde taşırmış.”
Topal Selim, Ökkeş, Abdülkadir, İbrahim amca, Hanan bey, Hamo ve diğer karakterler ile geçmişte yaşanmış hayatları okurken hep birlikte yaşadık. Eserde çok fazla karakter vardı, ancak hikâye içinde başka hikâyeler olduğu için mecburen o kadar
Okuduğum kitapta Meftun adlı düzenbaz bir kişinin okumak için buyuk umutlarla amcasının yardımlarıyla eğitim için Paris'e gönderilip orada okumak yerine gezmeye eğlenmeye ve o zamanın tabiriyle alafrangalığı öğrenmeye çabalamaya uğraşmasiyla birlikte hiçbirşey öğrenemeyerek kendisine destek veren amcasının da ölümü üzerine evine dönerek ailesinin başına geçmesi ve orada öğrendiği usulleri ailesine tatbik ettirmeye çalışmasıyla ailesinde meydana gelen biraz komik ama acı ve elim olaylar silsilesini anlatıyor.Tabiri yerindeyse tilkinin kümese girmesiyle olan yıkıcı etkiyle Meftun'un evine dönmesi birebir sayılır.Meftun'da ağır basan iki özelliği alafrangalığı ve çok paragöz olması.Bu nedenlerden ötürü kendi ailesini uçuruma sürüklediği yetmediği gibi komşusu Kasım Bey'i ve çocuklarının akıbeti evdekilerle aynı oluyor.Kitap insanın içinde bulunan bencillik hırs ve ihtiraslarinin ne boyuta gelebilir hem de bu ailesini ve çevresindekileri mahvetme uğruna bile olsa? Sorusunu cevaplıyor.Kitabi tek başına özetleyen bir cümle var ki bütün romana bedel:'insanlar kendilerinden daha ahmaklarının zararına refahlıklarını kurarlar'
Kitabın her yerinde alintilayacak o kadar güzel yerler var ki ayrıca kitapta Mösyö Makferlan'ın cenazeye gelenlere yaptığı konuşmasının anlatıldığı yerler tek başına önemli bir yer teşkil ederken kitabın sonundaki Meftun'un son mektubu ise baslibasina insanın özünü anlatıyor.
Türk edebiyatının muhteşem bir klasiği olarak mutlaka okuyun diyorum...
“Yumurta da taşın üstüne düşse, taş da yumurtanın üstüne düşse, olan yumurtaya olur.”
Kıbrıs Rum Atasözü ile başlayan Alev Alatlı’nın 1985 basımlı romanı “Yaseminler Tüter Mi Hâlâ?", Eleni Kio Marias isimli bir kızın hayat hikayesine yer verir. Eleni’nin hayatı tüm canlılığı ile okuyucuya sunulurken, italik yazılı vakanüvisler eliyle
Necmettin Erbakan (29 Ekim 1926, Sinop - 27 Şubat 2011, Ankara), Türk siyasetçi, mühendis, akademisyen ve Türkiye başbakanı. Başbakanlık görevini 28 Haziran 1996 ile 30 Haziran 1997 tarihleri arasında sürdürmüştür. 28 Şubat sürecinden sonra istifa etmeye zorlanmıştır ve kendisine 5 yıl süreliğine siyaset yasağı getirilmiştir. Kayıp Trilyon
Uzun zamandır okuduğum en güzel romandı. Sanırım Çanakkale Savaşının üzerimde bıraktığı destansı etkisi ve hüznü, benim bu kitabı beğenmemin en büyük sebebi. Çünkü Çanakkale beni her zaman etkileyen bir savaş olmuştur. Tarih sahnesindeki yeri ve önemi anlatılırken her zaman tüylerimi diken diken eder.
Hakkında yapılan eleştirileri okudum, hak da