“Alemdağ’da Var Bir Yılan”
Merhaba, biz Sait Faik Abasıyanık ile barıştık!.. :))
Evet evet barıştık diyorum çünkü ilk okuduğum kitabında (Sarnıç) onunla pek anlaşamamıştık (nedeni zaman/mekan da olabilir), şimdi ise onun öykü ağzını anlamakla birlikte pek mütevazı, şahsına münhasır ve kalbi iyilik dolu bir yazar olduğunu kavradım ne mutlu kii... :)
Bunda yeni pek yeni Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi olmam ve bir hikayenin nasıl değerlendirileceği konusunu kısmen ve naçizane öğrenmiş olmam da etkili olmuş olabilir. (mi acaba?) :))
Yazarın edebi yaşantısına baktığımızda çok sayıda öykü yazıp, bunları da hikaye kitabı haline getirmiş olduğunu görüyoruz. Yazdığı nispeten az sayıda romanı da okumak amacıyla merak etmekle birlikte okumadığım hikayelerini temin edip yazarı okumaya devam edeceğim ben sayın okurlar, sizlere de iyi okumalar ve iyi günler dileriz!.. ️
(Oku! Oku! Oku kelime döngüsü olmuş biraz.. :) )
Yazarın Burgazada’ da bulunan evini ziyaret etmek istiyordum ama nasip olmuyor bir türlü..️ İnşaallah bir gün diyelim..
Benden bu kadar!.. ️
Bir #alıntı ile kapatıyorum.
“Yasaklarla çevrili bir dünyada yaşamasak yasaksız yaşayamazdık. Halbuki hayvanlar, hele ehlileri, yasaksız ne de güzel yaşıyorlar. Hafif, cilve gibi, o da boğaz derdinden doğan zırıltılardan başka, gel keyfim gel, yaşamıyorlar mı? Yasakları kabul ettik. İnsanoğlu için yasaklı hayvandır da diyebiliriz. Mikroplar bile birer yasak değil mi? Aşklar yasaktır. Gün olur, sular, yemişler bile yasaktır. İnsanlar birbirine yasaktır.” (s. 98)
Alemdağ'da Var Bir Yılan 
Sait Faik Abasıyanık
TÜRK demek zorunuza mı gitti.
Yerli edebiyatı ne demek? Türk edebiyatı demek çok mu zor?
Yerli edebiyat diye bir şey yoktur,
TÜRK EDEBİYATI vardır!
"Yerli Dili ve Edebiyatı Öğretmeni" mi diyeceksiniz.
Daha ne kadar saçmalayacaksınız acaba?
