Suriyeliler ve Afganlar konusunda artık bir yazı yazmak bence farz oldu sanırım.Bugün Ankara Altındağ Önder mahallesinde bir Türk genci 18 yaşında öldürüldü.Adı Emirhan Yalçın.Yaşı henüz 18.Ali Yasin Güler ise ağır yaralı. Konunun detayını pek tabi daha bilmiyoruz.Araştırılır ve öğrenilir pek yakın zamanda.Ama şunu biliyoruz bu olayın bugün
Eleştiri videosu yayında; youtu.be/MXyTBFwZASc
Dostlar selamlar öncelikle nasılsınız? Umarım iyisinizdir şimdi bugünkü İlber Ortaylı’nın kitap incelemesini uzun zamandır yapmayı düşünüyordum ancak bu inceleme tamamen kendi görüşlerimle ilgili olacak.
Ancak Türkiye’de eleştiri ortamı tam olarak oluşmadığı ve insanlar fikirlerini özgürce
Amerika’ya daha ilk ayak bastığımda başlamıştı gariplikler silsilesi. Bilen bilir, yurt dışında okumaya gittiğiniz zaman üniversite size bir “host family” ayarlar, yani sizi misafir edecek Amerikan aile .. Siz de hem seyahatin yorgunluğunu atlatır hem de bu sırada kendinize kalıcı bir yer bulursunuz.
Benim kalacağım aile de şimdiye kadar
Bu kitabı en iyi kim anlar biliyor musunuz?
Köyde büyümüş olanlar anlar!
Okumayı çok isteyip okuyamamış olanlar anlar!
Biz kitabı nerede görüyorduk, okutmadılar ki, diyenler; hayatla erken mücadeleye girenler anlar!
Kabul edin, birçoğumuzun evinde çocukluk dönemi boyunca
Kur'an'ı Kerim dışında kitap olmadı. Elbette bu konuda daha avantajlı olanlar
Bana şiiri sevdiren adam, Atsız'a selâm olsun!
Atsız'ın kitapları her zaman beni çok etkilemiştir. Bunun sebebini Atsız'ı tanımaya, onu bilmeye bağlıyorum. Kitaplarını, onu tanımadan okumuş olsaydım bu kadar etkilenmezdim diye düşünüyorum.
Atsız'ı abarttığımı düşünenler olabilir(onlar burayı terkedebilirler) fakat her okurun etkilendiği yazarlar
Anne ve babalarımız biz daha doğmadan önce tanışan bir çocukluk arkadaşım var,doğmadan önce tanıştığımız için embriyo arkadaşım demek daha doğru olacak,adı Ozan. Aileden toprak zengini anne baba çiftçi,İlber hocanın bu kitabını al Ozan'ın anne babasına okut derler ki "amaaan bunlar hep masraf be evladım" yemeyi değil kazanmasını bilen
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehir serisinin ilk kitabı ve Kemal Tahir'in en sevilen, en bilinen eserlerinden bir tanesi... 2000'lerin başında TRT tarafından yanlış hatırlamıyorsam 6-7 bölümlük bir dizisi de çekilmişti.
Bu eser, daha doğrusu bu seri pek çok açıdan önemlidir. Serinin diğer iki kitabını incelerken de kısaca değinmiştim. Bugüne
"Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."
Anladığım Türk Gençliği
Türk genci, inkılâpların ve rejimin sahibi ve bekçisidir:
Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Rejimi ve inkılapları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır, demiyecektir. Hemen müdahale edecektir ve kendi eserini koruyacaktır. Polis gelecektir, asıl suçluları bırakıp suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz inkılâp ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, fakat aslâ yalvarmayacaktır. Mahkeme onu mahkûm edecektir. Gene düşünecek "demek adliyeyi de islâh etmek, rejime göre düzenlemek lazım" diyecek. Onu hapse atacaklar, kanun yolunda itirazlarını yapmakla bereber,
meclise telgraflar yağdırıp haklı ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını, kayrılmasını istemiyecek... Diyecek ki: "Ben iman ve kanaatimin icabını yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım. Eğer buraya haksız gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir."
İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği.
Sayfa 265 - YKY 100.Baskı Eylül 2022 Edebiyat-253Kitabı okudu
HAYAT İŞTE...
Hayat, bir otobüs yolculuğunu andırıyor belki de. Herkes aynı aracın içinde, aynı yöne gidiyor sözde.
Dışarıdan bakıldığında çok benziyoruz. Ama içimizde bir ben daha.
Belki özenle büyütüp, koruyup, sakladığımız..
Belki kimse görmesin diye içimize gömüp sakladığımız..
Belki de emin olamadığımız için sakladığımız..
Ama hep