Savaşçı Kadınlar, Amazonlar
Amazonlar korkulasıdır, fakat dövüşülüp yenilmelidirler çünkü en modern bilginlerin düşüncesine göre, mevcut ilişkileri ve devleti, yani açıkçası Grek-Latin dünyasındaki erkek egemen siyasi organizasyonları ve çarpık hayatlarını tehdit eden tehlikelerin tümünün temsilcisiydiler.
Sayfa 58Kitabı okudu
...tarih daima erkekler tarafından kaleme alındığı için kadınları görmek de mümkün değildi.
"Baba ister peygamber olsun ister hükümdar, hizmetçi ancak uşak doğurur."
-Şehnâme-
İslamiyet'ten önceki dönemlerde "9. yy'dan önce" Türk ve Turani toplumlarda kadın ve erkek ikilemi sadece tabii biyolojik yapıdan kaynaklanıyordu. Görev, sorumluluk ve mahiyet olarak cinsiyet ayrımı pek söz konusu değildi diyebiliriz.
Sayfa 169 - Ötüken Neşriyat
Kirus hayatında çok kan akıtmış bir hükümdardı. Bunun için, Ulu Hatun Tomris, bu kan akıtıcı adama, dünyaya ibret teşkil edecek bir muamelede bulundu ve Kirus'un kafasını kan dolu bir fıçıya atarak "Hayatında kan içmeğe doymamıştın, şimdi, doya doya iç!" dedi.
Sayfa 51 - Ötüken Neşriyat
Peçeneklerin kadın başbuğu ile İranlıların erkek hükümdarının idare ettiği bu müthiş savaşın sonu çabuk geldi. Her vuruşmada olduğu gibi, bunda da zafer kartalı, kahramanlık, askerlik kabiliyeti ve zekada üstün olan tarafın esiri oldu. Savaşı Türkler (Turan Ordusu) kazanmıştı.
Sayfa 51 - Ötüken Neşriyat
Turanlı kadınlar kadim zamanlardan 13. yy'a kadar "Amazon ve Alp Savaşçı Kadın" genetiğini Anadolu'ya kadar taşımış, son olarak burada son turan devleti Osmanlı'yı kurarak tarih sahnesinden belki de şimdilik çekilmiş ya da uykuya yatmıştır... Kim bilir !
Sayfa 314 - Ötüken Neşriyat
İngiliz, Fransız, Hollandalı ve hatta Rusların şiddet yoluyla ele geçirdikleri ülkelerin "Turan halklarını" yerli, parya, aşağılık yaratıklar olarak gördükleri bir dönemde, Almanların güya Türkleri ve Müslümanları yüceltmesi, yardım edebileceklerini açıklaması ise elbette pastayı başkalarına kaptırmama kurnazlığına dayalıydı.
Sayfa 27 - Ötüken Neşriyat
Türk milleti zekidir...:)
Türkiye'de kadınlara oy hakkı verilmesinde bir çok Avrupa ülkesinden önde gidildiği sık sık tekrarlanmaktadır. Ancak bunun gerçek anlamı üzerinde durmaktan kaçınılmaktadır. 1930'lar Türkiye'si gerçek seçimlerin mümkün olmadığı bir cumhuriyetti. Yani değil kadınlar, erkekler dahi seçme-seçilme haklarını kullanamıyorlardı. Bu kanunlarla, şefin tayin ettiği erkeklere bir miktar da kadın katılmış olmaktadır.
Sayfa 361 - Yazar YayınlarıKitabı okudu
Arslanın erkeği de dişisi de arslandır.
Sayfa 176Kitabı okudu
Sahralı Turanîler başbuğlarının, kadın veya erkek oluşuna aldırmaksızın, gururlarının kırıldığı an hareket geçerler. Artık o saatten sonra onları kimse durduramaz. Özellikle Turanlı savaşcı kadınlar hücumda ise ya hedefi yok ederler ya da hedef tarafından yok edilene kadar savaşırlardı. O yüzden Orta Asya çöllerinin korkulu rüyası Turanlı savaşcı kadınlardı.
Sayfa 173Kitabı okudu
Kısacası uygarlık tarihinin ilk devresinde tarih sahnesinde yalnızca Asya vardır. Batı, henüz uygarlık dünyasına katılmamıştır. Dünyanın hicbir yerinde Asya'yla boy ölçüşecek bir gelişme görülmemiştir. İkinci devir, Batının uygarlık dünyasına katılmasıyla başlar.
Sayfa 166Kitabı okudu
Şehname yazarı Firdevsi, İran ve Fars kültüründe kadına bakışı özetlemiş gibidir. Bu özetten anladığımız kadar ile Fars kadınları ikinci sınıftır, erkeğe devamlı ayak bağı olduklarından mutlaka yaşamdan tecrit edilmeleri gerektiği vurgulanmıştır. Bunun neticelerini günümüze kadar uzanan zaman boyutunda açık ve net olarak görürüz. "İran/Pers Fars toplumunun sosyal-siyaset genlerindeki kadın anlayışı işte budur. Sanırım bu hiç değişmeyecektir."
Sayfa 162Kitabı okudu
Diğer dünya destanlarında durum farklıdır. Bu destanlarda kadının hayatı iğretidir, asla sorumluluk taşımaz, hiçbir konuda karar veremez, başta erkeği olmak üzere kendi dışındaki tüm güçlere yalvarma yakarma konumundadır. Şayet genç ve güzelse nazlanarak, yok değilse kendine acındırarak ya da kader sanıp boyun eğerek hayatını sürdürür
Sayfa 155Kitabı okudu