Yeşilçam, ismini pek çoğunuzun da bildiği gibi Beyoğlu'nda ki Yeşilçam Sokağı'ndan alıyor. Bu sokaktaki üç beş yapım şirketinin ürettiği filmler Türk Sineması'nın mevcudiyetini sağlıyor.
Oyuncular, figüranlar, "artistler kahvesi" dediğimiz, sıradan bir kahvede oturup rol bekliyor. Yapımcının yardımcısı kahveye gelip, "Sen, sen" diye adam seçiyor. Amele pazarında işadamlarının işçi seçmesi gibi. Seçilen kişilerin filmin gerektirdiği kos tümlere sahip olması lazım, zira kendi kostümlerini kendileri getiriyorlar. Kostümün yoksa rol de yok.
Üç günde, dört günde film bitiyor. Filmlerin nasıl olacağını Anadolu'da film gösteren işletmeciler belirliyor. Bize şu adamla şu kadının oynadığı aşk ve macera türünden bir film gönderin, on-on beş gün içinde gelsin diyor. Hemen kollar sıvanıyor, kahve köşelerinde senaryolar yazılıyor ve çekimlere başlanıyor.