Kitaplığa Göre Kişilik Analizi
Merhabalar, kitap okuyan biriyseniz ve yeni birisi ile tanışıyorsanız onun nasıl birisi olduğuna karar verebilmeniz için birkaç taktik vereceğim sizlere. Hazırsanız başlayalım :) Okumak yerine izlemeyi tercih edenler için: youtu.be/4zgUJrj74y8 Ona başta "Aa, kitap okuyor musun?" diye sorun. Cevabı "Hayır..."
Türk kahvesi nasıl yapılır?
5 Aralık Dünya Türk Kahvesi günüydü. Bu sebeple ülkedeki insanların çok çok büyük bir kısmının hakkında hiçbir şey bilmediği ve yanlış yaptığı Türk kahvesinin nasıl yapıldığını anlatmak istiyorum. Öncelikle bu konuda baya bilgiliyim. Uluslararası geçerliliği olan sertifikalara sahip olacak kadar bir kahve eğitimim var. Bununla birlikte Okan
Reklam
Yakup Kuyu'nun Hayatı -3-
Sorduğumuz sorularla insanların yaralarına dokunmuş olabiliriz. Soruyu sormadan yaranın neresi olduğundan bihaber olmamız da bizim suçumuz değildir. İnsanız ve cahiliz. Cehaletimiz olmasaydı yaşayamazdık. Bazen kendi kendime derim, iyi ki birtakım şeylerin cahiliyiz. Çünkü cahilliğin karşısında herzaman alimlik yoktur. Ki alimlik her zaman iyi bir
Ağustos ayında Türk kahvesi 38 lira idi. 10 TL'lik aldığımda kese kağıdı ağzına kadar doluydu. Şimdi ise fiyatı 100 TL olmuş ve 10 TL'lik aldığımda kese kağıdının içinde kahve arıyorum. En büyük pişmanlığım en kalabalık misafire bile yanında ikramlığını, reyhan şerbetini eksik etmeden kahve ikram etmeye alıştırmak. Bu saatten sonra kimseye bir şey yok, kendim bile içerken gözüme geliyor. Gözümde kahvenin rengi altın sarısı gibi görünüyor artık. İnşallah renk körü oluyorumdur, eve kahveyi ben alıyorum diye cimrileştiğim fikrini beğenmedim.
'Türk kahvesi' diye bir kahve yok.
Dünyada ilk kahve 16. asırda Yemendeki Osmanlı vilayet konağında, ardından da Topkapı sarayında içildi. Bir elli yıl öncesine kadar da devam edip geldi. Ama endüstri kendi sentetik içeceğini gerçek kahvenin yerine ikame etmek için 'Türk kahvesi' diye bir isim uydurdu. Kahve, Türklerin pişirdiği usulde içilen içecek olup gerçekte şekersiz içilir. Şeker ekleme işi de yakın dönemin uyduruk eylemlerinden biridir. Onlarca çeşit kimyasalı bir araya getirip sunanlar bunu 'kahve' diye takdim ettiler. Önce Batı hayranı kitlelerimiz, sonra da onların değersiz hayatlarına öykünen dindarlarımız düştü bu tuzağa. Şimdi bir de kahve derseniz 'sade mi' sütlü mü' diye sorarlar. Sade dedikleri kahve değil, sütlü dediklerindeki de süt değil. Hepsi kimsayal. Gerçek kahve istiyorsanız, size zorla 'Türk kahvesi' dedirtirler. Buna inat, ne içersiniz dendiğinde 'kahve' demeye devam ediniz. 'Sade mi' denildiğinde 'evet' deyiniz. Muhtemelen size sensetik boyayı getirecekler kahve diye. Bu durumda, bu kahve değil ki ben gerçek kahveden istemiştim. Biz bu zararlı şeyleri içmiyoruz' diyerek ıtiraz edebilirsiniz. 'Türk kahvesi mi' diye soracaklardır. Bu durumda 'hayır Türk kahvesi diye bir şey yok, minik fincanda içilen kahve var ve ondan istiyorum' diyerek koymalisinuz tepkinizi. Yoksa gerçek kaybolup gidecek.
Kahve
Kahve sanıyorum ki bu hayatta üzerinde en fazla bilgi sahibi olduğum konulardan biri. O sebeple bu yazıyı çok uzatmadan hangi konulara değinerek nihayete erdirebilirim diye şu cümleyi yazarken bile düşünüyorum aslında. Kahve dükkanı sahibi bir arkadaşım var, kendisi yeni dükkan açacak kişilere danışmanlık da veriyor, ayrıca cold drip denen bir
Reklam
Sonuçta İnsan Bu Herşeye Alışıyor Zamanla…
İlgili Resim : hizliresim.com/ODy42Q (bence tek cümleyle "Cam Kenarında Dışarıya Bakıyordu Genç Kız" ) Beyninde sözlerini, müziğini bilmediği belki bir gün bir yerlerde dinleyeceği içten şarkı çalarken elinde iki gündür hasret kaldığı bilindik bir soğuk algınlığı ilacının reklamını yapan kupasındaki Türk kahvesiyle ayakta
Yeşilçam Yeşilçam dedikleri...
Yeşilçam, ismini pek çoğunuzun da bildiği gibi Beyoğlu'nda­ ki Yeşilçam Sokağı'ndan alıyor. Bu sokaktaki üç beş yapım şirke­tinin ürettiği filmler Türk Sineması'nın mevcudiyetini sağlıyor. Oyuncular, figüranlar, "artistler kahvesi" dediğimiz, sıradan bir kahvede oturup rol bekliyor. Yapımcının yardımcısı kahveye gelip, "Sen, sen" diye adam seçiyor. Amele pazarında işadam­larının işçi seçmesi gibi. Seçilen kişilerin filmin gerektirdiği kos tümlere sahip olması lazım, zira kendi kostümlerini kendileri getiriyorlar. Kostümün yoksa rol de yok. Üç günde, dört günde film bitiyor. Filmlerin nasıl olacağını Anadolu'da film gösteren işletmeciler belirliyor. Bize şu adamla şu kadının oynadığı aşk ve macera türünden bir film gönderin, on-on beş gün içinde gelsin diyor. Hemen kollar sıvanıyor, kah­ve köşelerinde senaryolar yazılıyor ve çekimlere başlanıyor.
Sayfa 106 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
262 syf.
7/10 puan verdi
Kahveniz Nasıl Olsun?
Yazar, kitabına kahvenin bir içecek olarak ne zaman ve nerede kullanılmaya başladığına ve ülkemize ne zaman geldiğine dair rivayetlerle başlıyor. Çeşitli bölgelerde kahvenin kullanım şekillerini anlatıyor. Özellikle tasavvuf çevrelerinde ibadet ile beraber kullanım şekillerinden bahsediyor.   Halkın çeşitli kesimlerinin kahvehanelere olan ilgisi,
Kahveniz Nasıl Olsun?
Kahveniz Nasıl Olsun?Beşir Ayvazoğlu · Kapı Yayınları · 2011136 okunma
250 syf.
·
Puan vermedi
Güneş Su Demirtaş- Saçmalıklar isimli şiir kitabı incelemesi Lora Yayıncılık’tan birinci baskısını okuduğum bu şiir kitabı kapak tasarımı ile okuyucuyu sarıp sarmalıyor. Özgürlük ve boşvermişliğin büyüsü… Şiirler hayatın içinden. Sanatlı bir anlatım olsun diye anlaşılmayan kelimeler kullanılmamış tam tersine Güneş Su Demirtaş adeta günlük yazar gibi ya da sizinle sohbet eder gibi içten. Kadınların yaşadıkları bu zorlu hayatı anlayabilmek için illa ki zorlukları yaşamaya gerek mi var? İnsan olmak yeterli değil mi? Yazarın üzerinde durduğu imgelerden birisi de çocukluk. İnsan ömrünün en güzel zamanına doyamamak ama bazen de çocuk olmak istememek.. Bir hayvansever ve doğasever olarak patili dostlarımızın şiirlerde geçmesinden büyük keyif aldım. Bununla birlikte yağmur, Güneş ve çiçekler şiirlerin coğrafyasını oluşturmuş. Başlıklar üzerinde çalışıldığı çok belli. Kimi zaman bir manifest kimi zaman da çarpıcı “Delirenler Kulübü”nde olduğu gibi. Yazar yalnız kalmayı kalabalıklar içinde kaybolmaya tercih ediyor. Herkesin aslında ne olduğunu biliyor. Ve kahve insanları kitapta “Türk Kahvesi” isminde bir şiir bulunca gülümsüyor. Yayınevinden başka kitaplar da okudum. O kitaplarda yazım yanlışları ve dizgi hataları vardı. Bu kitapta öyle bir şey yok. Belki ilerleyen baskılarda yazar hakkında kısa bir bilgi ve ön söz olsa çok daha iyi olur. Artık klasikleşmiş yazarlardan-şairlerden biraz uzaklaşıp genç yeteneklerin sesine kulak verme zamanı gelmedi mi sizce de?
Saçmalıklar
SaçmalıklarGüneş Su Demirtaş · 03 okunma
Reklam
Yalnızlığımın Başkenti Ablasıyla vedalaştıktan sonra telefonu kapattı ve ağlamaya başladı. Beş gün sonra ilk kez kendi sesini duyuyordu çünkü. Yalnızlığın sağır ve dilsizliğine mahkûm olmuştu. İkinci dil öğrenmek için geldiği bu kentte yalnızlığın dilini öğrenmişti; ‘Bir kentte insanların yalnız olup olmadığını anlamak istiyorsan sokakta sürülerek
251 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Toplanın. Tepside Türk Kahvesi Pişiriyoruz...
Bilmem kaç yıl önce aldığın, aynı yere oturmaktan popo izinin çıktığı koltuğunda ayaklarını uzatmış , tuşları zorla basan televizyon kumandası ile kanallarda gezinip keyif yaparken telefonun çalıyor. Arayan yakın arkadaşlarından biri. Senin evin yakınlarındayım geleyim de sana yeni öğrendiğim bir kahve pişirme tekniği göstereyim diyor. Tamam gel
Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu
Bir Kış Gecesi Eğer Bir YolcuItalo Calvino · Yapı Kredi Yayınları · 20222,753 okunma
eşi yıldız ın anılarından..
Sen çalışırken türk kahvesi yapıp, yanına küçük bir çikolata koyarak getiriyorum. Masana sessizce bırakıp odadan çıkarken hiçbir beklentim yok. Bir video toplantının ya da telefon görüşmesinin ortasında bile olsan “ohh, bakın yıldız bana ne güzel köpüklü kahve yapmış, yanına çikolata bile koymuş!” diye karşılıyorsun, teşekkürü ihmal etmeyip bir kahve yapmayı bile böyle onurlandırıyorsun. Nezaketle almayı ve sevgiyle vermeyi, üstelik değerli hissettirmeyi aynı anda başarıyorsun. Tüm kalbimle diliyorum ki: ülkemdeki, dünyadaki pek çok kadın ve erkek bu karşılıklı var olma -var etme sürecini yaşasınlar.
Kürt Kızının Elleri / Bülent Parlak
En çok kıyameti ertelerdim onu gördüğüm vakit. Onu gördüğüm vakit dünyada yer kalmazdı kimseye. O küçücük şehre bir salgın gibi dağılırdı sessizliğimiz. Özer’in ve benim.  Biz o küçük ilçede kendimize sığınmayı ona bakarken öğrendik. Ona bakmak çaresizliğe bakmaktı. En çok da gölgemizden kurtulmak için döndüğümüz köşeler aklımda benim. Özer’i
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.