Atatürk'ün kitap önerilerinden daha güzel öneri mi olur? Hadi birlikte Atatürk'ün gençliğe önerdiği 3 kitaba bakalım.
Beyaz Zambaklar Ülkesi
Solucanlar gibi kendi küçük işleriniz ve önemsiz kargılarınızın çevresine üşüşerek, bunların arasında kaybolmayın! Devletinizin temellerini nasıl sağlamlaştırabileceğinizi halkınızın eğitim ve kültür düzeyini nasıl yükseltebileceğinizi düşünün!
Türkçülüğün Esasları
Orhun yazıtına, Türk Hakanı şöyle diyor: Türk Tanrısı, Türk milleti yok olmasın diye atalarımı gönderdi ve beni gönderdi. Ben Hakan olunca gündüz oturmadım, gece uyumadım; Türk ulusu açtı, doyurdum; çıplaktı, giydirdim; yoksuldu, zengin ettim.
Toplum Sözleşmesi
İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur. Falan kimse kendini başkalarının efendisi sanır ama, böyle sanması, onlardan daha da köle olmasına engel değildir.
Kitabı elime ilk aldığımda farklı bir duyguya kapıldım. Bunun sebebiyse meşhur “Vatan Şairimiz Namık Kemal”di. Hayranı olduğum bir yazardır “Namık Kemal”. Sürgün yıllarında son günlerini yaşarken elinde “Victor Hugo’nun Sefiller” kitabı varmış. Bu kitabı okurken gözlerini yummuş hayata. “Hürriyet Kasidesi” gibi devasa bir şiiri o zamanın
...
Az önce 3 yaşındaki kardeşim Janya, bana "Dijwar, silgi jêbir e?" diye bir soru sordu. Yani, silginin Kürtçe'deki karşılığı "jêbir" mı diye sordu... Ben de, evet dedim. Sonra dönüp her zaman izlediği, Kurmancî, Kirmanckî(zazakî) ve Soranî yayın yapan çizgi film kanalı Zarok Tv'yi izledi.
Bu size sıradan bir durum gibi görünebilir. Ama benim için apayrı bir mutluluk. Gençliğinin en verimli döneminde bile kendi dili hakkında bilgisi olmayan(uğraşmayan) insan sayısının fazla olduğu şu dönemde, 3 yaşındaki bir çocuğun kendi diline olan ilgi ve merakı elbette beni mutlu eder. Bir yandan da o kadar genç ve yaşlının 3 yaşındaki bir çocuğun dil bilinci kadar bilince sahip olmaması acı veriyor.
Her millet kendi dili ile vardır. Bir milleti millet yapan en başta dildir. Bu Türk olsun, Arap olsun, Laz olsun, Ermeni olsun; kendi diline sahip çıkmayan, yeteri kadar saygı göstermeyen hiçbir kişiliğin saygınlığa erişeceğini düşünmüyorum.
Dilinizle yaşayın, diğer diller ile kardeş olarak...
Beyaz Zambaklar Ülkesinde’yi incelemek, daha doğrusu ele almak istiyorum. Biliyorum, belki birçoğunuzun aklından, burada da herkes hep aynı yazarların eserlerini okuyor düşüncesi geçiyor
ATATÜRK’ümüzün aramızdan ayrılışından bu yana biz devrimleri, değil ileriye götürmek yerinde tutamadık.
O, koşmayı emretti. Biz sırt üstü yattık.
O, milli şuur, millî vicdan ve millî birlik dedi. Biz bunların hepsini parçaladık.
O, vatana bakın, ormanları koruyun, sanatı, ziraati, kültürü ileri götürün dedi.
O, gerici şeyhi, dervişi ve kara
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir... Gider gelirdi..."
400 sayfalık kitap sadece tek bir günde geçen vakti anlatıyor. Fakat o tek gün hikaye içerisindeki kahramanların anılarıyla uzun zaman dilimlerine ayrılıyor.
Kısacası şöyle diyebiliriz; bir gün içerisinde geçen o vakit yüz yılları göğsüne
HEIL HİTLER
Nasıl başlanır bilmiyorum; ama bir yerden başlamak lazım anlatmaya . İnceleme yazısı mı olacak emin değilim; fakat belli bir kitlenin hoşuna gitmeyeceği kesin. Günümüzde 10 insandan 9' u Hitler'i sevmiyor. Sebebi ise yahudilere (insanlara değil) yaptığı zulm. Sanki bir tek yahudiler öldürüldü. Ya da yakılan kitaplar. Belki
Gazi Mustafa Kemal Atatürk;
1919 yılı Mayıs'ın 19. günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünüm:
(...)Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye alabileceği alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet zavallı, beceriksiz, onursuz ve korkak; yalnızca
Sıcağı sıcağına kurcaladığım ve birçok arkadaşımın kitabı okuyacağını bildiğim için, spoiler özelliği taşıyacak herhangi bir detay vermediğimi öncelikle belirtmek isterim.
Veba Geceleri, Orhan Pamuk'un 40 yıldır düşünüp, 5 yıldır yazdığı, son 1 yıldır da üzerinde düzenlemeler yaptığı son romanı. Yani birtakım çevrelerin ve o çevreye tabi
"Tarihi yapanlar kadar yazanlar da önemli"
Kitabı tarihi olayları belgelerle inceleyerek değil ,doğrudan doğruya o tarihi yaşayan o tarihi yapan kişidir Mustafa Kemal Atatürk. "Nutuk" bunun en canlı örneğidir.
19 Mayıs 1919 Tarihinde Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkışıyla başlayan (bana göre de hala devam eden mücadele) Cumhuriyetin yapi taşlarından oluşan bir eser.
Bir taraftan kendi vatanını işgal edilmesini
düşmana teklif edecek kadar alçalan ,kendi ülkesinin aydınlarını gammazlayan is birlikçi bir siyasi kadro,bütün ümidini Allaha sonra İngiltere'te bağlayan bir padişah .
Diğer tarafta Türk'ün, Türklüğün,bayrağın,vatanın, istiklalin bir sesi :
"YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM" .
Bu çağrıyı yapan ve çağrıya kulak verenler, ülkesi İngiliz köpeği olmuş iken , ihanet had safhada iken ,yok olmaya mahkum bir ülke ve bir milleti 7 duvele karşı zafer kazanıp düşman elinden almışlardır.
Hilafet'ten-Adalet'e
Esaret'ten- Hürriyet'e
Sefalet'ten -Medeniyet 'e
Saltanattan- Cumhuriyet'e bizi ulaştıranlara bugünlerde kani bozuk olmayan herkes minnettar .
Kitap Atatük'ün gençliğe seslenişi ile bitmesi beni hüzünlendirdi . Çünkü ne bizler ne de gençlerin bir kısmı ne kendisine ne de mirasina sahip çıkabildik. En değerli hazine dediği Cumhuriyet Bayramında bile bir çoğumuz çıkıp kutlamadik .
Bugünlerde Atatürk'ü aşacagini iddia edenler önce ona ulaşabilmeleri gerek.
Bugünlerde Atatürk'ün yolunda gittigini iddia edenler önce onu özümsemeleri gerek .
Bugünlerde Atatürk'ü silebilecegini sananlarin akıllarından şüphe edilmesi gerek .
Basta da dedigim gibi ,ecdat tarih yazmış, okuyun :))
NutukMustafa Kemal Atatürk · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202027,1bin okunma
"Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir." demişti Mustafa Kemal Atatürk. Ata'm bil ki, ben yaşadığım sürece, sen de benimle yaşayacaksın. Varolduğım sürece fikirlerinin yolunda ilelebet emin adımlarla yürümeye devam edeceğim. Türk milleti payidar oldukça, yaşamaya ve yaşatılmaya devam edeceksin. Saygı ve özlemle.