Kadınları ve erkekleri sahip oldukları özellikler bakımından cinsiyetçi kalıplara sokan söylemleri incelemek gerekirse, toplum kadınları “Uysallık, ağırbaşlılık, yumuşaklık, naziklik, itaatkârlık, pasiflik, ahlaklılık, iffetlilik, kırılganlık, bakıma muhtaçlık” değerlerine sahip olması gereken cinsiyet olarak görürken, erkekler ise toplumun gözünde güçlü, başarılı, rekabetçi, kuvvetli, ağlamaz, yönetme ve liderlik vasıflarına sahip bireyler olarak görülürler. Erkek olmayı haysiyetli ve onurlu olma ile bağdaştıran, “Sözünün eri, erkek sözü, adamın dibi, kalıbının adamı” tarzı yapılar dilimizde oldukça yaygındır. “Erkeklik, sende kalsın” diyerek erkekliğin büyüklük göstergesi gibi gösterilmesi, “Adam ol” diyerek erkekliğin düzgün bir insan olmakla ilişkilendirilmesi sağlanır. “Erkeklik öldü mü?” derken erkekliğin insanlıkla bağdaştırılması, “Erkekliğe sığmamak” derken yiğitlik göndermesi yapılması, “Erkekliğine yedirememek” derken mertliğine yakıştıramama durumunun belirtilmesi Türk toplumu içinde yaygın olarak kullanılan gündelik cinsiyetçi kalıplara örnek gösterilebilir. Erkeklerin kadınsı özelliklere sahip olmasını aşağılar nitelikte olan “Karı kılıklı, karı gibi ağlama” tarzı ifadelerin varlığı erkek olgusu imajının çizilmesinin toplumda hoş görülmediğini kanıtlar niteliktedir. Kadınların tek başına bir şey yapamayacağını belirten “Kadın kısmı, kız başına” gibi ifadeler de sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.